Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREKÇE: Dava, davalıların davacı şirketin ortağı olduğunun tespiti, menfi tespit istemine ilişkindir. Şirket ortağı olduğunun tespiti davası ve buna bağlı açılan menfi tespit davası arabuluculuğa tabi olmadığından ön incelemede bu konudaki incelemede eksiklik olmadığı kabul edilmiştir. Davacının haricen yaptığı 203.500 TL tutarındaki ödemelerin icra dosyasına bildirilmediği iddiası ile açtığı menfi tespit davası yazılı yargılama usulüne , Şirket ortağı olduğunun tespiti davası basit yargılama usulüne tabi olduğundan menfi tespit davası bu davadan ayrılmıştır. Davacı vekili davanın açılma sebebini açıklarken , ''Davalılar müvekkil şirkette hisse senedi sahipleridir. Hisse senedi sahipleri AŞ pay defterinde kayıtlıdır, genel kurul toplantılarına üye olarak çağrı yapılmaktadır. Davalılar şirketin ortağı olarak kabul edilmedikleri takdirde hisselerini müvekkil şirkete iade etme durumları ortaya çıkmış ve bu konuda müvekkilimiz ödeme yapmaya zorlanmıştır....

    HMK 297. maddesine göre, borçlu olunmayan miktarın infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde gösterilmek suretiyle karar verilmesi gerekmektedir. Bu durumda davacının 13.357,00 TL borçlu olmadığı yönündeki talebi karşısında mahkemece faturadan kaynaklı bakiye borcun 9.967,40 TL olarak tespiti ile takibin asıl alacak olarak bu miktar üzerinden devamına şeklinde olumlu tespit hükmü kurularak karar verilmesi HMK'nın 297/2. maddesi hükmüne aykırıdır. O halde, mahkemece, davacıların talebi üzerinde durularak, borçlu olmadıkları miktar yönünden menfi tespit hükmü kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. 3- Mahkemece; bakiye borcun 9.967,40 TL olarak tespiti ile takibin asıl alacak olarak bu miktar üzerinden devamına karar verilmiş, yargılama gideri hesaplanırken de bu miktar esas alınarak hüküm kurulmuştur....

      "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere ... kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ... gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan, onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, dava dışı ... Matbaacılık Ltd. Şti.’nin keşidecisi, davacı şirketin lehtarı bulunduğu davacı tarafından ... ...’e ondan da davalı ...’ya ciro edilen ve ödememe protestosu çekilmeyen bonolar ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir....

        Mahkemece, toplanan delillere göre davacının 15.515.00 YTL borçlu olduğuna dair tutanak düzenlendiği halde davacının 12.05.2003 tarihi itibariyle ... elektrik kullanımından dolayı davalıya 13.182.46 YTL borçlu olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı vekilinin temyizi vekalet ücretine yöneliktir. Dava, İİK’ nun 72.maddesine dayalı menfi tespit davası olduğu halde, mahkemece borçlu olunmayan miktarın tespiti yerine borçlu olunan miktarın tespiti yönünde hüküm oluşturulmuştur. Bu hal usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılacak iş, kazanılmış haklar da gözetilerek davacının borçlu olmadığı miktara hükmedilerek bunun dışında kalan, yani reddedilecek olan kısım yönünden davalı lehine hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesinden ibaret olmalıdır....

          Mahkemece, İİK 72/5. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı verilmemiş veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borç alacaklıya ödenmiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edileceği gerekçesiyle davacının borçlu olmadığının tespiti ile ödeme yaptığı 4.860,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Dava, kambiyo senedine dayanan icra takibinde menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı keşideci, senedin sulama bedeli için teminat olarak verildiğini ve borcu ödediğini iddia etmiş olmasına göre ispat yükü davacıya aittir. Şu halde, mahkemece, ispat yükünün davalı tarafa yüklenmiş olması ve buna göre sonuca gidilerek karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

            Davacı istirdat davası açacağına menfi tespit ve çek iptali davası açmıştır. Halihazırda ...20. Asliye Ticaret Mahkemesinde zaten açılan bir çek iptali davası var iken aynı çek için açılan ikinci çek iptali davası yönünden derdestlik nedeniyle davanın reddi gerekir. Yine davacı tarafa istirdat davası açması için süre verilmesine rağmen borçlu olmadığının tespiti yani menfi tespit davası açılmıştır. İkisi farklı davalardır. İstirdat çekin iadesi şeklinde bir dava iken borçlu olunmadığının tespiti yani menfi tespit davasında çekin iadesi değil bu çekten davalıya karşı borçlu olunmadığnın tespiti istenir. Taleple bağlılık ilkesi gereği menfi tespit davası açısından değerlendirme yapılması gerekir. Çekin son hamili davalı ...Bankası Anonim Şirketi olmayıp çek ciro silsilesinde de görüldüğü üzere çek aslını mahkememize sunan ...Şirketi'dir. Yani istirdat davası veya menfi tespit davası son hamil olan ... Anonim Şirketi'ne açılması gerekirken davalı ......

              Mahkemece, davanın kabulüne, davacının borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1) Dava, birikmiş nafaka alacağından borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun üçüncü kısmı (vesayet) hariç olmak üzere ikinci kitabı ile 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler, Aile Mahkemesinde görülür. Somut olayda, menfi tespiti istenilen iştirak nafakası, Türk Medeni Kanununun İkinci Kitap, Birinci Kısım, İkinci Bölümünde (TMK. m.182) düzenlenmiş olup, bu niteliği itibariyle uyuşmazlığın “Aile Hukukuna” ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır. Borç, Aile Hukukundan (iştirak nafakası) doğduğuna göre açılan bu davanın, 4787 sayılı Yasanın 4.maddesi gereğince Aile Mahkemesinde bakılması gerekmektedir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün temlik alan vekili ile süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, davalı bankaya 116,600 TL borçlu olunmasına rağmen 250,000 TL'lik senedin tamamının takibe konulduğundan 132,000 TL borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile davacıların davalıya 132,000 TL'lik kısım yönünden borçlu bulunmadıklarının tespitine, diğer fazlaya ilişkin talepleri yönünden harç ikmal edilmediğinden talebin reddine, davalı bankanın kötüniyetli olduğu tespit edilemediğinden davacıların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1)Mahkeme...

                  Dava dilekçesinden, davacı yanın takip konusu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitini istediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, açılan davanın menfi tespit davası olduğu ve menfi tespit davasının sonucu verilecek kararda, dava lehine sonuçlanan taraf yararına İİK'nun 72. maddesinde gösterilen tazminata da hükmedilme olasılığı bulunduğu ve davalı bankanın icra takibinde talep ettiği miktarın açık ve tartışmasız olduğu gözetilerek, davacı yanın fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak veya şimdilik kaydıyla somut olayda olduğu gibi kısmi dava açmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, HUMK.'...

                    Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukukî ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez....

                      UYAP Entegrasyonu