Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Eldeki davanın konusu olan icra takip dosyasında, davacı asıl alacak ile birlikte işlemiş faizde talep etmiş, mahkemece de işlemiş faizede hükmedilmiştir. 2014/2682-2862 Oysaki davacı icra takibinden önce ihtar çekerek davalıyı temerrüde düşürdüğünü iddia ve ispat etmemiştir. Bu itibarla işlemiş faize hükmedilmesine olanak yoktur. Mahkemece, değinilen bu yön gözetilerek işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken, bu kalem isteğinde kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....

    Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin bütün, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, icra takibinde borçlu davalı tarafından sadece işlemiş faiz istemine itiraz edilmiş, davacı alacaklı tarafından da faize yönelik iş bu itirazın iptali davası açılmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile, davalının yapmış olduğu 3.428,00 TL işlemiş faize yönelik itirazın iptaline karar verilmiş olmakla birlikte; asıl alacak bakımından da takibin devamına ve 19.12.2006 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine şeklinde karar oluşturulmuştur. Talebin dışına çıkılarak karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....

      KARAR Davacı, davalı bankadan konut kredisi kullandığını, kredi sırasında değişik adlar altında 6.121,00 TL kesinti yapıldığını ileri sürerek, bu kesinti ile birlikte 11.622,17 TL işlemiş avans faiz olmak üzere toplam 17.622,17 TL nin tahsili için başlatılan icra takibine haksız olarak işlemiş faiz yönünden kısmi itiraz edildiğini ileri sürerek, davalının işlemiş faize vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediğini ve icra inkar tazminatının da şartlarının gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir....

        Somut olayda, borçlunun mahkemece incelenen borca itirazlarının yanında işlemiş ve işleyecek faize de itiraz ettiği halde, anılan talep incelenmeksizin ve bu konuda yukarıda değinilen 6100 Sayılı HMK'nun 297. maddesinde belirtilen ilkelere göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır" hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; borçlu itiraz dilekçesinde itiraz ettiği asıl alacağın miktar ve cihetini belirtmediğinden asıl alacağa yönelik itiraz geçersiz ise de, işlemiş faize yönelik itirazında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Alacaklının temerrüt faizi isteyebilmesi için takip dayanağı belgede bir vadenin bulunması ya da borçlunun temerrüde düşürülmüş olması gerekir. Somut olayda, alacaklının takibine dayanak yaptığı faturada vade mevcut olmadığına ve alacaklı icra takibinden önce borçlunun temerrüde düşürüldüğüne ilişkin İİK'nun 68. maddesinde belirtilen nitelikte herhangi bir belge ibraz etmediğine göre, takip öncesine ait işlemiş faiz istenemez. Borçlu tarafça kabul edilen fatura alacağı takip tarihi itibariyle muaccel hale geleceğinden, alacaklı takip talebinde asıl alacak miktarı ile takip sonrası bu alacağa faiz işletilmesini isteyebilir....

            İcra Müdürlüğü’nün 2004/220 sayılı takip dosyası ile, davalı borçlu hakkında girişilen icra takibine itiraz üzerine, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini istemiş, davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davacı icra takibinde asıl alacakla birlikte fatura tarihinden takip tarihine kadar %90 oranında 1.740.459.439 TL işlemiş faiz talebinde bulunmuş, mahkemece faiz yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak 1.160.934.164 TL işlemiş faize hükmedilmiştir. Temerrüt faizine hükmedilebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, borçlunun usulen temerrüde düşürülmüş olması zorunludur....

              Bu nedenle belirlenen iş bedelinden kabul edilen bu ödemenin mahsup edilmesiyle hesap edilecek alacak miktarına hükmedilmesi gerekirken davacının açıkça kabul niteliğinde beyanına itibar edilmeyerek iş bedelinden daha az bir ödeme mahsup etmek suretiyle karar verilmesi doğru olmamıştır Öte yandan, davacı alacaklı davaya konu edilen icra takibinde asıl alacak yanında 66.135,62 TL işlemiş faizi takibe konu etmiş ise de; takibe itiraz üzerine açılan eldeki itirazın iptâli davasında asıl alacak miktarı olan 550.000,00 TL üzerinden harç yatırarak asıl alacağı dava konusu etmiş, işlemiş faizi dava konusu etmemiştir. 6100 sayılı HMK'nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak talep aşılmak suretiyle dava konusu edilmeyen işlemiş faize ilişkin talebin de kabul edilmesi doğru olmamıştır....

                Diğer taraftan, takipten önce işlemiş faiz olarak talep edilen 279,62 TL için bir itiraz olmadığından takip işlemiş faiz miktarı yönünden kesinleşmiş olup, mahkemece işlemiş faize itirazın esasının incelenmesi doğru değildir. O halde, mahkemece, yukarıda değinilen açıklamalar doğrultusunda, gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, takipten önceki döneme ait olan ve itiraz edilmeksizin kesinleşen 279,62 TL işlemiş faiz alacağı sabit kalmak üzere, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak, değişen oranlarda avans faizi üzerinden Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde hesaplama yapılarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar dikkate alınmaksızın düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm tesisi isabetsizdir....

                  Dava, fazla ödenen kira bedelinin iadesi için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre temyiz eden davalı vekilinin icra-inkar tazminatına ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalı vekilinin faize yönelik temyiz itirazlarının incelenmisinde; Somut olayda, davacı tarafından davalı aleyhine 30/12/2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi kapsamında 2013 yılına mahsuben ödenen 20.000,00 kira bedelinin işlemiş faiziyle birlikte iadesi istemi ile takibe geçilip, borçluya gönderilen örnek 7 ödeme emrine karşı borçlu, borca, faize ve yetkiye itiraz etmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu ancak alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Muaccel hale gelmiş bir borçtan dolayı alacaklının herhangi bir ihtarı yok ise anılan yasa maddesi uyarınca faize ancak dava veya takip tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir....

                    Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır. Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkâr tazminatı ödemekle yükümlüdür (Yargıtay 9.HD. 4.4.2008 gün 2007/14360 E, 2008/7511 K.). Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi kabul edilen kısım bakımından icra inkâr tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkâr tazminatı, asıl alacak bakımından söz konu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir. İcra takibinde işlemiş faiz için de takip tarihinden itibaren faiz talep edilmesi durumunda, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, faize faiz yürütülmesi anlamına gelir ki, Borçlar Kanununun 104/son maddesi ile 3095 sayılı Yasanın 3 üncü maddesi uyarınca faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz....

                      UYAP Entegrasyonu