Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı kefil vekili 17.08.2015 tarihli itiraz dilekçesinde; ilk ödeme emrinde müvekkili Halil İbrahim ...’nin isminin yazmamakta olduğunu, bu durumda ortada borçlu bilgileri birbiri ile uyuşmayan 2 farklı ödeme emrinin mevcut olduğunu, müvekkili şirketin alacaklıya belirtilen miktarda kira borcu bulunmadığını, ödeme emrinde belirtilen faiz oranı ve hesaplamasında da yanlış yapıldığını bildirerek takibe konu borca konu asıl alacağa, işlemiş faize, oranına, miktarına ve hesaplamaya itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak borçluların itirazının kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur....

    Davalı taraf süresi içinde cevap dilekçesi sunmamış, ancak 10.03.2010 tarihli ilk celsede sunmuş olduğu dilekçesinde; ödeme emrinde kullandırılan kredinin tüketici kredisi olduğunun belirtilmiş olması nedeniyle öncelikle asıl borçlu hakkında yapılan icra takibinin semeresiz kalmasından sonra kefillere başvurulmasının kanuni zorunluluk olduğundan ödeme emrine itiraz ettiğini, ancak davacı tarafından asıl borçlu hakkında yaptığı takibin karşılıksız olmadığı halde aynı anda kendisine karşı da icra takibi yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine ve hakkında haksız ve kötü niyetle icra takibi yapan davacı tarafın alacağın %40'ı oranında kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir....

      İcra Müdürlüğü'nün 2020/10542 Esas sayılı takip dosyasında; alacaklı/davacı tarafından, borçlu/davalı aleyhine, 100.000,00 TL alacağının tahsili istemiyle 27/01/2020 tarihinde iflas yolu ile adi takip başlattığı, ödeme emrinin 30/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlunun takibe yönelik itiraz dilekçesinin dosyada yer almadığı ve İcra Müdürlüğünce 10.02.2020 tarihli takibin itiraz olmaksızın kesinleştiğini belirtir derkenar düzenlendiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İİK'nun 154/1. maddesi uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK'nın 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır....

      İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasında; alacaklı/davacı tarafından, borçlu/davalı aleyhine, 100.000,00 TL alacağının tahsili istemiyle 27/01/2020 tarihinde iflas yolu ile adi takip başlattığı, ödeme emrinin 30/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlunun takibe yönelik itiraz dilekçesinin dosyada yer almadığı ve İcra Müdürlüğünce 10.02.2020 tarihli takibin itiraz olmaksızın kesinleştiğini belirtir derkenar düzenlendiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İİK'nun 154/1. maddesi uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK'nın 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır....

        İcra Müdürlüğü'nün 2020/10542 Esas sayılı takip dosyasında; alacaklı/davacı tarafından, borçlu/davalı aleyhine, 100.000,00 TL alacağının tahsili istemiyle 27/01/2020 tarihinde iflas yolu ile adi takip başlattığı, ödeme emrinin 30/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/borçlunun takibe yönelik itiraz dilekçesinin dosyada yer almadığı ve İcra Müdürlüğünce 10.02.2020 tarihli takibin itiraz olmaksızın kesinleştiğini belirtir derkenar düzenlendiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İİK'nun 154/1. maddesi uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK'nın 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır....

        İzmir 1.İcra Hukuk Mahkemesi'nin kararı ve karar tarihi dikkate alındığında mahkememizde açılan itirazın iptali davasına konu edilen itiraza dayanak teşkil eden ödeme emrinin dava tarihi itibariyle davalıya tebliğ edilmediği ve dava açılmadan evvel ödeme emrine karşı usulüne uygun bir itiraz bulunmadığından dava tarihi itibariyle itirazın iptali davasının koşullarından olan ödeme emrine karşı yapılmış bir itiraz bulunmadığı, bu hali ile dava tarihi itibariyle itirazın iptali davasında bulunması gereken ödeme emrine karşı yapılmış usulüne uygun bir itiraz mevcut olmadığından itirazın iptali davasının koşullarının dava tarihinde mevcut olmadığı kanaatine varılmış ve belirtilen nedenlerle İİK'nın 67/1.maddesinde yer alan itirazın iptali davası koşulları dava tarihi itibariyle bulunmadığından davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          Davalı borçlu yetkili icra müdürlüğünde yaptığı 13.02.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, ödeme emrinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ödeme emrine, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir....

            İcra Müdürlüğü'nün 2010/15573 esas sayılı icra takip dosyası içinde davalıların ödeme emirlerine itiraz dilekçeleri bulunmamaktadır. Bu nedenle takip borçluları davalılar tarafından verilen ödeme emrine itiraz dilekçelerinin havale şerhli asıllarının ya da aslı gibidir onaylı suretlerinin eklenerek birlikte gönderilmesi dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Davalıya ödeme emri tebliğ edilememiş, tebligat bila tebliğ iade olunmuştur, ancak davalı borçlu takibi haricen öğrenerek icra takibine itiraz etmiş olup, borçlu vekili 23.01.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, müvekkilinin icra takibinden haricen haberdar olduğunu, müvekkilinin alacaklıya ödeme emrinde belirtildiği gibi bir borcu bulunmadığını bildirerek borcun tamamına ve ferilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur....

                İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde (İİK m. 269/c) inceleyebilir. Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)."...

                UYAP Entegrasyonu