"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, 64.708,11 TL. eğitim gideri borcunun tamamından borçlu olmadığının tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacılardan ...'nun Kara Harp okulu öğrencisi iken öğrencilikten ayrıldığını, bundan dolayı öğrenim giderinden kaynaklanan hazine alacağı adı altında toplam 64.708,11 TL borç tahakkuk ettirildiğini belirterek, bu borçtan davacıların borçlu olmadıklarının tespitini istemiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın davalıya borçlu olmadığının tespiti ile ... 2. İcra Müdürlüğü'nün 2011/4681 esas sayılı dosyasındaki takibin iptaline, davalı tarafından davacının hesabından yapılan herhangi bir kesinti olmadığından kesintiler ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, davalı tarafın davacıya alacağın % 40 oranında icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İcra ve İflas Kanununun İİK’nın 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. İcra ve İflas Kanununun 67 maddesinin 2.fıkrasına göre; “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir....
Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/876 esas (bozma sonrası 2018/1046 esas) sayılı dosyası ile birleşen 2008/171 esas sayılı dosyası ile aynı icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığına ilişkin menfi tespit davası açılmış; netice olarak mahkemece birleşen menfi tespit davasının reddine dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 09/09/2020 tarih ve 2019/3404 esas, 2020/2360 karar sayılı kararı ile hükmün onanmasına; 17/06/2021 tarih ve 2020/3192 esas, 2021/2810 karar sayılı kararı ile de taraf vekillerinin karar düzeltme taleplerinin reddine karar verilerek hükmün kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı tarafın aynı icra takibi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin olarak açtığı menfi tespit davasının reddine karar verilip kesinleştiğinden, davacı alacağının varlığı da sübuta ermiş bulunmaktadır....
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, bonodaki keşideci imzalarının bir kısmının davacı şirket temsilcilerine ait olduğu bir kısmının olmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkiye göre davacının davalıya 29.197,99 TL asıl alacak yönünden borçlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davacının, dava konusu takipte yalnızca 29.197,99 TL asıl alacak miktarı yönünden borçlu olduğu, bakiye alacak miktarı yönünden ise borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nun 72. maddesi hükmü gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Bu durumda mahkemece kurulacak hükmün olumsuz, bir başka deyişle borçlu olunmayan kısmın tespiti şeklinde olması gerekirken olumlu tespit şeklinde hüküm oluşturulup, kabul edilen miktarın açık bir şekilde belirtilmeyerek infazda tereddüt yaratacak biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır....
(HMK'nın m. 191/1, TMK m. 6) Hemen burada, menfi tespit (borçsuzluğun tespiti) konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır. 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. (TMK m. 6 m.) İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davalarında ispat yükü, davacının iddiasının dayandığı nedenlerin niteliğine göre değişmektedir....
(HMK'nın m. 191/1, TMK m. 6) Hemen burada, menfi tespit (borçsuzluğun tespiti) konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır. 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. (TMK m. 6 m.) İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davalarında ispat yükü, davacının iddiasının dayandığı nedenlerin niteliğine göre değişmektedir....
O halde mahkemece; öncelikle asıl alacak miktarı belirlenmeli, bundan sonra kaçak su kullanım bedelinin tespiti konusunda uzman bir bilirkişi tarafından alınacak rapor ile davacının borçlu olduğu ve olmadığı miktar tespit edilmeli, son olarak da davanın menfi tespit davası olduğu göz önünde bulundurularak davacının borçlu olmadığı kısım yönünden harcın tamamlanması için davacıya HMK'nın 150. maddesi gereği süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece; yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan, yalnızca davacının borçlu olduğu miktar hususunda hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. 2-) Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir....
Kural olarak alacaklıya karşı herhangi bir nedenle borçlu olmadığı bildirilerek menfi tespit davası açılabilir. Ancak, alacaklıya karşı haiz olduğu zamanaşımı def’ini takip ya da dava sırasında ileri sürmeyen borçlunun sonradan böyle bir nedene dayanarak menfi tespit davası açması olanaklı değildir. Çünkü borçlunun bu hakkını yetkili merciinde kullanmamış olması, bundan vazgeçtiği anlamına gelir. Diğer bir deyişle, ödeme emrine itiraz etmeyen veya itirazında zamanaşımı def’inde bulunmayan borçlu zamanaşımına dayanarak menfi tespit davası açamaz....
✍e-imzalıdır MUHALEFET ŞERHİ Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. ( 2004 sayılı İİK 72) Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır. İİK nun 72/5. Maddesine göre borçlu icra takibinden önce yada takip sırasında ve hatta takip kesinleştikten sonra borçlu olmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Amaç bir hukuki ilişkinin veya hakkın gerçekten mevcut olmadığını tespite yöneliktir. Davalı (alacaklı) tarafından davacı (borçlu) aleyhine genel haciz yoluyla alacağın tahsili için ilamsız icra takibi yapıldığı davacı borçlunun yasal süre içinde borca itiraz ettiği takibin durduğu davacının davalı alacaklı aleyhine iş bu menfi tespit davasını açtığı anlaşılmaktadır....
Birleşen davada ise, asıl dava---- davacının, ------ tutanağın 6.maddesinde alınan ----- borçlu olmadığının tespiti istemiyle açtığı menfi tespit davası; karşı dava ise davalının davacı aleyhine --------dosyasında başlattığı takibe yapılan itirazın iptali davasıdır. ----- kayıtlı iken, bu mahkemenin ---- karar sayılı kararı ile ana dosya olan ----- sayılı dosyası ile birleşmiş olup, ------ karar sayılı kararla ana ve birleşen davaların reddine dair verilen kararın, ana dava yönünden temyiz edilmediği, sadece birleşen davanın temyizi üzerine----- kararı ile menfi tespit davasında verilen davanın reddi kararı yönünden bozulduğu anlaşılmış olup; bu nedenle davalı ------- davacı-karşı davalı olduğu ana dava temyiz edilmediğinden, bu dava yönünden yeniden hüküm kurulmamıştır. ------- karar sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen kararın temyizi üzerine, -------------- karar sayılı kararı ile, mahkemenin kararı "...davacının istemi menfi tespit istemi olup, mahkemece harcın ikmal ettirilmesinden...