Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, davalı işyerinde satış temsilcisi olarak çalışan davacının sözleşmesinin 2011 yılı başından itibaren prim sistemi değiştirilerek primlerinin eksik ve geç ödenmesi suretiyle ücretlerinde tek taraflı olarak indirime gidilmiş olması nedeni ile birkaç arkadaşı ile birlikte bırakma eylemi yapmış olmaları sebebiyle 4857 sayılı Kanun'un 25/2-h bendi kapsamında, feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacı işçi, işyerinde saat başına ücretin yanında satışını gerçekleştirdiği her bir ürün için yüzde usulü prim aldığını iddia ettiğine göre, öncelikle işyerindeki ücret ve prim usulü ile primin ücrete dahil olup olmadığı araştırılmalıdır. Primin ücret olarak tespit edilmesi halinde, ücret ödemelinde gecikme olup olmadığı belirlenmelidir....

    , ancak müvekkilinin akdini haklı nedenle feshetmesinden dolayı 2020/3. çeyreği prim ödemesini alamadığını beyan ederek, Kıdem tazminatı, Fazla mesai ücreti, Yıllık izin ücreti, Prim alacağın, Dil Tazminatı alacağı, Vekalet noter masrafi'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    prim işleminin iptali için işbu davanın açıldığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmış ise de, söz konusu hüküm eksik araştırmaya dayalıdır....

      Dosya içeriğine göre, sözleşmesinde, esasları belirlenen bir prim uygulamasının varlığından söz edilmediği gibi sözleşmenin 12. maddesinde, sözleşme gereği olmaksızın teşvik amaçlı yapılacak ve süreklilik arz etmeyen ödemelerin, işçi bakımından kazanılmış hak niteliğinde olmayacağının düzenlendiği, 04.11.20111 tarihli yönetim kararı uyarınca, davacıya yalnızca 2011 yılına ilişkin prim ödenmesine karar verilmesi dikkate alındığında, işçi lehine çalışma şartının oluştuğunun kabul edilemeyeceği, 09.05.2016 tarihli yönetim kurulu kararının, 2011 yılı primine ilişkin olduğu, 09.02.2015 tarihli belgenin davacı tarafından oluşturulduğu, davacının işyerinde prim uygulamasının bulunduğunu ve prim alacağına hak kazandığını kanıtlayamadığı; ilk derece mahkemesi kararının dairemizce de benimsenmiş maddi deliller ve hukuksal gerekçelere dayandığı anlaşılmakla, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken...

      Ayda ise 10 güne ulaştığı, tanık anlatımıyla T6 davacının evinde sırasıyla 1 gün çalışıp 1 gün çalışmadığının belirtildiği, bu haliyle haftada 3 gün çalıştığı, belirlenen bu duruma göre 2013/11. Dönemde T6 adına 26 gün bildirimi yapılıp, eklenek gün sayısı bulunmadığı, diğer aylar için 3 günlük prim çıkacağı ve bunun bilirkişi ek raporunda dönem , gün sayısı ve kazanç olarak tablo halinde gösterilen şekilde olduğu, sonuç olarak davalı kurumca 570 prim gün sayısı ve 20.349,00 TL prime esas kazanç üzerinden talep edilen ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerine ilişkin işlemin iptaliyle, talep edilmesi gereken ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin 54 prim gün sayısı ve 2.025,90 TL üzerinden olması gerektiği anlaşılmıştır....

      belirlendiğini, buna ilişkin hesaplama yönteminin davacı tarafa bildirilmediğini, kuruma yapılmış olan itiraz değerlendirilmeden, fatura ve belgeler incelemeden yapılan tespitle asgari işçilik eksik prim tahakkuku yapıldığını, bu için tespit edilen işçilik oranının çok yüksek olduğunu, bahse konu ile ilgili olarak bir kısmını müvekkilinin kendi işçileri ile yaptığını bir kısmını ise sabit işyeri numarasında yer alan daimi işyerinde çalıştırmış olduğu işçilere yaptırıp dahili fatura düzenlediğini, bir kısmını ise taşeronlar aracılığıyla başka firmalara yaptırıp yapılan işlere ilişkin faturalar düzenlendiğini, belirlenen asgari işçilik oranını kabul etmediklerini, bahse konu kapsamında Kurum tarafından 5.609,55 TL fark işçilik, 31/12/2019 tarihi itibariyle 5.565,67 TL gecikme bedeli olmak üzere 11.175,22 TL borçlu olduğunun müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin bu bedeli ihtirazi kayıtla Kurum'a ödediğini, tahsil zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek, asgari işçilik oranının...

      Oysa, davacının ödediği prim miktarlarının Kurum tarafından bahsi geçen şekilde belirlenen prim miktarından yüksek olduğu hükme esas alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Somut olayda, davacının talebi Kurum tarafından eksik hesaplandığı iddiasıyla yaşlılık aylığının yeniden belirlenmesine yönelik olup mahkemece davacının söz konusu talebine ilişkin herhangi bir tespit yapılmadan bilirkişi tarafından belirlenen prime esas kazanç miktarlarına göre aylığının hesaplanması gerektiğine ilişkin davacının talebini karşılamayacak şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Yapılacak , hükme esas alınan, Selahattin Üçüncü tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda belirlenen, davacının prime esas kazanç tutarlarına göre davacıya ödenmesi gereken yaşlılık aylığı miktarının ne olacağını Kurumdan sormak ve oluşacak sonuca göre davacının talebi hakkında bir karar vermekten ibarettir....

        Sonuç olarak, işyerinde prim ödemesine ilişkin sözleşmesi veya prim ödemesine ilişkin bir belge ve kayıt bulunmadığı, yerel mahkemenin prim alacağı hesaplamasına esas olabilecek bir verinin tespit edilemediği anlaşıldığı gerekçesi ile prim alacağı isteğinin reddine karar vermesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, HMK 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı ayrıca kamu düzenine aykırılık yönünden yapılan inceleme sonucu; İlk derece mahkemesinin olay ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, mavi kartlı olarak borçlanma hakkının tespitine, borçlanma tutarının talebin yapıldığı döneme ilişkin günlük prim oranına göre belirlenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi....

          Davacı taraf bakiye ücret alacağı talebinde bulunmuş olup, talebi 2018 Ağustos ayının tamamı ve Eylül ayının 5 günlük ücretine ilişkin olup, dosya kapsamında bu aylara ilişkin yapılan ödemeler mahsup edildiğinde bakiye 1.105,96 TL bakiye ücret alacağının ödendiğinin ispatlanmamış olması nedeniyle bu alacağı hükmedilmiş olması yerindedir. Davacı taraf maaş ödemelerinin eksik ve düzensiz yatırılması primlerini gerçek ücret üzerinden bildirmemiş olması gerekçesiyle 4857 sayılı kanunu 24/2- e maddesi gereğince akdini fesh etmiş olup, tüm dosya kapsamı ile davacının ücret ödemelerinin zamanında yapılmadığı, gecikmeli olarak yapıldığı, yine işyeri uygulaması haline geldiği dosya kapsamı ile anlaşılan prim ödemelerinin kuruma bildirilmediği anlaşılmakla davacının akdi feshi İş Kanunu 24/2- e maddesi gereğince haklı nedene dayanmakla mahkemece kıdem tazminatını hükmedilmiş olması isabetlidir....

          UYAP Entegrasyonu