Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davaya Orman İdaresinin bir müdahalesi bulunmadığı gibi, tespit maliki olması nedeniyle davalı sıfatına sahip Hazine'nin çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında "tarla" olarak tespit edilen niteliğinin değiştirilmesine yönelik herhangi bir davası da bulunmamaktadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 74. maddesi uyarınca hukuk hakimi, her iki tarafın iddia ve savunmaları ile sınırlı olup, ondan fazlasına ya da başka bir şeye karar veremez. Çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında "tarla" olarak tespit edilen niteliğinin "orman" olarak değiştirilmesi talep edilmediğine ve davacının davası reddedildiğine göre, mahkemenin talepten başka bir şeye karar vererek taşınmazın niteliğini "orman" olarak değiştirmesi anılan usul kurallarına aykırı ve isabetsizdir. Olayda, kadastro hakiminin re'sen araştırma yapmasını gerektiren ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2. maddesinde yazılı koşullar da bulunmamaktadır....

    Ancak, kadastro hakimi açılan dava nedeniyle tespiti kesinleşmediği gibi, aynı kararda tespitinin iptaline karar verilen çekişmeli taşınmazın tümü hakkında tescil hükmü kurmakla yükümlü olduğu halde, çekişmeli taşınmazın hükme esas alınan uzman bilirkişiler raporunda "B" ve "C" harfleri ile gösterilen ve davaya konu olmayan bölümleri hakkında tescil hükmü kurulmaması isabetsiz olduğundan kararın bu nedenle bozulması gerekmekte ise de bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın hüküm bölümünün 3.fıkrasının sonundaki "tesciline" sözcüğünden sonra gelmek üzere ("aynı raporda çekişmeli 119 ada 7 parsel sayılı taşınmazın "B" ve "C" harfleri ile gösterilen bölümlerinin tespit gibi davalı Hazine adına tesciline") sözcüklerinin yazılmasına ve kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 02.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      09.10.2013 tarihinde tapuya tescilinin sağlandığı, bu durumda malik hanesi açık bulunan bir taşınmazdan söz etmenin mümkün bulunmadığı, hal böyle olunca dava şartlarının davanın açıldığı tarih dikkate alınmak suretiyle değerlendirmek gerekeceği belirtilerek dava açıldığı 23.03.2010 tarihi itibariyle çekişmeli taşınmazın davacıların murisi adına tapuya tescili yapılmamış ise de, idarece, kadastro tespitine uygun olarak davadan sonra 09.10.2013 tarihinde tapuya tescil edilmiş olması nedeniyle dava konusuz kalmış olduğundan hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında 101 ada 6 parsel sayılı 5005,92 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., yasal süresi içinde tapu kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Davacı ... tarafından davalı ... aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan el atmanın önlenmesi davası, çekişmeli taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır....

          Hukuk Dairesinin 15.12.2009 tarih 2009/17331-18754 sayılı kararı ile çekişmeli taşınmazlar hakkında kadastro tutanaklarının düzenlenmiş olması nedeniyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi gereğiyle bozulmuştur. Bozma kararı uyarınca dava dosyası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli tutanakları ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli parsellerin davalı ... oğlu ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1967 yılında yapılmış ve sonuçları 04/02/1967- 06/03/1967 tarihleri arasında ilan edilmiş ve kesinleşmiştir. Davaya konu taşınmaz, 1967 yılında yapılan genel kadastro sırasında orman sayılan yerlerden olması nedeniyle orman niteliğiyle tespit dışı bırakılmış ve işlem kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmazın tespit tarihinde yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre orman sayılan yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakılarak orman olduğunun belirlenmesi olgusu karşısında taşınmazın orman olmadığı, ancak yörede yapılıp kesinleşecek orman tahdidi dışında kalması halinde kabul edilecek ve tahdidin kesinleşmesi tarihi zilyetliğin başlangıcına esas olacaktır....

              Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırları dışında kaldığı belirlenerek hüküm kurulmuşsa da uzman bilirkişi raporunda taşınmazın eğiminin % 25 olduğu, üzerinde ıhlamur, meşe, kayın cinsi ağaçlar bulunduğu, 1959 tarihli memleket haritasında çalılık rumuzlu yeşil alanda kaldığı açıklanmıştır. Bu hali ile çekişmeli taşınmaz eylemli orman niteliğinde olduğu gibi yüksek eğimli çalılık olması nedeniyle ve 6831 Sayılı Yasanın 1/j maddesinin karşıt anlamına göre orman sayılan yerlerdendir. Bu nitelikte taşınmazlar orman sınırı dışında bırakılmış olsa bile, 4999 Sayılı Yasanın hükümleri uyarınca orman kadastro komisyonları tarafından her zaman orman sınırı içine alınabileceği gibi 178 sayılı kararnamenin 13/d maddesi gereğince de orman olarak kullanılmak üzere tahsisi mümkündür. Bu nedenle, mahkemece davanın kabulüne ve taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken davanın reddedilmiş olması isabetsizdir....

                İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazın yörede 1997 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında komşu parsellere uygulanan vergi kayıtlarının çekişmeli parsel yönünü orman okuması ve taşınmazın da halen fundalık olması nedeniyle Hazine adına tesbit edildiği, bilirkişi raporuna göre, taşınmazın üzerinde meşe ve ... ağaçlarının bulunduğu, eğiminin % 10 - 30 olduğu, üzerindeki bir kısım ağaçların kesildiği, bu durumda taşınmazın öncesinin ve halen de kısmen eylemli orman olduğu, orman tahdidi 1979 yılında kesinleşmiş ise de, taşınmazın halen orman sayılan yerlerden olması nedeniyle 6831 Sayılı Yasanın 4999 Sayılı Yasa ile değişik 7/1. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış orman olduğundan her zaman orman sınırları içine alınmasının mümkün olduğu, taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığı gözönüne alınarak davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen...

                  a ait olmakla beraber yolun geçtiği 1974 yılından tespit tarihine kadar taşınmazın çekişmeli bölümünün davalı ...'nin zilyetliğinde olduğunu belirtmişlerdir. Her ne kadar zaman zaman taraflar arasında niza çıktığı belirtilmiş ise de, yargı kararı ile tespit edilmiş bir niza bulunmadığına göre zilyetliğin nizalı olduğunun kabulü mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, çekişmeli bölüm üzerinde kadastro tespit gününe kadar davalı taraf yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde belirlenen edinme koşullarının gerçeleşmiş olması nedeniyle davanın reddine ve taşınmazın tespit gibi tesciline karar vermek gerekirken, bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, davalının temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil davası niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu