Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olaya gelince borcun, murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı olduğu limited şirketin vergi borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur. Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez....

    Bu düzenleme uyarınca, kamu alacağı borçlu şirketten tahsil edilemediği takdirde tahsili amacıyla, borcun ait olduğu dönemde şirket ortağı olan kişi ve kişiler adına ödeme emri düzenleneceği tartışmasızdır. Bununla birlikte; 7143 sayılı Kanun kapsamında borcun yapılandırılmasının verginin doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemlerde şirket ortağı olanların sorumluluğu açısından bir değişikliğe neden olmayacağı açık olduğundan, asıl borçlu şirkete ait vergi borçlarının yapılandırıldıktan sonra ödenmemesi halinde, verginin doğduğu ve ödenmesi gerektiği olduğu dönemlerdeki şirket ortaklarının sorumluluğuna gidilmesi gerekmektedir. Dosyanın incelenmesinden; asıl borçlu şirket tarafından 7143 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan borçların ödenmemesi nedeniyle söz konusu yapılandırmanın iptal edildiği, şirket hakkında yapılan malvarlığı araştırması sonucuna göre şirket adına kayıtlı ve daha önce haciz konulmuş olan 1999 Model ... Marka ......

      Davalı vekili, müvekkili şirketin veterinerlik üzerine faaliyetini yürüten küçük sermayeli ve tek merkezli olarak çalışan bir şirket olduğunu, çalışanların şirket ortağı olduğunu, şirket isminin hiç bir zaman ön plana çıkmaması nedeniyle marka değerinden söz etmenin mümkün olmadığını, davacının şirkete hiç bir katkısı olmadığı gibi başka bir veterinerlik şirketine ortak olduğunu, davacıya, çıkma kararı sonrası şirket kayıtları üzerinde inceleme yapılarak alınan mali müşavir bilirkişi raporuna göre, hesaplanan çıkma payının teklif edildiğini, buna karşın mevcut davanın açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalı şirkete ait demirbaşların rayiç değeri, sermaye artırımına ilişkin ortaklar kurulu kararları, yasal mevzuat ve yerleşik Yargıtay uygulamaları gözetilmek suretiyle davacının davalı şirketten çıkma payı alacağının tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

        Dosya içeriğinden borcun, davacı vekilinin dava dilekçesinde de belirttiği üzere murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı ve müdürü olduğu şirketlerin vergi borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur....

          e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır Muhalif ...Ç MUHALEFET ŞERHİ: Açılan dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili, aksi takdirde davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ortaklığın şirket kayıtlarına işlenmesine ve ortaklıktan kaynaklanan kar payı ve sair her türlü parasal haklarının hesap edilerek davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı; yeterli inceleme yapılmaması, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmemesi ve ikincil talebi ile ilgili karar tesis edilmemesi istinaf sebeplerine dayanarak istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

            Şu halde açıklanan yasa hükümleri gereğince kamu borçlarının murisin; "ortağı" ve "temsilcisi" olduğu şirket borcundan kaynaklandığının tespit edilmesi halinde ilgili şirketlerin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu borcundan, şirket ortağı olarak "koyduğu sermaye hissesi oranında" doğrudan doğruya; "temsilcisi" olarak da şahsi sorumluğu olacağı gözetilerek, mahkemece uzman bilirkişi veya bilirkişiler eliyle murisin, "ortağı" ve "yasal temsilcisi" olduğu şirketlerin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise bu halde davacıların kamu borcundan dolayı terekenin borca batıklığının tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, aksi halde murisin ölüm tarihi...

              Dava dosyasına sunulan belgeler incelendiğinde davacının davalı şirketin hissesine 02/02/2016 tarihli pay devri sözleşmesi ile devrettiği ancak ticaret sicil kayıtlarında davacının halen şirket ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı 02/02/2016 tarihli devir sözleşmesinde şirketin diğer ortağı olan ... ' e kendisine ait 160 adet payı devretmiştir. Şirketin iki ortağı bulunmaktadır. 160 adet pay davacı ... ... (...) ' a 320 adet pay davacı ... ' e aittir. Toplam pay tutarı 480 adettir. Şirket ortağı olan gerçek kişi taraflar boşanma davası sonucunda boşanmışlardır. Davacı şirketteki payını davalı ... ' e devrettiğinden 480 adet payın tamamı davalı ... ' e ait olmuştur. Davacının şirkete ortaklığının kalmadığı görülmüştür. Bu sebeple dava bu yönüyle kabul edilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ; Davanın kabulü ile; davacı ...' ın Bursa Ticaret Sicilinin ... sicilinde kayıtlı ......

                .- DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 01/03/2017 KARAR TARİHİ : 20/04/2022 YAZIM TARİHİ : 26/04/2022 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket Ortaklığından çıkma ve ayrılma akçesi tahsili davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı ... Teknolojileri Otom. Müh. Mak. San, ve Tic.Ltd.Şti. 'nin %50 hissedarı olup, esas sermaye borcunun tamamını ödediğini müvekkilinin davalı şirketin diğer ortağı, aynı zamanda da yetkilisi ... ile ortaklıktan ayrılmaya ilişkin görüşmeler yapmasına karşın taraflar arasında finansal şartlarda anlaşma sağlanamadığını, ortaklıktan ayrılma hususunda TTK 638/2 bendinde aranan haklı sebeplerin meydana geldiğini, davalı şirketin idaresi; kuruluş tarihi olan 08/05/2014 tarihinden itibaren ilk 5 yıl için ...'...

                  Davalı vekili, davacı adına hareket eden ortak çeşitli hilelerle ve sahte işlemlerle müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkilinin değil asıl diğer ortağın şirkete borçlu olduğunu, şirket defterlerinin usulüne aykırı ve art niyetle tarafından tutulduğunu, delil tespiti dosyasına ibraz edilen raporun davacı ortağın tuttuğu kayıtların doğruluğu inceleme konusu yapılmaksızın düzenlenlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin, dava tarihi itibari ile davalıdan herhangi bir alacağının olmadığı, aksine davalının, davacı şirketten 813,93 TL alacaklı olduğunun davacı şirket defterleri ve davalı tarafından sunulan ödeme belgeleri ile anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, şirket alacağının, şirket ortağı ve yöneticisi olan davalıdan tahsili istemine ilişkin olup 17.090 TL'nin ödendiği uyuşmazlık konusu değildir....

                    Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur....

                      UYAP Entegrasyonu