Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; meskeniyet şikayetinin yalnızca borçlu tarafından yapılabileceği, üçüncü kişinin şikayet hakkı bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi üçüncü kişi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Şikayet konusu hacizli taşınmazın aile konutu olduğu, Anayasa Mahkemesinin ilgili kararına göre borçlunun eşi olan şikayetçinin taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılması için şikayet hakkı bulunduğu ileri sürülmüştür. C....

    Somut olayda, dava konusu 09.07.2015 tarihli haciz sırasında üçüncü kişi vekili hazır bulunmuş ve 13.07.2015 tarihli dilekçesi ile, istihkak iddiasını yinelemiş, ... 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 15.07.2015 tarihli ve 2015/ 506 Esas, 2015/ 462 Karar sayılı kararı ile takibin devamına, üçüncü kişinin istihkak davası açmakta muhtariyetine karar verilmiştir. Eldeki dava ise, 22.07.2015 tarihinde açılmış, takip dosyası ve dava dosyası içerisinde takibin devamına ilişkin kararın davacı üçüncü kişiye tebliğ edildiğine ilişkin tebligat parçası görülmemekle birlikte, takibin devamı kararının verildiği 15.07.2015 tarihinden itibaren yedi gün içinde 22.07.2015 tarihinde dava açılmış olduğundan, Mahkemenin 09.07.2015 tarihli haczin davacıya bildirildiği tarihten itibaren yedi günlük yasal sürede davanın açılmadığı şeklindeki gerekçesi hatalı olmuştur....

      İcra Müdürlüğü’nün 2005/9161 Esas sayılı dosyasında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile satın aldıklarını, borçlu ve alacaklının danışıklı hareket ederek icra takibi başlatıp kesinleştirdiklerini ve üçüncü kişinin adresini göstererek haczin yapılmasını sağladıklarını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, davacı şirketin borçlu şirketin ortakları tarafından danışıklı olarak kurulduğunu, mahcuzların da borçluya ait olduğunu, takibe konu alacağın borçlu tarafından haricen ödenmesi nedeni ile infaza bağlı takibin ve haczin ortadan kalktığını, belirterek konusuz kalan davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu ......

        İcra Müdürlüğü’nün 2005/9161 Esas sayılı dosyasında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile satın aldıklarını, borçlu ve alacaklının danışıklı hareket ederek icra takibi başlatıp kesinleştirdiklerini ve üçüncü kişinin adresini göstererek haczin yapılmasını sağladıklarını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, davacı şirketin borçlu şirketin ortakları tarafından danışıklı olarak kurulduğunu, mahcuzların da borçluya ait olduğunu, takibe konu alacağın borçlu tarafından haricen ödenmesi nedeni ile infaza bağlı takibin ve haczin ortadan kalktığını,belirterek konusuz kalan davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu ......

          İcra Müdürlüğü’nün 2005/9161 Esas sayılı dosyasında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile satın aldıklarını, borçlu ve alacaklının danışıklı hareket ederek icra takibi başlatıp kesinleştirdiklerini ve üçüncü kişinin adresini göstererek haczin yapılmasını sağladıklarını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, davacı şirketin borçlu şirketin ortakları tarafından danışıklı olarak kurulduğunu, mahcuzların da borçluya ait olduğunu, takibe konu alacağın borçlu tarafından haricen ödenmesi nedeni ile infaza bağlı takibin ve haczin ortadan kalktığını, belirterek konusuz kalan davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu ......

            İcra Müdürlüğü’nün 2005/9161 Esas sayılı dosyasında rehnin paraya çevrilmesi yolu ile satın aldıklarını,borçlu ve alacaklının danışıklı hareket ederek icra takibi başlatıp kesinleştirdiklerini ve üçüncü kişinin adresini göstererek haczin yapılmasını sağladıklarını belirterek davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı (alacaklı) vekili, davacı şirketin borçlu şirketin ortakları tarafından danışıklı olarak kurulduğunu, mahcuzların da borçluya ait olduğunu, takibe konu alacağın borçlu tarafından haricen ödenmesi nedeni ile infaza bağlı takibin ve haczin ortadan kalktığını,belirterek konusuz kalan davanın reddine ve tazminata karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Davalı (borçlu ......

              Hukuk Dairesi’nin 3.11.2008 tarih ve 2007/24638-2008/16870 sayılı kararı ile davacının dayandığı işletme sözleşmesi, demirbaş listeleri ve faturalarla ilgili ticari kayıtlar üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmadan ve taraflara tüm delillerini sunma olanağı tanınmadan esasa ilişkin hüküm kurulduğu gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda: “dava konusu haczin yapıldığı turistik tesis ile içindeki demirbaşların davacı üçüncü kişiye ait olduğu, takip borçlusunun kiracı olarak burada faaliyet gösterdiği, mahcuzlara kira sözleşmesinin eki olan demirbaş listesinde ve üçüncü kişinin envanter kayıtlarında yer verildiği“ gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına ve mahcuzların davacı üçüncü kişiye ait olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, davacı 3. kişi ve davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....

                Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Dava konusu edilen 4.6.2014 tarihli haciz tutanağında, haciz yapılan yerin "... Asfaltı üzeri Aliağa" olarak belirtildiği, açık adres yazılmadığı, davacı üçüncü kişi vekili ise haczin "........... no:16-18" de yapıldığını iddia etmektedir....

                  Somut olayda, dava konusu 9.6.2015 tarihli haczin borçlu şirket ve üçüncü kişi şirketin yokluğunda yapıldığı, borçlu şirkete haciz bildirimine ilişkin tebligatın 10.7.2015 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, haciz bildiriminin tebliğ edildiği 10.7.2015 tarihine göre istihkak iddiasının yasal yedi günlük sürede yapılmadığı belirtilerek süre aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, İİK'nin 103. maddesi gereğince düzenlenen davetiye kağıdında, davaya konu mahcuzların haczine ilişkin bildirim ve haczin yapıldığı yere ilişkin bir bilgi yer almadığı gibi, davet kağıdının ekine haciz tutanağının bir suretinin eklendiğine dair bir bilgi de yer almamaktadır. Bu durumda, borçlunun ve davacı üçüncü kişinin haczi 10.7.2015 tarihinde öğrendiği kabul edilemez. Öte yandan, istihkak iddiasını daha önce ileri sürme olanağı bulamayan üçüncü kişi, hacizli mal hakkında, doğrudan istihkak davası açabilir....

                    KARAR Davacı 3. kişi vekili, 24.12.2013 tarihli haciz işleminde müvekkiline ait malların haczedildiğini öne sürerek istihkak iddialarının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı alacaklı vekili,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; takibin haricen tahsil ile sona erdiği, davanın konusuz kaldığı, ancak İcra Müdürlüğünce hacizlerin kaldırılması ve menkullerin ilgililere teslimiyle ilgili yazının yazılmamış olduğu, ibraz edilen faturalar ve iş makinası tescil belgeleri uyarınca mahcuzların mülkiyetinin davacıya ait olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı alacaklı vekili temyiz etmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. İstihkak davalarında, geçerli bir haczin varlığı davanın ön koşullarından biridir. Haczin mevcut olup olmadığının, mahkemece, davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekir....

                      UYAP Entegrasyonu