Dava konusu olayda icra kefaletinin tarihi .../.../... olup, olayda uygulanması gerekli kanun hükümleri 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun kefalete ilişkin hükümleridir. Buna göre 818 sayılı BK 484. Maddesine göre; "Kefaletin sıhhati tahriri şekle riayet etmeye ve kefilin mesul olacağı muayyen bir miktar iraesine mütevakkıftır." Yani kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktar belirtilmedikçe kefalet geçersiz olacaktır. İcra kefaletinin amacı, icra takibine konu edilen ve ödenmeyen bir borcun 3.kişi icra kefili tarafından ödenmesini sağlamaya yöneliktir. İİK'nın 38.maddesinde kefaletin şekli hakkında özel bir hüküm bulunmadığından, dava konusu olayda uygulanması gerekli 818 sayılı BK'nın 484. Maddesi hükümleri icra kefilliği için geçerlilik şartıdır. Davacının icra kefaletinin alındığı .../.../... tarihli haciz tutanağında 818 sayılı BK 484....
Uyuşmazlığın icra emrinin iptali talebine ilişkin olduğu görüldü. İİK'nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Üçüncü kişilerin, icra dairesi önünde takip borçlusunun borcuna kısmen veya tamamen kefil olması, diğer bir ifade ile borcun ödenmesini kısmen veya tamamen üstlenmesi halinde icra kefaleti doğar. İcra kefaletleri, müteselsil kefalet hükmünde olup icra kefaletinin şekli hakkında ise, İcra ve İflas Kanunu'nda özel bir düzenleme bulunmadığından kefalet tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 583 ve 584. maddesi hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerekir. TBK'nun 583. maddesine göre; "Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili,davalının müvekkili banka borçlusu ... Mad. İnş. ..... Ltd. Şti.'nin kefili olduğunu, borçlunun müvekili bankaya olan borcunu ödememesi nedeniyle ... 8. İcra Müdürlüğünün 2015/3745 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile %20'den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir....
İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası celp edilmiş, bankacı bilirkişinden rapor alınmıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı banka vekilince, davalı dışı ... Mühendislik .... Ltd. Şti'nin asıl borçlu, davalı ...'nun müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılan bir takım kredilerin ödenmemesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla Konya . İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının icra müdürlüğüne sunduğu dilekçesi ile asıl borç miktarı ve ferilerine itiraz ettiği, davacı vekilinin yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde söz konusu icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır....
takibe konu kredi nedeni ile davalının kefaletinin bulunmadığını, 07.08.2014 tarihli sözleşmeye istinaden kredinin kullandırıldığını kabul etmek gerektiğini, icra takibine konu edilen alacağın davalının kefaletinin bulunduğu sözleşmeden kaynaklanmadığını, icra takibine konu edilmiş olan taksitli ticari kredinin 07.08.2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklandığı, davalı ...’un bu sözleşmeye kefalet vermediğinin anlaşıldığı belirtilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2013/1263 Esas dosyasından takip borçlusu .... aleyhine başlatılan icra takibinden dolayı ....İcra Müdürlüğü'nün 2015/233 Talimat sayılı dosyası ile 03/07/2015 tarihinde borçlunun adresinde yapılan fiili haciz sırasında müvekkilinin borçlu lehine icra kefili olduğu, haciz baskısı altında verilen icra kefalet işleminin TBK'nun 583. maddesindeki koşulları taşımadığını ileri sürerek 03/07/2015 tarihli kefaletin ve icra taahhüdünün iptaline talep ettiği; mahkemece icra kefaletinin geçersizliğinin icra mahkemesi tarafından incelenemeyeceği gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 38.maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir....
İcra Müdürlüğü'nün 2015/233 Talimat sayılı dosyası ile 03/07/2015 tarihinde borçlunun adresinde yapılan fiili haciz sırasında müvekkilinin borçlu lehine icra kefili olduğu, haciz baskısı altında verilen icra kefalet işleminin TBK'nun 583. maddesindeki koşulları taşımadığını ileri sürerek 03/07/2015 tarihli kefaletin ve icra taahhüdünün iptaline talep ettiği; mahkemece icra kefaletinin geçersizliğinin icra mahkemesinde incelenemeyeceği gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir. Nitekim, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 583. maddesinin birinci fıkrasında; “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz....
Dava genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı kendisinin ...’a kefil olmadığını dava dışı ...’a kefil olduğunu iddia etmiş mahkemece de yapılan bilirkişi inceleme sonucu sözleşmede borçlu olarak gözüken ...’ın genel kredi sözleşmesini imzalamadığı ,imzanın ona ait olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
ile müvekkili arasında yapılan kira sözleşmesinin müşterek borçlusu ve müteselsil kefili olduğunu, kira sözleşmesin in hükümleri gereğince aylık kira sözleşmesinin zamanında ödenmemesi halinde kira dönemi sonuna kadar işleyecek olan tüm kiraların muaccel hale geleceğinin ve her kira parası için aylık %12 oranında gecikme faizi ödeneceğinin kararlaştırıldığını, kira sözleşmesinin başlangıç tarihi olan 20.02.2010 tarihinden itibaren hiç ödeme yapılmaması nedeniyle kiracı ve kefil aleyhine yapılan icra takibine davalı borçlu kefilin itirazının iptali ile % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı, Şubat ve Mart ayı kira bedellerinin ödendiğini, kendisinin adi kefil olduğunu, faizin fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, kira sözleşmesi hükümleri gereğince kefilin kefaletinin müteselsil olduğu, kira sözleşmesinde muacceliyet şartının bulunduğu, kefil tarafından bir kısım ayların kira bedellerinin ödendiği savunulsa da bu hususun ispatlanamadığı...
Dairemizin 2007/4019 esas, 2007/8589 karar sayılı ve 19/09/2006 tarihli bozma ilamında sözleşmelerde kefil olunan tutar veya sözleşme limitinin yazılı olmadığı, bu durumda geçerli bir kefaletten söz edilemeyeceği, ne var ki davalının itirazında ve cevap dilekçesinde kefaletinin 300.00 YTL olduğunu kabul ettiğinden bu tutar yönünden kefaletinin geçerli olduğunun kabulü gerektiği, mahkemece bu limit gözetilmeden ve takipten sonra davadan önce yapılan ödemeler dikkate alınmadan karar verildiği gerekçesiyle hüküm davalı yararına bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davalının borcun 300.00 TL’lik kısmını kabul ettiği, bu miktar yönünden icra takibinin devam ettiği, kalan kısma yönelik olarak ise davacının davasında haksız olduğu gerekçesiyle davanın ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....