Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasanın 26., 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir....

    Hukuk Dairesinin 26.11.2018 tarih ve 2017/3288 Esas ve 2018/8645 karar sayılı ilamında ise, "5510 sayılı Yasa'nın 54.maddesinin somut olayda uygulanabilmesi için hak sahibi sıfatı ile ölüm aylığı talep edilebilecek her iki sigortalının ölüm tarihinin de 01.10.2008 tarihinden sonra olması gerektiği açıktır. Dolayısıyla, somut olayda davacının eşi ile babasının sigortalılık statüleri farklı olduğundan aylığa hak kazandığı açıktır." denilmiştir. Aynı konuya ilişkin uyuşmazlıklar yönünden aksi yönde çözüm getiren içtihatlar arasında sosyal güvenlik hakkının özüne ve Anayasal eşitlik ilkesine uygun bir yaklaşımla tercih yapılması gereği dikkate alınarak sonuca varılması gerekmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında içtihat farklılıklarının adil yargılanma hakkı üzerindeki etkisi irdelenmiştir. (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 54). Adil yargılanma hakkı, uyuşmazlıkların çözümlenmesinde hukuk devleti ilkesinin gözetilmesini gerektirmektedir....

    K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava 25.01.2000 tarihinde meydana gelen kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminat isteminin kabulüne manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kazası sonucu ölen sigortalının hak sahibi olan eşinin maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.Uyuşmazlık, tazminatın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır....

      Ancak, 2147 sayılı Kanun kapsamında, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için sigortalının kesin dönüş yapması şartı aranmadığı, buna göre davacının 3201 sayılı Kanuna tabi borçlanma süresinin dışlanması durumunda bile, Türkiye’deki çalışma süresiyle 2147 sayılı Kanun uyarınca borçlandığı yurt dışı hizmet süresine göreyaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığı irdelenmemiş, kazanması halinde, aylığa hak kazandığı tarihten sonra davacının Kuruma olan borcunun belirlenmesinde, 3201 sayılı Kanuna göre borçlandığı süreler karşılığında fazladan ödenen aylıkların dikkate alınması gerektiği gözetilmemiştir. Mahkemece, açıklanan tüm bu maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Sosyal Güvenlik Kurumunca olayın kazası olarak kabul edilmemesi halinde olayın ilgisi olan sigortalı veya hak sahipleri "olayın kazası olduğunun tespiti" istemli dava açabilecekleri gibi, Kurumca olayın kazası olarak kabul edilmesi halinde de olayın ilgilisi olan işverinin de "olayın kazası olmadığının tespiti " istemli dava açabileceği, gerek sigortalı veya hak sahiplerinin gerekse işverenin Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulunca belirlenen sürekli göremezlik oranınca itiraz etmeleri halinde "sürekli göremezlik oranının tespiti" istemli dava açabilecekleri Dairemizin giderek Yargıtay'ın yerleşmiş kararları ile kabul edilmektedir. Açılacak bu davalarda davanın tarafları sigortalı veya hak sahipleri ile işveren ve hak alanını ilgilendirdiğinden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığıdır....

          Hukuk Dairesinin 05.11.2018 tarihli ve 2018/191 E., 2018/1708 K. sayılı kararı ile; davacının dava dışı Selim Kaplan’a ait işyerinden 01.11.2008-07.07.2009 tarihleri arasında Kuruma bildirilen 246 günlük sigortalılığının fiili çalışmaya dayanmadığı, bu yöndeki denetmen raporunun aksinin ispatlanamadığı ancak davacının sözü edilen sigortalılık süresinin iptal edilmesi nedeniyle 506 sayılı Kanun’un geçici 81/B-d maddesine göre aylığa hak kazanmasa da geçici 81/C maddesi gereğince 11.08.2014 tarihini takip eden ay başı olan 01.09.2014 tarihinden itibaren aylığa müstehak olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, davacının 11.08.2014 tarihini takip eden aybaşı olan 01.09.2014 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun'un geçici 81/C-bc maddesi gereğince aylığa müstehak olduğunun ve ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitine, davacının yersiz ödeme borcunun hak ettiği...

            İdare Mahkemesi 2015/2561 E -512 K sayılı karar ile İş Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesiyle bu davanın açıldığını bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacının 05/08/2013 tarihi itibariyle aylığa hak kazandığının ve 05/08/2013- 01/05/2014 tarihleri arasında ödenmeyen aylıkların tespitiyle yasal faiziyle ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının gerekli şartları taşımadan yaşlılık aylığı için başvurusunun reddedildiğini, kurum işlemlerinin yerinde ve yasal mevzuata uygun olup, davanın reddi gerektiğini bildirmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece "...5510 sayılı yasa 28/8 . Maddesi 30/1....

            aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır. 3.Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, babası üzerinden aylık alma açısından hakkı doğuran olay eşinin vefat ettiği tarih olacağından, söz konusu tarihteki ilgili mevzuatın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca davacının çift aylığa hak kazanamadığı belirgindir....

              Maddesi gereği İş Mahkemelerinin görevli olduğu gözetilmeli, hak sahiplerine yapılan yardımların 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre yapıldığının belirlenmesi halinde ise, İş Mahkemelerinin 5521 sayılı Kanun ile kurulan istisnai nitelikte özel mahkemeler olup yukarıdaki açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmeye göre; 5434 sayılı Kanun hükümlerince yapılan davaya konu yardımların sorumlulardan tahsilinin de 5434 sayılı Kanunun 129....

                HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/24 KARAR NO : 2020/506 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : HAVZA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 23/10/2019 NUMARASI : 2018/286 ESAS - 2019/259 KARAR DAVA KONUSU : İş (Sigortalının Aylığa Hak Sahipliğinin Belirlenmesi İstemli) KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının 01/07/1997 tarihide davalı şirkette çalışmaya başlayıp akdinin davalı taraça bildirimsiz feshedildiğini, 01/09/2012 tarihine kadar aralıksız çalıştığını ancak bu çalışmalarının SGK 'ya eksik bildirildiğini, davacının Maarif Kaplıcaları olarak bilinen kaplıca işletmesinde kat görevlisi olarak çalıştığını, 1997 yılı Temmuz ayından itibaren çalışmasına rağmen işverence 01/08/2008 tarihide işe başlamış gibi gösterilip 2007 yılına kadar giriş çıkış yapılıyor gibi gösterilip 2007 yılından itibaren hizmetlerinin tam olarak bildirildiğini, davalının hamam işletmesinin ihalesini alamayışını sebep göstererek davacının...

                UYAP Entegrasyonu