Mahkeme kararının hüküm bölümünün 5.fıkrasında yeralan "reddedilen miktar işlemiş faize ilişkin olup, faiz alacağı likit olmadığından şartları oluşmayan davacı tarafın kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine" ifadesinin tamamen çıkarılarak yerine "reddedilen miktar işlemiş faize ilişkin olup, faiz alacağı likit olmadığından şartları oluşmayan davalı tarafın kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine" ifadelerinin yazılması sureti ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 573,00 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 13.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Borçlunun faize itirazında, olması gereken faiz oranını göstermemesi faiz oranına yapılan itirazı geçersiz kılmaz; oran göstermeksizin faize oranına yapılan itirazın; yasal faiz oranını aşan miktar için yapıldığı kabul edilmelidir. Borçlunun avans faiz oranına itiraz etmesi (halinde avans oranlarına göre hesap yapılması mümkün değil ise de,) yasal faiz üzerinden hesap yapılmasına engel teşkil etmez....
Borçlu, İcra Mahkemesine başvurusunda; alacaklı tarafından icra emrinde istenen faize ve oranına itiraz etmiş olmakla, işlemiş faize de itiraz ettiğinin kabulü gerekir. İcra Mahkemesi'nce yukarıdaki ilkeler doğrultusunda işlemiş faizin de denetlenerek bu yöndeki şikayetin de sonuçlandırılması gerekir. Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 28.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı tarafından yapılan ödemenin faize sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır. Davacının bakiye alacakları için açtığı Samsun 2. İş Mahkemesinin 2005/357 E, 2006/954 K sayılı davasında davacının kıdem tazminatı belirlenip davalı tarafından yapılan ödeme mahsup edildikten sonra kalan kıdem tazminatına hükmedilmiş ve karar Dairemizce uygulanan faizin başlangıç tarihi yönünden bozulup yeniden kurulan hüküm temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Dolayısıyla davalının yaptığı ödemenin kıdem tazminatına ilişkin olduğu kesinleşen mahkeme kararı ile belirlenmiştir. Bu nedenle mahkemece fark kıdem tazminatı ve işlemiş faizine hükmedilmesi gerekirken kıdem tazminatının tamamına ve fark işlemiş faize hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 1.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Buna göre alacaklının işlemiş faiz talebi yargılamayı gerektirdiğinden, icra mahkemesince takipte dayanılmayan sözleşme hükümleri yorumlanarak ve yargılama yapılarak sonuca gidilemez. O halde mahkemece, işlemiş faize yönelik itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Buna göre alacaklının işlemiş faiz talebi yargılamayı gerektirdiğinden, icra mahkemesince takipte dayanılmayan sözleşme hükümleri yorumlanarak ve yargılama yapılarak sonuca gidilemez. O halde mahkemece, işlemiş faize yönelik itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla başlattığı icra takibine davalının işlemiş faize, faiz oranına ve icra masraflarına itiraz etiğini ileri sürerek, 1.584,33 TL alacağa yapılan itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, icra takibinin yetkisiz olduğunu, icrada kabul edilen dışında borçları bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının yetki itirazının yerinde olmadığı ve davacının alacaklı olduğu gerekçesiyle itirazın iptali ve 9.097,60 TL alacak üzerinden takibin devamına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin icra dairesinin yetkisine yaptığı temyiz itirazının redine, 2-İtirazın iptali davasına konu icra takibine, davalı borçlu yalnızca takip tarihine kadar olan işlemiş faize itiraz etmiş olup asıl alacağa itirazı yoktur....
Sayılı dosyası üzerinden 24.03.2021 tarihinde borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı şirket dosyaya sunduğu itiraz dilekçesi ile takip tarihinden önce temerrüde düşürülmedikleri gerekçesiyle takip öncesi faize ve ferilerine itiraz ettiğini, bu itiraz dışında kalan kısmı ise icra dosyasına ödediğini, iş bu dava ikame edilmeden önce 24.09.2021 tarihinde zorunlu arabuluculuk başvurusu yapıldığını, arabuluculuk görüşmeleri de 11.11.2021 tarihinde anlaşamama ile sonuçlandığını, icra dosyasına yapılan faize yapılan itirazın kısmen iptaline, takibin takip öncesi faiz miktarı olan 9.754,18 TL ve ferilerine değişen oranlarda ticari avans faizi işletilmek suretiyle devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına, dava ve talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi 20.03.2018 tarih ve 2015/132 Esas 2018/103 Karar sayılı kararında özetle; "Davacı vekili 14/03/2018 tarihli yazılı beyanı ile; davacı yanca asıl alacak, işlemiş avans faizi, vekalet ücreti ve masraflar dahil olmak üzere toplam 4.544.618,38 TL ödendiğini, işbu davada asıl alacağa itiraz olmayıp, sadece faize itiraz edildiğini, 01/04/2015 dava tarihinden önce yapılan ödemelerin itiraz edilmeyen kısım için yapılan ödemeler olduğunu, faize ilişkin ödemelerin ise dava tarihinden sonra yapıldığını, dekontların dosyaya sunulduğunu, buna göre davanın konusu kalmadığından hüküm tesisine yer olmadığına, icra dosyasında davalı tarafça sadece faize itiraz edilmiş olup, dolayısıyla alacak likit olmayıp, icra inkar tazminatının koşulları oluşmadığından reddine," dair karar verilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2009/3292 esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinde, 22.500,00 TL bakiye asıl alacak, 34.514,39 TL işlemiş faiz ve 4.050,00 TL KDV alacağı olmak üzere toplam 61.064,39 TL'nin tahsili istenmiş, davalı iş sahibince yapılan itirazda ise esasa yönelik olarak bir kısım hususlar bildirildikten sonra davacının işlemiş faiz isteyemeyeceği de belirtilmiş, bunun üzerine icra müdürlüğünce takibin tümüyle durdurulmasına karar verilmiştir.Görüleceği üzere takibe yönelik itiraz hem borcun aslına hem de fer'ilerine ilişkindir. Ne var ki, davacı vekilince 14.12.2010 günlü duruşmada, kendilerinin gerek dava gerekse de icra takibinde faize itiraz ettikleri, alacağa yönelik ise herhangi bir itirazlarının bulunmadığı bildirilerek alacağa yönelik itirazdan vazgeçilmiştir....