Bu nedenle .... tarafından müteveffanın hak sahiplerine bağlanan gelirin rücuya tabi olduğu bildirilmiş olduğundan, bağlanan gelirin rücu edilmesi amacıyla herhangi bir işlem yahut dava açılıp açılmadığı, açılmış ise akıbetinin ne olduğu ve herhangi bir rücu tahsilatı yapılıp yapılmadığı hususunun sorulması, bu amaçla daha önce ....'ne yazılan müzekkere cevabının beklenilmesi, rücu amacıyla herhangi bir işlem, dava yahut tahsilat durumu var ise buna ilişkin bilgi ve belgelerin asıllarının veya onaylı örneklerinin bulundukları yerden istenilerek evraka eklenmesi, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, aksi halde ilgililer hakkında işlem yapılmasına 11.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
KARAR Davacı, Davalı kurumun, eczanede küpürü kesilmiş ve kullanılmış ilaçların bulunduğu gerekçesiyle cezai işlem uygulandığını ileri sürerek cezai işlemin iptalini istemiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dava, davacıya ait eczanede küpürü kesilmiş olarak bulunan ilaçlar nedeniyle davalı kurum tarafından uygulanan cezai işlemin iptaline ilişkindir. Her ne kadar mahkemece alınan bilirkişi raporu karara dayanak yapılarak davanın kısmen kabulü ile davalı kurumun davacıya uyguladığı 77.949,40TL cezai işlem tutarının 60.059,30TL olması gerektiğinden 17.890,10TL lik cezai işlem tutarının iptaline karar verilmiş ise de; hükme esas alınan bilirkişi raporunun içeriğinde davacıya uygulanan cezanın 68.635,35TL olması gerektiğinin belirtildiği, buna rağmen raporun sonuç ve kanaat kısmında ise davacıya uygulanan 60.059,30TL cezai işlem tutarının sözleşme protokolüne göre yerinde olduğu açıklanmıştır....
"İçtihat Metni"Daire : DOKUZUNCU DAİRE Karar Yılı : 1995 Karar No : 2451 Esas Yılı : 1994 Esas No : 6066 Karar Tarihi : 10/10/995 TARHİYAT ÖNCESİ UZLAŞMANIN VAKİ OLMADIĞINA DAİR TUTANAĞIN İDARİ DAVAYA KONU OLABİLECEK KESİN VE YÜRÜTÜLMESİ GEREKEN BİR İDARİ İŞLEM NİTELİĞİN DE BULUNMAMAMASI NEDENİYLE DAVA KONUSU EDİLEMEYECEĞİ HK....
Kamulaştırma Yasasının 23. maddesinin birinci fıkrasında kamulaştırma bedelinin kesinleşme tarihinden itibaren 5 yıl içinde, kamulaştırmayı yapan idarece kamulaştırma amacına uygun hiçbir işlem veya tesisat yapılmaz veya kamu yararına yönelik bir ihtiyaca tahsis edilmeyerek taşınmaz mal olduğu gibi bırakılırsa mal sahibinin kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödeyerek taşınmaz malı geri alma hakkının varlığı kabul edilmiştir. Sözü edilen fıkra kamulaştırılan taşınmaz üzerinde yalnız tesisat değil işlem yapılmamış olmasını da ön şart olarak kabul etmiştir. Bu işlem kavramı, Yargıtay uygulamalarına göre, kamulaştırma amacına uygun tesis yapılmak üzere hazırlık çalışmalarını da kapsar. İmar düzenlemesi, ihale, yer teslimi, parselasyon gibi idari çalışmalar işlem niteliğindedir....
Kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, sanık ... hakkında zamanaşımı kesen en son işlem sanığın 27.09.2011 tarihli sorgusu, sanık ... hakkında zamanaşımı kesen en son işlem sanığın 28.09.2011 tarihli sorgusu, sanık ... hakkında zamanaşımı kesen en son işlem sanığın 30.01.2012 tarihli sorgusu, sanık ... hakkında zamanaşımı kesen en son işlem sanığın 27.09.2013 tarihli sorgusu, kovuşturma aşamasında hakkında yakalama emri çıkarılan ancak savunması alınmayan sanık ... hakkında zamanaşımını kesen en son işlem 06.05.2011 tarihli iddianame olup, belirtilen tarihlerden itibaren hesaplanan 8 yıllık olağan zamanaşımı süresi inceleme tarihinden önce gerçekleşmiş olmakla, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup, hükmün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta aynı Kanunun...
Bu itibarla maktu istinaf harcının ikmali için HMK'nun 344.maddesi uyarınca davacı vekiline muhtıra çıkarılarak sonucuna göre işlem yapılmasına, davalı tarafın istinafı olması hasebiyle işlem icrası sonrası dosyanın Dairemize geri gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine çevrilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; Davacı yanca maktu istinaf harcının ikmali için HMK'nun 344.maddesi uyarınca işlem yapılmak ve sonucuna göre işlem yapılmasına, davalı tarafın istinafı olması hasebiyle işlem icrası sonrası dosyanın Dairemize geri gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine İADESİNE, 6100 sayılı HMK'nın 352/1 maddesi gereğince, dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucu 01/06/2023 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi....
Değişik 3/1-m) Dolayısıyla kapalı kayıt üzerinde işlem yapılamaz olması, davacının gerçek doğum tarihinin tespitine engel değildir. Kaydın açılmasını gerektiren yeni bir sebep ortaya çıktığında kaydın yeniden açılması ve üzerinde işlem yapılabilmesi mümkün olduğuna ve doğum tarihinin düzeltilmesine ilişkin istek, gerçek doğum tarihinin tespitini de kapsadığından, doğum tarihinin düzeltilmesine karar verilemez ise de, tespitine karar verilebilir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının doğum tarihinin 20.09.1972 olduğu halde, 04.06.1979 tarihinde ilkokuldan mezun olduğu anlaşılmaktadır....
Muvazaalı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi, onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğinde olduğundan, kural olarak danışıklı işlem (muvazaalı muamele) nedeniyle hakları zarara uğratılan üçüncü kişiler, tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Ancak, danışıklı işlem ile üçüncü kişilerin haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onların, danışıklı işlemde bulunandan alacakları bulunmalı ve danışıklı işlem o alacağın ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış olmalıdır. Diğer yandan; zarara uğradıklarını ileri süren üçüncü kişilerin, danışıklı işlemde bulunduğu iddia edilen kişi hakkında tazminat davası açmış olmaları, bu davanın kabulü için tek başına yeterli olmadığından, danışıklı işlemde bulunanın, üçüncü kişilere borçlu olduğunun gerçekleşmesi ve borcunu ödememek için danışıklı hukuki işlem yapmış olması gerekir....
Bağımsız hisselerin satışı, İİK’nun 121. maddesi kapsamında işlem yapılmasını gerektirmez. Her ne kadar icra müdürlüğünce, temyiz edilmeksizin kesinleşen icra mahkemesi kararı uyarınca İİK’nun 121. maddesine göre işlem yapılması gerektiği belirtilmiş ise de, bu hususta bir işlem yapılması mümkün olmadığından icra mahkemesi kararı olaya uygun değildir. Kaldı ki alacaklı 30.12.2015 tarihinde ikinci kez satış talep ettiğinden, olaya uygun olmayan bu kararın burada uygulanması doğru değildir. İcra müdürlüğü alacaklı tarafından yapılan satış talebini kabul etmek zorundadır. O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile satış talebi doğrultusunda icra müdürlüğünce işlem yapılmak üzere icra müdürlüğü işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
yapmasının mümkün olmaması ve vasi kararı almalarına rağmen vasi ile de işlem yapılması mümkün olmayınca, sanığın amcasının eşi olan ...'...