Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nun 245'inci maddesinden yararlanma imkânının bulunduğunu belirterek davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, feshin uygun görülmemesi halinde ortakların ve şirketin banka hesaplarında bulunan paraların ortaklar arasında paylaştırılmasına, davalı şirketin değerinin tespit edilerek müvekkilinin hissesinin avans faizi ile birlikte ödenmesine, ortakların ve şirketin banka hesaplarından çekilen veya başka hesaba aktarılan paraların kâr payı oranında avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, şirketin feshine karar verilmesi halinde ödenmeyen kâr payının avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama süresinde şirketin zarara uğratılmasını engellemek amacıyla banka hesapları ihtiyati tedbir uygulanmasına ve davalı şirkete kayyım atanmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesince, davacı ortağın payının gerçek değerinin belirlenmesine yönelik olarak şirketin, gerçek mal varlığının rayiç değerinin tespiti, sonrasında şirket mal varlığının rayiç değerleri ile şirkete ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonrası, şirketin kaydi ve rayiç bilanço verileri üzerinden şirket öz varlığının belirlenmesi ve belirlenen öz varlığa göre, davacının sermaye artırımı sonrası payına (%6,25 oranındaki) tekabül eden miktarın kâr payı ile birlikte 230.414,55 TL olarak belirlenmesi karşısında, mahkemece bu miktarın davacının ortaklık payının değeri olarak kabulünde usul ve yasaya aykırılığın bulunmadığı, ancak, limited şirket fesih ve tasfiyesi istemli dava, ortak olunan şirkete yönelik olarak açılabileceğinden, bu nitelikte bir davada davalı şirket ortağına husumet düşmeyeceği, bunun yanında, davacının kar payı ve ortaklık payına tekabül eden miktar gelir vergisine tabi bulunduğundan, çıkma payı miktarının...

      Davalı vekili, davacı iddialarının doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiş, birleşen davada ise, şirketin 2008 yılından beri gayri faal olduğunu, davacı tarafından müvekkili aleyhine çok sayıda dava açıldığını, şirketin devamı imkanının kalmadığını ileri sürerek, davalı şirketin fesih ve tasfiyesini talep ve dava etmiştir. Davacı-karşı davalı vekili, davanın reddini istemiştir....

        Ve Tic. A.Ş. 'nin fesih ve tasfiyesi amacıyla dava açıldığını, yargılama sonunda davacının davasının reddine karar verildiğini, mahkememizce verilen bu karar hakkında davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulduğunu, dosyanın halen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi ......

          gösteren ve ------------ kurulu üyeliğinden ------ ------ numaralı ------ile tanzim ve tescil edilen tüm temsil ve ------- yetkisi içerir görevlerinden istifa ettiğini, feshi ve tasfiyesi --------- kaldığını, diğer ortak ---- yapılan tüm görüşmeler ve çözüm önerilerinin sonuçsuz kalmış ve feshi istenen ------ eksiklikliği nedeniyle şirketin ------ yapılamadığını, ----- yönetim kurulunun bulunmadığını, -----bulunan üyelerin aralarındaki husumet nedeniyle bir araya gelerek karar alma ihtimallerininde bulunmadığını belirterek Türk Ticaret Kanunu 529, 530 ve bu durum aynı zamanda şirketin haklı feshini ve tasfiye edilmesini talep hakkı verdiğinden 531. maddesi hükümleri çerçevesinde şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            Aynı yasanın 390/3 maddesi,'' Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır'' düzenlemesini içermektedir.Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini ve tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlemiştir. Tedbir konulması talep edilen taşınmazlar davalı şirket adına kayıtlı olup doğrudan dava konusu değildir. Ancak, şirketin fesih ve tasfiyesi talep edilmekle, şirketin tüm mal varlığı dolaylı olarak davanın konusu kapsamındadır....

              Davacı taraf; işbu davada haklı fesih sebebi olarak şirketin kötü yönetimi nedeniyle sürekli zararda olduğu, hissedarlara bir ödeme yapılmadığı, şirketin borçlandırıldığı, şirketin vergi ve SSK borçlarını şirket müdürlerinin ödemediği, şirkete karşı alacaklılar tarafından takiplere geçildiği, davacıların böyle bir şirkette kalmak istemedikleri, ayrıca şirkete de ulaşılamadığı, şirkete karşı güveni kalmadığı, şirkete ait hesap ve şirketin faaliyetleri hakkında bilgi verilmediği, şirketin ticari defter ve kayıtları incelenmek istenildiğinde gösterilmediği hususlarına dayandırmaktadır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Asıl dava şirketin fesih ve tasfiyesi ile tasfiye memuru atanması istemlerine, birleşen dava ise haklı nedenlerle şirket ortaklığından çıkarma istemine ilişkindir. Mahkemece yukarda tarih ve numarası verilen karar ile asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, kararın asıl davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olup aşamada mümeyyiz davalı vekilinin 02.03.2016 tarihli dilekçe ile temyiz isteminden feragat ettiğini bildirmiş olduğu anlaşılmakla dosya re’sen ele alındı, gereği görüşülüp düşünüldü. Feragat, HMK’nın 307. maddesi uyarınca istemde bulunanın talep sonucundan vazgeçmesidir. Mümeyyiz taraf vekilinin yukarda sözü edilen dilekçesi temyiz talebinden vazgeçme mahiyetinde ve HMK'nın 74. maddesi gözetildiğinde sonuç doğurucu niteliktedir. Bu itibarla, mümeyyiz ... vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir....

                  Enerji Üretim ve Pazarlama A.Ş'nin fesih ve tasfiyesine, 2-Tasfiye memuru olarak mali müşavir ...'...

                    , şirketin hiçbir karar alamaz hale geldiğini, 6102 sayılı TTK'nın 636. maddesinde haklı nedenlerle şirketin feshini isteyebilme hakkının düzenlendiğini ileri sürerek, davalı şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine, dava sonuna kadar şirketi temsil ve ilzam etmek üzere tedbiren yönetici kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu