Hukuk Dairesinin 16.10.2019 tarih ve 2019/2763 Esas, 2019/3958 Karar sayılı ilamı) İtirazın iptâli davasının görülebilmesi, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Ortada geçerli bir takip yoksa itirazın iptâli davasının görülebilmesi usulen mümkün değildir. İcra dairesinin yetkisine itiraz halinde bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir icra takibinin varlığından söz edilemez. O halde mahkemece icra dairesinin yetkisine de itiraz edildiği durumlarda öncelikle bu itiraz incelenerek sonuçlandırılmalıdır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki ilişki eser sözleşmesine dayanmakta olup, uyuşmazlık davacının eser sözleşmesi gereğince yaptığı iş bedelinden alacağının bulunup bulunmadığına ilişkindir. Genel kural icra takibinin davalının ikametgahı İcra Müdürlüğünde başlatılması ve davanın da o yer mahkemesinde açılmasıdır (İİK: md 50, HMK. md. 6)....
BK. 486. maddesi hükmü uyarınca; “Borcun adi kefilden istenebilmesi için, kefalet aktinden sonra, asıl borçlunun iflas etmesi veya hakkında icra takibi yapılıp, semeresiz kalması, yahut borçlu aleyhinde Türkiye'de takibat icrasının imkansız hale gelmesi” koşullarına bağlıdır. Dosya incelendiğinde, borçlu Kooperatif ve davalı kefil hakkında ... İcra Müdürlüğünün 2009/2122 esas sayılı icra dosyası ile kira alacağı için takip yapıldığı, ödeme emrinin asıl borçluya ve kefil olan davalıya tebliğ edildiği, davalının itirazı üzerine icra takibinin onun yönünden durdurulmasına karar verildiği, bunun üzerine alacaklı vekili tarafından, davalı aleyhine itirazın iptali ve takibin devamı için dava açıldığı anlaşılmaktadır. Davalının, kira sözleşmesinde adi kefil olduğunda bir uyuşmazlık yoktur....
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davanın dayanağı olan icra takip dosyasının merciinden getirtilip icra takibinin başlatıldığı tarihin net biçimde saptanması; davacı tarafça davalıya verilen tarihsiz ibranamenin imzalandığı tarihin araştırılıp tespit edilmesi; daha sonra, KTK'nun 111/2. maddesi gereği, davacı tarafça imzalı tarihsiz ibranamenin iptali şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği ve icra takibinin 2 yıllık hak düşürücü sürede başlatılıp başlatılmadığının hükümde tartışılması suretiyle davalının hukuki durumunun takdiri gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....
İcra Müdürlüğünün 2005/5907 esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının borca ve yetkiye itirazı üzerine duran icra takibinin devamı için itirazın iptaline, icra takibinin devamına ve %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının görevini yerine getirmediğini, bu nedenle taşınmazını başka bir kişiye kendisinin sattığını, sözleşmenin 7. maddesi gereğince de ... mahkemelerinin yetkili olduğunu bildirerek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalı ikametgahının ... olması, sözleşmenin 7. maddesine göre ... İcra Daire ve Mahkemelerinin yetkili kılındığı ve yetkili icra dairesinde yapılmış bir takipte bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. Davacının ......
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih ......-...... sayılı kararında belirtildiği üzere; itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır. Esasen, itirazın iptali davasına bakma yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğundan, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi zorunludur. Mahkeme bu inceleme sonucunda kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır. Yine, mahkemenin açıklanan yönde yapacağı inceleme ve değerlendirme bakımından kendi yetkisine yönelik bir itiraz bulunup bulunmaması da önem taşımaz....
İİK 50/2’nci maddesinde, Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır, icra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur, hükmü yer almaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2004 tarih 2004/19-410-471 sayılı kararında belirtildiği üzere; itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Bir icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece, açıklanan nitelikte bir icra takibinin varlığından söz edilemez. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkeme, öncelikle bu yönü inceleyip karara bağlamalıdır. Esasen, itirazın iptali davasına bakma yetkisi takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğundan, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi zorunludur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıya sattığı ürünlere ilişkin faturalarının bedellerinin tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibinin davalının yetkiye ve borca yönelik haksız itirazı ile durduğunu belirterek, davalının itirazlarının iptali ile icra takibinin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir....
Bu tür davaların dinlenebilmesi için borçlu hakkında yapılmış icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılması, gerçek bir alacağın bulunması ve borçlu hakkında düzenlenmiş kat'i (İİK 143.madde) veya geçici aciz (İİK 105.madde)belgesinin bulunması zorunlu bulunan icra takibinin, dava tarihinden önce yapılmış olması bir zorunluluk olmadığından icra takibinin dava tarihinden sonra yapılmasının bir önemi yoktur. Önemli olan yargılama aşamasında borçlu hakkında icra takibinin varlığıdır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.3.2012 gün ve 2012/17-25, 11/241sayılı kararı ve 15.H.D.18.11.2003 ... K.sayılı kararları da aynı doğrultudadır. Somut olayda takip konusu alacak 18.11. 2008 tanzim, 10.7.2009 vade tarihli bonoya dayalıdır....
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili amacıyla davalılar hakkında yürütülen ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır....
Davalı vekili, icra takibinin yetkisiz yerde yapıldığını, davacının çek bedelini müvekkili şirketin sahibi dava dışı ...'ndan alarak ödeme yaptığını, ...’na teslim ettiği çeki daha sonra, izinsiz olarak kambiyo defterinin arasından aldığını ve çek bedelini kendisinin ödediğini iddia ederek icra takibi açtığını, şirketin davacıya herhangi bir borcu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Mahkemece, davalı borçlu tarafından süresinde icra takibinin yetkisine itiraz edildiği ve icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı gerekçesi ile, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 07.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....