Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ne var ki, bu aykırılığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.- SONUÇ: Hüküm fıkrasının 3. parağrafında yer alan "913,86 TL geçici iş göremezlik ödeneği ödenmesinden kaynaklanan tazminatın masrafa sarf ve tediye tarihi olan 22.04.2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine", cümlesinin silinerek, yerine, "toplam 913,86 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin; 191,16 TL'sinin 24.04.2006 tarihinden itibaren, 254,88 TL'sinin 29.06.2006 tarihinden itibaren, 233,64 TL'sinin 04.08.2006 tarihinden itibaren ve bakiye 234,18 TL'sinin ise tediye tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" cümlesinin yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,...

    b)Dairemizin yerleşik kararlarına göre, gecikme zammına temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülemez.Esasen gecikme zammı özünde yeterli bir müeyyide ve faiz niteliğindedir.Kaldı ki 6183 Sayılı Kanunun 51 ve 52. maddeleri gecikme zammına faiz tahakkuk ettirilmesine cevaz vermez.Zira gecikme zammı, primin süresinde ödenmemesinin yaptırımıdır.Bu durumda ayrıca bir de faiz yürütülemeyeceği gibi, anılan faizin tahsili cihetine de gidilemez. Öte yandan,506 sayılı Kanunun 80. maddesinde öngörülen prim ve diğer Kurum alacaklarının süresinde ödenmemesi halinde tahakkuk ettirilen “gecikme zammı”, prim borcunun zamanında ödenmemesi halinde Kurumca talep edilecek kamu hukuku karakterli bir para alacağı için öngörülen nitelikli temerrüt faizidir....

      b)Dairemizin yerleşik kararlarına göre, gecikme zammına temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülemez. Esasen gecikme zammı özünde yeterli bir müeyyide ve faiz niteliğindedir. Kaldı ki, 6183 Sayılı Kanunun 51 ve 52. maddeleri gecikme zammına faiz tahakkuk ettirilmesine cevaz vermez. Zira, gecikme zammı, primin süresinde ödenmemesinin yaptırımıdır.Bu durumda, ayrıca, bir de faiz yürütülemeyeceği gibi, anılan faizin tahsili cihetine de gidilemez. Öte yandan, 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde öngörülen prim ve diğer Kurum alacaklarının süresinde ödenmemesi halinde tahakkuk ettirilen “gecikme zammı”, prim borcunun zamanında ödenmemesi halinde Kurumca talep edilecek kamu hukuku karakterli bir para alacağı için öngörülen nitelikli temerrüt faizidir....

        Hal böyle olunca mahkemece bu iki fatura bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan gecikme faizi hesaplanarak 19.727, 56 TL olan davacı ödemesinden mahsubu gerekirken sadece asıl fatura borçlarının mahsubu yapılarak eksik hesaplamaya dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 282.15 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 30.1.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Esas sayılı dosyasına konu alacağın, davalının icra takibine yapmış olduğu haksız itirazı nedeniyle ancak 10/01/2022 tarihinde tahsil edilebildiğini, işbu davanın icra dosyasına konu alacağın geç tahsili nedeniyle faiz ve karşılanamayan zararın tahsili amacıyla başlatılan kısmi alacak davası olduğunu, her ne kadar icra dosyasına konu alacak kira sözleşmesinden kaynaklansa da davaya konu uyuşmazlığın alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar alacağı olduğundan uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, munzam zarar sorumluğunun kusur sorumluluğuna dayandığını, munzam zararın ayrı bir dava ile on yıllık zamanaşımı süresi süresi içerisinde her zaman istenilmesinin mümkün olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin temerrüt tarihinden başlayacak 3095 sayılı kanunun madde 2/2 uyarınca işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine, karar verilmesini talep etmiştir....

            ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2020/64 Esas KARAR NO: 2022/123 DAVA: Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) DAVA TARİHİ: 02/03/2020 KARAR TARİHİ: 22/02/2022 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu ile kredi sözleşmelerine dayanılarak krediler kullandırıldığını, davalı adına çek hesapları açılarak , adına çek karneleri tesis edilerek davalıya teslim edildiğini, ancak davalının geri ödemelerinin yapılmaması üzerine kredi hesapları kapatılarak müvekkil banka alacağının mütemerrit duruma geldiğini, borçlu aleyhine----- sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, takibe konu müvekkil banka alacağının --- vade tarihli --- bedelli çek yaprağından kaynaklanan---- bedelli çek yaprak bedelinin --- tarihinde çek amiline ödenmesinden kaynaklandığını...

              Sayılı 16/03/2015 tarihli kararı ile söz konusu gayrimenkul üzerinde ipoteğin kaldırılmasına karar verildiğini, davacı bankanın davalı asıl borçlu ...’den olan alacağının 14.860,91-TL asıl alacak, 145.216,47-TL işlemiş temerrüt faizi ve faiz üzerinden 7.260,82-TL %5 BSMV olmak üzere 167.338,21-TL olduğunun hesaplandığını, davacı bankanın ise 17.053,25-TL asıl alacak ve 142.108,56-TL işlemiş faiz, 7.105,43-TL işlemiş faiz üzerinden %5 BSMV’si olmak üzere toplam 166.267,24-TL alacak talebinde bulunduğunu, taleple bağlılık ilkesi gereği talebiyle bağlı olduğundan 14.860,91-TL asıl alacak, 142.108,56-TL işlemiş faiz, 7.105,43-TL işlemiş faiz üzerinden %5 BSMV olmak üzere 164.074,90-TL alacaklı olduğunu belirtmiştir. Dava konusu ticari kredi borcu nedeniyle davalının tesis etmiş olduğu ipoteğin İstanbul 7.Aile Mahkemesinin 2014/213 E., 2015/143 K....

                DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davanın, hukuki niteliği itibariyle; davalı bankasının davacıya ait taşınmazın cebri icra satışından kaynaklanan ve icra dosyası alacaklısına yapılan ödemeden sonra kalan bakiye tutarın ----oranı ile nemalandırması nedeniyle eksik ve yanlış faiz hesap edilip edilmediği, eksik faiz hesaplandı ise davacıya iadesinin gerekip gerekmediği hususunda tazminat davası olduğu tespit edilmiştir.Dava şartları davanın her aşamasında mahkemece resen değerlendirilebilir. Öncelikli olarak davacının dava açmakta aktif husumetinin olup olmadığı değerlendirilmelidir. Dava konusu icra satışından arta kalan tutarın davalı bankada nemalandırılmasını dava dışı ----- bağlı-----talep etmiştir. Davacı ile davalı arasında dava konusu paranın nemalandırılmasına ilişkin sözleşme ilişki mevcut değildir. Faiz oranının yanlış uygulandığını ancak sözleşme ilişkisi olan ------- ileri sürebilir....

                  Müşteri, bankanın muvafakatine dayanmayan erken ödeme nedeniyle faiz ve indirim dahil bankadan herhangi bir talepte bulunamaz. Erken ödemede bulunmak isteyen müşteri, önceden bankaya yazılı olarak başvurur. Banka, erken ödeme isteğini kabul ederse, bunun şartlarını bildirir ve erken ödeme nedeniyle maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteriden tahsil eder.." hükmünü içermektedir. Anılan sözleşme hükmü uyarınca bankanın erken ödeme ücreti talep etme hakkı var ise de, bu ücretin nasıl belirlendiği banka tarafından bildirilmediği gibi, bu yönde herhangi bir araştırma da yapılmamıştır. Ne var ki, mahkemece erken ödeme komisyon oranı olarak %2 benimsenmiş ise de bunun somut dayanakları karar içeriğinde gösterilmemiştir....

                    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacının davalı banka yetkilileri tarafından, diğer banka tarafından verilen faiz oranının kendileri tarafından da verilebileceği belirtilerek ikna edildiği, böylelikle davacının parasını davalı bankaya vadeli döviz hesabına yatırdığı, davalı banka tarafından davacıya yıllık net % 8,875 oranında faiz ödeneceğinin vaat edilmesine rağmen % 4,4375 oranında faiz ödendiği, bu durumda eksik ödenen faiz miktarının 29.839,86 USD olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 29.839,86 USD'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan faiz alacağı istemine ilişkindir....

                      UYAP Entegrasyonu