Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde menfi tespit davasında arabucuya başvurulmasının dava şartı olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....

Ltd Şti'ye karşı da herhangi bir borcu olmaması nedeniyle iş bu borçlu olmadığının tespiti içerikli menfi tespit davası açan davacı konumunda olduğunu, takip borçlusu ... Ltd. Şti.'nin ise İİK 89/3 kapsamında açılan iş bu menfi tespit davasında doğrudan taraf konumunda olmadığını, ama İİK.72 kapsamında takip borçlusu aleyhinde menfi tespit davası açılmasının önünde herhangi bir engel bulunmadığını, Konya .İcra Müdürlüğünün ......

    HUKUK DAİRESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar; Özel ... Tıp Merkezi adlı işyerinin sahibi Özel Gürkan Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi’nin mesul müdürü ve muhasebe sorumlusu olduklarını, davalı SGK Başkanlığı tarafından tıp merkezi hakkında düzenlenen 11/07/2014 tarihli rapor ile 98.837,90 TL kurum alacağının kendilerinden tahsil edileceğinin bildirildiğini, SGK'nın tek yanlı olarak düzenlediği hükümlerin 6098 sayılı TBK nun 20. maddesi uyarınca genel işlem koşulları olduğunu, bu nedenle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiştir....

      ŞAHIS TARAFINDAN AÇILAN MENFİ TESPİT DAVA TARİHİ: 11/09/2022 KARAR TARİHİ: 05/05/2023 Mahkememizde görülmekte olan 3....

        İcra Müdürlüğünün 2012/3006 esas sayılı takip dosyasında davacının 22.500,00 TL'lik miktar yönünden borçlu olmadığının tespiti ile fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davacının kötü niyet tazminat talebinin kabulü ile kabul edilen 22.500,00 TL'nin %20 oranına tekabül eden 4.500,00 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş;hüküm,davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesinin 5.fıkrasına göre; “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir....

          "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili, davacının bonoyu bizzat müvekkilinin yanında imzaladığını borcunu ödemediğini, iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan raporda bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığının saptandığı gerekçesi ile davanın kabulüne, dava konusu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....

            (HMK'nın m. 191/1, TMK m. 6) Hemen burada, menfi tespit (borçsuzluğun tespiti) konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır. 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. (TMK m. 6 m.) İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davalarında ispat yükü, davacının iddiasının dayandığı nedenlerin niteliğine göre değişmektedir....

            Somut olayda, dava 6183 Sayılı Yasa'nın 79/4 maddesine göre üçüncü kişinin açtığı menfi tespit davası olup, davalı Kurum tarafından davacıya gönderilen haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz edilememesi nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespiti isteminden ibarettir. 6183 sayılı Kanunun 79. maddesindeki, "...Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur....

              Somut olayda, dava 6183 Sayılı Yasa'nın 79/4 maddesine göre üçüncü kişinin açtığı menfi tespit davası olup, davalı Kurum tarafından davacıya gönderilen haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz edilememesi nedeniyle davalıya borçlu olunmadığının tespiti isteminden ibarettir. 6183 sayılı Kanunun 79. maddesindeki, "...Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur....

                'nin 2020/85 esas, 2020/454 karar sayılı ve 04.6.2020 tarihli ilamı ile; "H.M.K’nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir. Başka bir deyişle, menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İ.İ.K. m. 32 uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz....

                  UYAP Entegrasyonu