Asliye Ceza Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararı ile atılı suçun davacı tarafından işlendiği hususunun sabit olmadığı gerekçesiyle davacının beraatine karar verildiği, bu durumda, disiplin cezasına konu eyleminden ötürü yapılan ceza yargılamasında beraat ettiği görülen davacının, üzerine atılı suçu işlemediği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı, öte yandan, dava konusu işlem hukuka aykırı olduğundan davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iade edilerek uğramış olduğu parasal kayıplarının da davanın açıldığı 12/10/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline, davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine, işlem nedeniyle uğradığı parasal kayıplarının davanın açıldığı 12/10/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ......
Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez." ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesi, 2. fıkrasında, "İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler."...
Komando Tugay Komutanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının hak ediş tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle bilikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır....
Bu uyuşmazlıkların çözümünde ilgilinin görev yaptığı yerin idari yargı yetkisi yönünden bağlı olduğu bölge idare mahkemesinin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi yetkilidir." hükmü yer almaktadır. 2577 sayılı Kanun'un 20/C maddesinin birinci fıkrasına, 13/07/2022 tarih ve 31892 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan 7415 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle eklenmiş olan cümleye ilişkin madde gerekçesinde; "askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan davaların Türkiye genelinde idari yargı mercilerinde görüldüğü, verilen kararlara ilişkin istinaf mercilerinin de yetkili bölge idare mahkemeleri olduğu, bu durumun, aynı olay veya aynı nitelikteki işlem ve eylemlere ilişkin olarak Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki mahkemelerden farklı kararlar verilmesine yol açtığı ve askeri hizmetin sürekliliğini, askeri disiplinin tesis ve idamesini olumsuz yönde etkilediği, madde ile; Millî Savunma Bakanlığı kadro ve kuruluşunda görev yapan personelin askeri hizmete ilişkin işlem ve eylemlerinden...
TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü: Kültür ve Turizm Bakanlığı … Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvar Müdürlüğü Müdür Yardımcısı olarak görev yapan davacı, … İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü emrine uzman olarak atanmasına ilişkin 1.12.2005 günlü, 178033 sayılı işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır. … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; Kültür ve Turizm Bakanlığı … Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuvar Müdürlüğü Müdür Yardımcısı olarak görev yapan davacının, 1.12.2005 günlü işlemle … İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü emrine uzman olarak atandığı, ancak 13.2.2006 tarihinde eski görevine atamasının yapıldığı, dolayısıyla davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı yasal haklarının işlem tarihinden itibaren hesaplanacak...
, Bilgi Edinme Kanunu kapsamında yapılan başvuruya verilen cevabın idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir....
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne atanmasına ilişkin işlemin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem niteliğinde olmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddedilmesinde hukuksal isabet görülmemiştir. Diğer taraftan, davacının okul müdürlüğüne atanmasına ilişkin işlem hakkında verilecek kararın ... ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden alınmasına ilişkin işlem hakkında verilecek kararın sonucuna bağlı olduğu da açıktır. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle; ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine 25.1.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
aleyhine verdiği ibraname imzası kendisinin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu diğer şirket lehine bir işlem olup bu husus çifte temsilin kötüye kullanımı olduğundan ... Aliminyum....Ltd. Şti.'yi bağlamayacaktır. Bu nedenle ibranamenin batıl olduğuda açıktır. Zira temsilcinin kendisiyle işlem yapması kural olarak yasaktır. Temsilcinin izinsiz olarak kendisiyle yaptığı işlem sakat bir işlemdir. Bu işlem temsil olunanı bağlamaz. Özenli bir temsilci, iyiniyet ve sadakat borcu gereği, temsil ettiği şirketin çıkarına aykırı olarak bir işlem yaparsa bu işlem kural olarak temsil görevinin dışında kalır. (Bkz:Doç. Dr. Erol Ulusoy, Anonim Şirketlerde Şirketle İşlem Yapma Yasağı ve Çifte Temsil, Ankara, 2005, S:67-78-228) Bu durumda ... Aliminyum...Ltd. Şti. için atılan geçerli tek imza ...'ın imzası olup tek imza ile bu şirketin temsili söz konusu değildir. Bu itibarla ibraname davacı şirketi bağlamayacağından davanın bu ibraname bağlamında çözümlenmesi doğru olmamıştır....
İhtisas Kurulunun 16.03.2009 tarih ve 1189 sayılı raporuna göre de, ...’ın işlem tarihi olan 11.05.2006 tarihi itibari ile, demansiel sendrom sebebi ile fiil ehliyetine haiz olmasının söz konusu olmayacağı; fakat bu durumun hekim olmayanlarca anlaşılamayabileceği, demansiel sendrom denilen hastalığın, mağdurun fiil ehliyetine müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğinin ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olduğunun belirtildiği, sanıkların, işlem yaparken Huriye'nin akıl sağlığının yerinde olduğunu belirttikleri, işlem tarihinde katılan ... ile ilgili alınmış bir rapor bulunmadığı, tanık beyanlarına göre de, katılan ...'nin kendi isteğiyle tapuya giderek devir yaptığının belirtildiği, alınan rapor da dikkate alınarak, sanıkların, katılan ...'nin işlem ehliyeti olduğunu bilme imkanlarının bulunmadığı, katılan ...'...
Şubesi'nden 109.570,00 TL çektiğini, aynı gün davalının aynı bankadaki hesabına 2.200.000,00 TL virman yaptığını, işlem tarihinde murisin fiil ehliyetinin olmadığını, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu belirterek muris tarafından yapılan işlemin iptaliyle davacının miras payı oranında bedelin davalıdan tahsiline bunun mümkün olmadığı halde tenkise karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, murisin işlem tarihinde fiil ehliyetinin bulunduğunu, iddia edildiği gibi danışıklı bir işlem yapılmadığını, hesaptan çekilen paranın murisin tedavi giderleri için harcandığını, sağlararası işlem olduğundan iptalinin mümkün olmadığını, davalının hesabına virman edilen 2.200.000,00 TL'den çocukların saklı paylarına 206.250,00'er TL denk gelmesine rağmen davacı ve dava dışı murisin diğer üç çocuğunun hesaplarına 210.000,00 'ar TL yatırıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....