e devrettiğini, söz konusu devir işleminin gerçek olup davalı şirket kayıtlarında yer aldığını, hisse devriyle ilgili 4 suret olarak düzenlenen sözleşmeye daha sonra davalı ... tarafından 09/02/2016, 10/02/2016, 11/02/2016, 12/02/2016 tarihlerini içeren kaşe basılmak suretiyle sanki bu tarihlerde de ayrı bir hisse devri olmuş gibi şirket kayıtlarına işlendiği, özel evrakta sahtecilik yapıldığını, oysaki müvekkilinin davalı babasına 2008 yılında yaptığı hisse devri haricinde herhangi bir hisse devrinin söz konusu olmadığını, söz konusu devir sözleşmelerinin gerçeği yansıtmadığını, bu nedenlerle devre konu sözleşmelerin iptali ile hisselerin müvekkiline iadesine ve şirket pay defterine tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Davalılar vekili; davacı tarafın iddialarının doğru olmadığını, davacının babası olan ...'in sahtecilikle suçlanmasının kendisine yapılan haksızlık olduğunu, bu nedenlerle yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının noter sözleşmesi ile pay devrini yaparak şirkete bildirdiği, ancak, şirketin 2/3 pay ve paydaşın devre muvafakat vermediği ve devrin pay defterine işlenmediği, pay devrinin geçerli olmadığı, bu nedenle davacının şirket ortaklığından çıktığının tespitine yönelik talebinin reddi gerektiği, davacı ve eşi ile diğer ortaklar arasında sorunlar bulunduğu, davacının taleplerinin sürüncemede bırakıldığı, ortaklar kurulunun toplanmasına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararının icra marifetiyle yerine getirildiği, davacının pay devrinin reddedildiği, şirketin davacı ve eşinin istifa ettiği 22.08.2008 tarihinde itibaren fiilen davalılar tarafından idare edildiği, davalıların davacının şirketin kamu borçları nedeni ile şirketten ayrılma talebinde bulunduğu yönündeki beyanlarının doğru olmadığı, davacının ortaklıktan çıkması için haklı nedenlerin oluştuğu gerekçesiyle davacının, davalı şirketten çıkmasına karar verilmiştir...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/302 Esas KARAR NO : 2023/55 DAVA : Ticari Şirket (Hisse Devirlerinin İptali) DAVA TARİHİ : 21/07/2020 KARAR TARİHİ : 27/01/2023 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Hisse Devirlerinin İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalılar ... ve ...'ın kardeş olduğunu, bu tarafların annesi ...'ın ... tarihinde vefat ettiğini, davalı ...'ın davalı ...'ın eşi olduğunu, muris anne ...'nin vefatında ve halen eşi ... ...'ın sağ olduğunu, Muris ... ile davalı ...'ın ... tarihinde ... Limited Şirketini kurduğunu, muris ...'ın pay ile %80, ...'ın pay ile %20 ortak olduğunu, muris ...'ın şahıs işletmesini sermaye olarak verdiğini ve hisselerin ... ait olmak üzere ... tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını, hisselerin %20 ve %80 olduğunu, muris ...'...
Esas sermayenin pay sayısına bölünmesi sonucu oluşan ve nominal (itibari) değeri olan her bir birim birer payı oluşturur. Pay sayısının ve nominal değerinin esas sözleşmede gösterilmesi zorunludur. Bir diğer anlamıyla pay; pay sahipliği konumunu yani ortaklık sıfatını ifade eder. Ortaklık sıfatından kaynaklanan hak ve borçlar paya bağlıdır. Pay elde edilirken ortaklık sıfatı da kazanılmış olur. Payın devredilmesi halinde ortaklık sıfatı ve buna bağlı hak ve borçlar da devredilmiş olur. Üçüncü anlamıyla pay; bir kıymetli evrak niteliğindeki pay senetlerini (hisse senetlerini) ifade eder. Hamiline düzenlenmiş paylar hariç olmak üzere, payın bir senede bağlanması zorunluluğu yoktur....
Asliye Ticaret Mahkemesinin .../11/2008 tarihli 2008/11 Esas 2008/182 Karar sayılı ortaklar kurulu kararının iptaline ilişkin verilen kararı sonrasında şirketin .../11/2012 tarihli ortaklar kuru kararıyla yine davacının .../01/2008 tarihli limited şirket hisse devir ve temlik sözleşmesiyle hisselerini davalıya devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı belirtilerek pay devrinin kabulüne ve keyfiyetin pay defterine işlenmesine karar verildiği, anılan kararın 05/.../2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı anlaşılmaktadır....
Nitekim aynı kanunun 598. maddesinin (3) numaralı fıkrasında “Sicil kaydına güvenen iyiniyetli kişinin güveni korunur” şeklinde düzenleme yapılarak pay devrine ilişkin tescil işleminin iyiniyetli kişilerin güvenini korumaya yönelik olduğu vurgulanmış ve tescile kurucu bir nitelik yüklenmemiştir. Somut olayda davacının, dava dışı ... Ltd. Şti’nin ortağı olan ...’e ait (1) payı devralmasına ortaklar kurulu tarafından onay verilmiş ve davacı tarafından da noter huzurunda limited şirket pay devri sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı aleyhine takibin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 595. maddesine göre geçerli bir pay devri sözleşmesi mevcuttur. Pay devrinin tescili ve ilanı devrin kurucu unsuru niteliğinde olmayıp açıklayıcı mahiyettedir....
Birleşen davada davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, faal olmayan bir şirket için böyle bir dava açmakta davacının hukuki yararı bulunmadığını, TTK'nın 30. maddesindeki tescil isteme süresinin de geçirilmiş bulunduğunu, pay devrinin kabulüne dair yeterli nisapla alınmış ortaklar kurulu kararı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 12.3.1997 tarihli noter senediyle davalı şirketteki hissesini..'ya devrettiği, ancak TTK'nın 520. maddesine uygun olarak ortaklar kurulu kararı ile devrin onaylandığının ve pay defterine tescilin gerçekleştiğinin usulünce kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06.05.2014 tarih ve 2013/125-2014/256 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı, davalı şirketteki tüm hisselerini 14.11.2011 tarih 10164 yevmiye sayılı şirket hisse devir senedi ile davalılardan A.. Y..'e sattığını, pay devir sözleşmesinin ticaret sicile tescil ve ilan yükümlülüğünün sorumlular tarafından yerine getirilmediğini ileri sürerek pay devir sözleşmesinin ticaret siciline tescil ve ilan edilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davaya cevap vermemiştir....
Yeni ortaklar pay defterine yeni ortak kaydı yapılmış ancak karar ticaret sicilde tescil ettirilmemiştir. Biz müvekkilin davalı şirketteki hisselerinin devredildiğinin tespiti ile devrin ticaret siciline tecil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Şti. olup, 27/08/2012 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ile ilan edilen kararla şirket müdürü olarak tayin edildiği, iş bu istifa beyanı ile şirket müdürlüğünden istifa ettiğini bildirdiği anlaşılmıştır. TTK'nın 447.maddesi butlan başlıklı olup, "Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır." hükmünü haizdir. Genel kurul kararının batıl olduğu iddiası ile açılan davalarda süre koşulu aranmamaktadır. Davacı taraf davalı şirketin 19/07/2012 tarihli davalı şirket genel kurulunda şirket ortaklarının temsilinde hata yapıldığı, o tarih itibariyle pay sahiplerinin ... ve ... Lojistik ... Ltd. Şti. olduğu halde ortaklardan sadece ...'...