GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Mahkememiz ------- sayılı dosyasının 19/10/2023 tarihli duruşması 1 nolu ara kararı gereği davacının menfi tespit talebi yönünden dosyanın tefrikine karar verilerek menfi tespit talebine ilişkin taleplerin işbu tefrik edilen dosyada değerlendirilmesine karar verilmiştir.Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denilmektedir. -------------- kararlarında belirtildiği gibi; itirazın iptali davasının genel hükümlere göre görülen bir dava olması sebebiyle borçlu takibe itirazında bildirdiği itiraz sebepleriyle bağlı olmadan bütün savunma sebeplerini itirazın iptali davasında ileri sürebilmektedir. Bu sebeple itirazın iptali davası açıldıktan sonra takip konusu borçla ilgili olarak borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.Hukuki yararın varlığı dava şartlarından olup, mahkemece de bu hususun resen dikkate alınması gerekmektedir....
Ltd Şti'ye karşı da herhangi bir borcu olmaması nedeniyle iş bu borçlu olmadığının tespiti içerikli menfi tespit davası açan davacı konumunda olduğunu, takip borçlusu ... Ltd. Şti.'nin ise İİK 89/3 kapsamında açılan iş bu menfi tespit davasında doğrudan taraf konumunda olmadığını, ama İİK.72 kapsamında takip borçlusu aleyhinde menfi tespit davası açılmasının önünde herhangi bir engel bulunmadığını, Konya .İcra Müdürlüğünün ......
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili, davacının bonoyu bizzat müvekkilinin yanında imzaladığını borcunu ödemediğini, iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan raporda bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığının saptandığı gerekçesi ile davanın kabulüne, dava konusu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.7.2006 gününde verilen dilekçe ile kiracılık sıfatının tespiti, muarazanın men’i, hakimin müdahalesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23.5.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, hasılat kira ilişkisine dayalı kira sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti, kiracılık sıfatının tespiti ve müdahalenin ve muarazanın giderilmesi istemiyle açılmıştır. Mahkemece dava reddedilmiştir. Hükmü davacı temyiz etmiştir. Taraflar arasındaki 15.10.2001 başlangıç tarihli kira sözleşmesi hasılat kirasına ilişkin olup, uyuşmazlık anılan sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanmış ve davacı sözleşmedeki kiracı sıfatına dayanarak eldeki davayı açmıştır....
Her ne kadar davacı dava dilekçesinde icra takiplerinden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti talep etmiş ve maaşından kesinti yapılan bedellerin istirdadını da talep etmiş ise de; davacının asil ve esas talebi icra takiplerinden dolayı borçlu bulunmadığının tespitine dair bir hüküm kurulmasıdır. Yargıtay 11.HD. 16/1/2201 tarih, 2020/5144 Esas, 2021/7204 Karar sayılı kararı; "HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....
'nin 2020/85 esas, 2020/454 karar sayılı ve 04.6.2020 tarihli ilamı ile; "H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İ.İ.K. m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....
Dava çekin düzenleyeni tarafından lehtara karşı ---- iddiasıyla açılan menfi tespit davasıdır. Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir------------ Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6)....
İcra Mahkemesinin karar tarihi ve kesinleşme tarihlerinin bu dosyadaki dava tarihinden sonraki bir tarih olduğu, hatta davalının davaya ilişkin kabul dilekçesinin bile bu dava tarihinden sonraki bir tarih olması nedeniyle dava tarihi itibarıyla davacının bu davayı açmasında hukuki yararı bulunduğundan HMK 114/1-h maddesindeki dava şartı yokluğu itirazının kabulü mümkün değildir. Bu durum dava tarihi esas alınarak davacının davalıya dava konusu ... 23. İcra Müdürlüğünün ...Esaslı dosyada borçlu olmadığının tespiti gerekir. Ancak koşulları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebi kabul edilmemiştir. Olayda davalının kötü niyetli olduğu ispatlanamamıştır. HÜKÜM/ Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere; 1-Davacının menfi tespit davasının KABULÜ ile; davacının ... 23. İcra Müdürlüğünün ......
Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava; İİK’nın 89. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı tarafından davacıya İİK 89/3 maddesi gereğince, haciz ihbarnameleri gönderildiği, davacı yanca davalıya borçlu olunmadığının tespiti amacıyla eldeki davanın açıldığı, mahkemece, yazılı şekilde görevsizlik karar verildiği , karara karşı davalı vekili tarafından davanın ticari nitelikte olduğu , davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulduğu görülmektedir. Mahkemenin görevi 6100 Sayılı HMK114/1,c maddesi gereğince dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında resen mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir.İstanbul Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri arasında çıkan uyuşmazlığın giderilmesi için alınan karar uyarınca, uyuşmazlığın Yargıtay 11....
'nin 2020/85 esas, 2020/454 karar sayılı ve 4.6.2020 tarihli ilamı ile; "H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İ.İ.K. m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....