İş Mahkemesi TÜRK MİLLETİ ADINA Davacı, murisinin 21/05/2011 tarihli ölüm olayının iş kazası olduğunun tespitine, iş kazası ölüm sigorta kolundan davacıya ölüm tarihinden geçerli olmak üzere iş kazası ölüm geliri bağlanmasına karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi üzerine davalılardan Kurum vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince, davalılardan Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalılardan Kurum vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi....
İş kazası sonucu ölüm nedenine dayalı olarak hak sahiplerinin açtığı tazminat davalarının davalısının işveren ve ölüm olayında kusuru bulunanlar olacağı açıktır. Bu durumda tefrik edilen tazminat davası bakımından SGK aleyhine açılmış bir davanın bulunmadığı, SGK’nun başlangıçta davalı olarak gösterilmesinin, iş kazasının tespiti isteminden kaynaklandığı göz ardı edilerek, SGK’nun tefrik edilen tazminat davasında da davalı olduğunun kabulü ile davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine ve davacılar aleyhine avukatlık ücretine karar verilmesi hatalıdır....
İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 16/07/2019 NUMARASI : 2017/868 Esas - 2019/506 Karar DAVA KONUSU : Meslek Hastalığı Ölüm Maddi Tazminat KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili murisi Durmuş Ekmekçi'nin davalı işyerinde çalışırken meslek hastalığına yakalandığını ve bunun sonucunda 06/06/2016 tarihinde vefat ettiğini, davalı işverenin murisin meslek hastalığına yakalanmasında kusurlu olduğunu müvekkilinin de murisinin ölümü nedeniyle manen olduğu kadar madden de zarara uğradığını belirterek; şimdilik 1,00 TL maddi tazminatın ölüm tarihinden yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı murisi, geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitiyle aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava; 29.1.2010 tarihinde trafik kazası sonucu vefat eden davacının oğlunun, geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir....
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün % 50 veya daha fazlasını kaybederek sürekli iş göremezlik geliri almakta iken ölenlerin de ölümün maluliyete esas olan iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olup olmadığına bakılmaksızın hak sahiplerine gelir bağlanır." denilmektedir. Aynı konuya ilişkin olarak 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın 20/3 maddesi “İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü % 50 oranının altında kaybetmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmaması halinde sigortalının almakta olduğu sürekli iş göremezlik geliri, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine gelir olarak bağlanır.” hükmünü getirmiştir. 5510 sayılı Yasanın 17. maddesi, iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde ilgililere ödenecek ödenekler ve bağlanacak gelire esas teşkil edecek günlük kazancın hesaplama yöntemini düzenlemiştir....
Somut olayda, davacıların murisinin davalı şirkete ait işyerinde dokuma ve örme işçisi olduğu, olay günü gece vardiyasında çalıştığı sırada saat 06:30 sularında diğer çalışanlar tarafından yerde baygın bir vaziyette bulunduğu, hemen hastaneye kaldırıldığı, hastanede tedavisi devam ederken hayatını kaybettiği, murisin ölüm nedeninin beyin kanaması sonucu meydana geldiği belirtilmiş. Bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutularak, olay işyerinde ve işin görülmesi sırasında meydana gelmiştir. Dolayısıyla olay iş kazasıdır. Mahkemece, davanın kabulü ile olayın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile olayın iş kazası olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....
K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava, davacıların miras bırakanı...’in Artek İnşaat ...Limitet Şirketi’nin Irak’taki işyerinde şoför olarak çalışırken 4.7.2006 tarihinde kamyonun üzerinde bulunduğu sırada maruz kaldığı roket saldırısı sonucu ölümü ile sonuçlanan olayın iş kazası olduğunun tesbiti ile davacılara SGK Başkanlığınca iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Davada uyuşmazlık olayın davalılar yönünden iş kazası olup olmadığı ve davalı Kurumun iş kazası sigorta kolundan öngörülen yardımlardan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Yurt dışında çalıştırılırken kazaya maruz kalan davacıların murisi...’in iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı topluluk sigortası yapılmadığı anlaşılmaktadır....
''...Müzekkere cevabı geldikten sonra davacı murisi Hüsamettin Sarı'nın meslek hastalığından öldüğünün tespiti ve bu nedenle davacıya gelir bağlanması için SGK Zonguldak SGM'ye başvurularının reddi halinde, davacı vekiline,müvekkili murisi Hüsamettin Sarı'nın meslek hastalığından öldüğünün tespiti ve bu nedenle davacıya gelir bağlanması için dava açmak üzere 2 hafta kesin süre verilmesine...,'' şeklinde ara karar kurulduğunu, kesin mehil şartları oluşmadığı gibi kesin sürenin başlangıç tarihi de belirli olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep etmiştir....
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı murisi 1.08.2003 tarihinde iş kazası neticesi öldüğü, Kurumun 05.09.2003 tarihli tahsis talebi üzerine davacıya 506 Sayılı Kanun'un 66/C maddesi uyarınca 01.09.2003 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı, yine davacının 11.05.2004 tarihli tahsis talebi üzerine davacıya 506 Sayılı Kanun'un 11/A maddesi uyarınca 21.08.2003 tarihinden itibaren ölüm geliri bağlandığı, Kurumun 23.07.2007 tarihli işlemi ile 4958 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanun'un 24 ve 69.maddelerinde yapılan değişiklik ile 06.08.2003 tarihi itibariyle ölen sigortalının anne ve babasına aylık bağlanması bunların sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaması ve bu kuruluşlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almamaları şartına bağlanması gerekçe gösterilerek davacıya 21.08.2003 tarihinden itibaren ölüm geliri bağlanması sebebi ile 01.09.2003 tarihinde bağlanan ölüm aylığını iptal ettiği ve davacıya ödenen ölüm aylığı miktarının, ölüm gelirinden yüksek olduğu anlaşılmaktadır...
Şti'de 13.01.2001 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda vefat ettiğini, 12.10.2016 tarihinde kuruma başvurarak, davacıya ölüm aylığı ve ölüm gelir bağlanması için talepte bulunulduğunu, kurum tarafından müteveffanın sağlığında anne ve babasının geçimini sağlamadığı gerekçesiyle talebinin reddedildiğini, geçim sıkıntısı çektiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacıya kızının vefat tarihini takip eden aybaşından itibaren yasal faizi ile birlikte ölüm aylığı ve ölüm geliri bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde, Kurum tarafından müteveffanın sağlığında anne ve babasının geçimini sağlamadığı tespit edidiğinden gelir/aylık bağlanmasının sözkonusu olmadığı belirtilerek davanın reddini istemişrtir....