Şti. ortağı olmadığının tespitine, davacı adına şirket ile ilgili alınan kararların ve işlemlerin iptaline; birleşen davada uyulan bozma ilamı doğrultusunda, şirket ortağı olunmadığının tespiti ve davacı adı ile alınan kararların iptaline yönelik husumetin noter ...'ya yöneltilemeyeceği, davacı tarafından bozma ilamı kapsamında hisse devir sözleşmesinin tarafı olan diğer ortak aleyhine dava açılmadığı gerekçesi ile hisse devir sözleşmesinin iptaline yönelik talebin pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararı birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir. Asıl dava, davacının davalı şirkette ortak olmadığının tespiti, şirket ortaklığının iptali, şirkette davacının adına alınan kararların iptali; birleşen dava ise asıl davadaki taleplere ek olarak hisse devrine ilişkin sözleşmenin iptali istemine ilişkindir....
Noterliğinin ... tarih ... yevmiye sayılı limited şirket pay devri sözleşmesi ile davacıya devrettiğinin, davalı ...'ın davalı ... sicil numaralı ... Şti'deki ... adet hissesini Akyurt ... Noterliğinin ... tarih ... yevmiye sayılı limited şirket pay devri sözleşmesi ile davacıya devrettiğinin ve davacının davalı şirket ortağı olduğunun tespitine ve ... tesciline karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-Davanın KABULÜ ile; Davalı ...'in davalı ... sicil numaralı ... Şti'de ki ... adet hissesinin Akyurt ... Noterliğinin ... tarih ... yevmiye sayılı limited şirket pay devri sözleşmesi ile davacıya devrettiğinin, Davalı ...'ın davalı ... sicil numaralı ... Şti'de ki ... adet hissesinin Akyurt ... Noterliğinin ... tarih ... yevmiye sayılı limited şirket pay devri sözleşmesi ile davacıya devrettiğinin ve davacının davalı şirket ortağı olduğunun TESPİTİNE ve Ticaret Sicil Müdürlüğüne Tesciline, 2-Alınması gerekli ......
Söz konusu Kanunun “Sigortalılık hallerinin birleşmesi” başlıklı 53’üncü maddesine 5754 sayılı Kanunla eklenen ikinci fıkrasının açık hükmü uyarınca anılan Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında sigortalı sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerinden, 4/1-a maddesi kapsamında hizmet akdine dayalı olarak çalışıyormuş gibi Kuruma bildirilemezler. ./.. -2- Somut olayda; davacının 07.11.2008 tarihinden itibaren ve dava tarihi itibariyle de devam eder şekilde ........nin ortağı olduğunun ve 10.01.2008 - 28.07.2011 arasındaki hizmet akdine dayalı 4/1-a maddesi kapsamındaki bildirimlerinin de söz konusu şirket tarafından yapıldığının anlaşılması karşısında; davacının ancak 10.01.2008 - 06.11.2008 tarihleri arasında 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı sayılabileceği ve 07.11.2008 tarihinden itibaren şirket ortaklığı nedeniyle 4/1-b maddesi kapsamında sigortalı olduğunun kabulü gerekeceği açıktır....
Dava, davacının davalı şirketin ortağı olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davacı dava dilekçesinde şirketin eski ortağı olduğunu, hisselerini ...'e şekli şartlara uygun olarak devrettiğini, ancak hisse devrinin ilan edilmediğini ileri sürmüştür. Mahkemece, şirket defterlerinin sunulması için davalı şirkete meşruhatlı davetiye çıkartılarak belirtilen süre içinde istenen belgelerin sunulmaması halinde davacının taraf olduğu hisse devir işleminin pay defterine kayıtlı olduğunun kabulüne karar verileceğinin belirtilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, şirket defter ve kayıtlarının sunulmadığı ve davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ün iş bu davanın açıldığı gün müvekkili şirket aleyhine şirketin tasfiyesi, tasfiye talebinin ise kabul edilmediğinde şirketten çıkma istemli bir başka haksız dava açıldığını, davacı ile babası ...'ün müvekkili şirket ve şirket müdürü ... yönünden hukuki tedirginlik ve hukuki karmaşa yaratmaya yönelik birlikte organize hareket ettiğini beyan ederek, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, davacının davalı şirket ortağı olduğunun tespiti talebi istemine ilişkindir. ... E, sayılı dosyasında bulunan evrakların incelenmesinde; davacının ..., davalının ... Elektronik Müh. San. Tic. Limited Şirketi olduğu, konusunun tasfiyeye ilişkin ilişkin olduğu anlaşılmıştır....
Dosyada mübrez ek raporda özetle; Davacı ------- kefiller----- kefiller ..--- borçlu:----,---- tarih asıl borçlu:----- Davalı kefil ...---- tarihlerde şirket ortağı olduğu ----kayıtlarından görüldüğü, Dava dosyasına sunulan ek delillerden; Davalı------- dönemde şirket ortağı olmadığı, ------sözleşmesinin imzalandığı dönemde evli olduğu tespit edilmiş olup, ------ imzasının alınmasında yasal şartların yerine getirilmediği hususu sayın mahkemenin takdirinde olduğu, --- Temerrüt tarihinin Takip tarihi olarak Kabulün Takdiri Durumunda, ......
Süresi içinde davalı Gelir İdaresi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK'nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi davasıdır. Davacı vekili, müvekkillerinin miras bırakanı ...'ın 17.03.2008 tarihinde öldüğünü belirterek terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekilleri, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekilleri temyiz etmiştir. Dairemizin 13.01.2016 tarih, 2015/2495 E. 2016/296 K. Sayılı ilamı ile hüküm onanmıştır. Dairemizin onama kararına karşı davalı Gelir İdaresi vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur....
KARAR Davacı alacaklı vekili, borçlu şirket aleyhine başlattıkları takibin kesinleşmesi üzerine borçlu şirketin ticaret sicil kayıtlarında yer alan adresine hacze gidildiğini, adresin kapalı olduğunun tespiti üzerine, bu sefer 10.07.2013 tarihinde borçlu şirketin ortağı olduğu 3. kişi şirket tarafından işletilen adrese hacze gidildiğini, her ne kadar haciz esnasında 3. kişi şirket vekilince istihkak iddiasında bulunulmuş ise de; iki şirket arasında organik bağ bulunduğunu, borçlu şirketin aynı zamanda 3. kişi şirketin ortağı olması sebebiyle mahcuzların hissedarı olduğunu öne sürerek, istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı 3.kişi vekili 10/07/2013 tarihinde, müvekkili şirkete ait menkullerin haczedildiğini, borçlunun 3. kişi şirketin ortağı olduğunu, şirket ortağının şahsi borcundan dolayı şirkete ait malların haczedilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Şti. adına çek ve bono keşide ettiği, bunların ödenmiş olduğunu beyan ettiği, dosyaya sunulan ve “ödenmiş bono” olarak belirtilen senetlerin de sanık tarafından şirket adına keşide edilmiş olduğu, dosyaya sunulan tahsilat makbuzlarında taraflar arasında başkaca çek ve senet alışverişinin olduğunun anlaşıldığı, katılan beyanında şirketin resmi yetkilisinin kim olduğunu bilmediği, yetkili olarak sanığı bildikleri ve bu güne kadar aldıkları senetlerin de sanık tarafından verilip daha önceleri ödendiğini beyan etmesi karşısında, gerçeğin hiç kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; sanık tarafından ortağı olduğu şirket adına daha önce imzalanıp ödenen çek veya senetler olup olmadığı ilgili bankadan araştırılıp gerektiğinde çek/çeklerin verildiği kişilerde tanık olarak dinlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Sanık hakkında "dolandırıcılık" suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;...
Öte yandan, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere davacı yanca işbu davada öncelikle davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ve davalı şirketin fesih ve tasfiyesi talep edilmiş olmakla ve yapılan yargılama sonucu davacıların davalı şirketin ortağı olduklarını ispat edememelerinden ötürü bu istemin reddine karar verildiğinden davalı şirketin fesih ve tasfiyesi taleplerinin de reddi kararı usul ve yasaya uygundur. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....