Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

yanına taşındığını, davalının müvekkilinin annesinin evine gelerek camları kapıları kırarak hakaretler ettiğini, taraflar arasındaki evlilik birliğinin davalının kusurlu hareketleri ile temelinden sarsıldığını belirterek, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesini, çocuk lehine aylık 1.500 TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili lehine 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir....

Öcal ve oğlu... ... ile birlikte yaşadıklarını, ... ... evleneceği için kiraya çıkarak bir sokak ileriye taşındığını, sürekli olarak annesinin yanına gelip gittiğini, orada da kaldığını, ...’ın katılan ...’le evlenmesinden sonra... ve mağdurun da o eve yerleştiklerini, suça sürüklenen çocuğun annesinin ... ...ın köylüsü olduğunu, bu nedenle tanıdığını, o günlerde dershaneye gitmek için köyden geldiğini ve annesinin evinde kaldığını, suça sürüklenen çocuğun mağdura yönelik herhangi bir eylemini görmediğini, mağdurun zaman zaman yalan söylediğini bildiğini ancak mağdura tecavüz edildiğine dair herhangi bir olaya şahit olmadığını, sorulması üzerine; suça sürüklenen çocuğun o evde haftanın en fazla üç günü kaldığını, dershaneye gitmediği zamanlarda ailesinin yanına döndüğünü, ayrıca suça sürüklenen çocukla mağdurun hiçbir zaman yalnız kalmadıklarını, o odada annesi ..., kardeşinin oğlu ..., mağdur ve suça sürüklenen çocuğun hep birlikte kaldıklarını, hatta bazen o odada kendisinin de onlarla...

    Hukuk Dairesinin bozma kararı üzerine dosya esasa kaydedilerek yapılan açık yargılamanın sonunda; İDDİA VE SAVUNMA İLE İLK DERECE YARGILAMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2015 yılında evlendiklerini, müşterek bir çocuklarının olduğunu, çocuk doğduktan sonra davalının annesinin tarafların özel hayatlarına çok fazla müdahale ettiğini, huzursuzluk çıkardığını, evlerinin çok yakın olması nedeniyle annesinin uygunsuz vakitlerde habersiz olarak çokça geldiğini, davalı erkeğe müvekkili hakkında yakınmalarda bulunduğunu, davalının da annesine inanarak müvekkiline kötü davrandığını, müşterek çocuk ile beraber kendisini evden kovduğunu, davalının annesinin çocuğa bakmayacağını söylemesi üzerine müvekkilinin annesinin baktığını, hafta içi taraflarda kalıp hafta sonu ilçedeki köyüne döndüğünü, müvekkilinin annesinin çocuk için kalmasına davalının annesinin bozulduğunu ve davalı erkeği doldurduğunu, evde huzursuzluk çıktığını, davalının bir seferide müvekkilini gece...

    Hukuk Dairesinin bozma kararı üzerine dosya esasa kaydedilerek yapılan açık yargılamanın sonunda; İDDİA VE SAVUNMA İLE İLK DERECE YARGILAMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2015 yılında evlendiklerini, müşterek bir çocuklarının olduğunu, çocuk doğduktan sonra davalının annesinin tarafların özel hayatlarına çok fazla müdahale ettiğini, huzursuzluk çıkardığını, evlerinin çok yakın olması nedeniyle annesinin uygunsuz vakitlerde habersiz olarak çokça geldiğini, davalı erkeğe müvekkili hakkında yakınmalarda bulunduğunu, davalının da annesine inanarak müvekkiline kötü davrandığını, müşterek çocuk ile beraber kendisini evden kovduğunu, davalının annesinin çocuğa bakmayacağını söylemesi üzerine müvekkilinin annesinin baktığını, hafta içi taraflarda kalıp hafta sonu ilçedeki köyüne döndüğünü, müvekkilinin annesinin çocuk için kalmasına davalının annesinin bozulduğunu ve davalı erkeği doldurduğunu, evde huzursuzluk çıktığını, davalının bir seferide müvekkilini gece...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması HÜKÜM : Beraat Gereği görüşülüp düşünüldü: Sanığın, velayeti geçici olarak katılan anneye verildiği İstanbul 6. Aile Mahkemesinin 2014/792 Esas sayılı tedbir kararına yaptığı itiraz sonucu, annesinin bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmediğini beyan eden mağdur çocuğun ifadesi göz önüne alınarak velayetin 26.02.2015 tarihinde sanığa verildiği anlaşılmakla tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Mahkemece kanıtlar değerlendirilip, gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen beraat kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan katılanın suçun oluştuğuna, sanığın cezalandırılması gerektiğine yönelik temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 04.05.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması HÜKÜM : Ret Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: TCK.nın 234/2. maddesinde düzenlenen suçun mağduru kaçırılan ya da alıkonulan çocuğun kanuni temsilcisi olup, mağdurenin kanuni temsilcisi olan annesinin katılma talebinde bulunmaması karşısında, mağdureye baro tarafından tayin edilen vekilin 5271 sayılı CMK.nın 237 ve devamı maddelerine göre, hükmü temyiz etmeye hakkı bulunmayıp, verilen katılma kararı yok hükmünde olduğundan, mağdur vekilinin temyiz isteğinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 25.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması Gereği görüşülüp düşünüldü: 15 yaşından küçük mağdur ...'e yaş küçüklüğü nedeniyle atanan vekilin, hem tehdit hem de çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçları yönünden verilen beraat kararlarını temyiz ettiği anlaşılmakla, tehdit suçunun müşteki ...'e yönelik gerçekleştirilmesi karşısında, çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan kurulan hükme yönelik yapılan incelemede; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20.05.2014 tarih 2013/287 Esas 2014/273 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, suç tarihinde 5 yaşındaki mağdur ...'...

          Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı anne tarafından açılan çocuğun annesinin soyadını kullanmaya izin davasında annenin soyadını kullanmakta haklı sebebin varlığının ve çocukların üstün yararının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10 uncu, 41 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 27 inci maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı babanın beyin neoplazmı hastası olduğundan akli bir maluliyetinin bulunmadığını fakat bedensel hareketlerinin sınırlı olduğunu, çocuğun kanser hastası olan annesinin ölümüne tanıklık ettikten sonra babasının hastalığını görmesini istemeyen davalının iyi niyetle çocuğun bakımını teyzelerine bıraktığını, Çekmeköy'deki taşınmazda çocuğun anneden gelen hissesinin bulunmadığını, tapu iptali ve tescil davası açısından Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, bu davanın husumet açısından da reddi gerektiğini, taraflar arasında görülen başka davaların da bulunduğunu, davalının kira ihtarı çekmesinden sonra bu davanın açıldığını, davalının çocuğun hisselerini devretmediğini, çocuğun mal varlığında menfaatine aykırı tasarrufta bulunmadığını, aksine davacı tarafın çocuğun hissedar olduğu taşınmazı ipotek verdiğini, kira gelirlerini çocuğun ihtiyaçlarına harcadığını, anneden gelen sigorta bedelinin bir kısmının davalıya ait olduğunu, çocuğa düşen kısmı...

            Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, kısıtlanarak annesinin velayeti altında bırakılan (TMK 419/3. maddesi) ergin çocuğun babası olan muris ... kalan malların ve hakların devri ve yönetilmesi ile ilgili işlemler yapılması için veliye izin verilmesi isteğine ilişkindir. İzmir 5. Aile Mahkemesi, davacının kızı olan Güler Küçük'ün Sulh Hukuk Mahkemesinin kararı ile kısıtlanmasına ve annesinin velayeti altına alınmasına karar verildiğini bildirip, kısıtlının mallarının idaresi ve satışı gibi işlemlerin kararı veren ahkam-ı şahsiye mahkemesinin görevine girdiğini bildirerek görevsizlik kararı vermiştir. İzmir 14....

              UYAP Entegrasyonu