Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

şirketten çıkarıldığını, bu nedenle davacı tarafın artık şirket ortağı olmadığını, bundan dolayı şirket ortağı olarak 2009 ve 2010 yıllarına dair kâr payı alacağından söz edilemeyeceğini savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir....

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME : 6183 sayılı Kanun'un anılan hükmünün olay tarihinde yürürlükte bulunan şekli gereğince, limited şirket ortağının şirketin ödenmemiş vergi borcundan dolayı sorumluluğu ortaklık payına bağlı olduğundan, olay tarihinde limited şirket ortağının anılan Kanun'un 35. maddesine göre takibi için, şirketin vergi borcunun doğumu anında değil, vergi borcunun şirketten tahsil imkanı bulunmadığının tespiti anında ortak sıfatını taşıması gerekmektedir....

      Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.” hükmünü haiz olup buna göre limited şirket ortağı, şirketten tahsil imkânı bulunmayan kamu alacaklarından sermaye payı oranında sorumludur....

      Kararı davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin aşağıdaki (...) no'lu bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. ...- Dava, davalı şirkete ödünç verilen paranın ve kâr payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davadan sonra yapılan ödemeler neticesinde, davacı ...’ın davalı şirkete ödünç olarak verdiği tüm paranın ödendiği, bu itibarla davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Ancak, yukarıda yapılan özetten de anlaşıldığı üzere, işbu davada şirkete ödünç olarak verilen paranın tahsili yanında davacıların şirketten olan kâr payı alacaklarının tahsili de talep edilmektedir....

        nin hissedarı olduğunu, bu şirketin davalıya devredildiğini, davalının "... isminde bir ortağı olmadığını, ancak ... isminde bir ortağı olduğunu" bildirdiğini, isimlerin özensiz olarak kayda geçirildiğini ileri sürerek müvekkilinin murisi ...'in davalıya devredilen ...'nin hissedarı olduğu hususunun tespitini, murisin hisseleri karşılığı tahakkuk etmiş olan ve bugüne kadar ödemesi yapılmayan kâr paylarının tespitini, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere tespit edilecek kâr paylarının faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, kayıtlarda ... isminde bir ortağın tespit edildiğini, ancak davacının murisinin ... olduğunu belirttiğini, davacının murisinin şirket hissedarı olduğunun tespiti halinde dahi, müvekkilinin kâr payı dağıtımı yapmadığını, elde edilen kârların sermayeye eklendiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

          Vergi Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; dava konusu haczin dayanağı olan davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin 01/11/2013 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, buna karşın şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin 25/08/2015 ve 14/05/2013 tarihlerinde tebliğ edildiği, ayrıca şirket hakkında mal varlığı araştırmalarının 13/11/2012 tarihinde yapıldığı ve vergi borcunun şirketten tahsil edilemeyeceğinin 28/12/2012 tarihinde tespit edildiği, 6183 sayılı Yasa'da öngörülen takip safhalarına uyulmayarak sürecin tersten yürütüldüğü, önce asıl borçlu şirket adına ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmesi, borcun ödenmemesi halinde de mal varlığı araştırmalarına geçilmesi gerekirken, önce mal varlığı araştırmasına başlandığı, sonra şirket adına ödeme emri düzenlenerek tebliğ edildiği, şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emri şirket adına düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinden daha önce tebliğ edildiği görüldüğünden dava konusu...

            HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Vergi Mahkemesince her ne kadar, 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesine ilişkin olarak limited şirket ortaklarının 06/06/2008 tarihinden önceki dönemlere ait vergi borçları bakımından hukuken sorumlu tutulabilmeleri için borcun tahsili döneminde şirket ortağı vasfını taşımaları gerektiği, belirtilen tarihten önce hisselerini devretmeleri halinde ise sorumlulukları sona ereceğinden ilgili dönem borçlarından sorumlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmış ise de limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan söz konusu yasal düzenleme karşısında, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, bu dönemden sonra paylarını devretmiş olsalar da ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin şirketin kamu borçlarından kaynaklanan sorumluluklarının kalkacağından söz edilemeyeceğinden kamu alacağının...

              Davacı, davalı şirket tarafından kâr payı dağıtılmadığını ileri sürerek hissesi oranında şahsına düşen kâr payının tespiti ile tespit edilen miktarın tahsilini talep etmiştir. Limited şirketlerde şirketin kâr elde etmiş olması, kendiliğinden limited şirket ortağına kâr payı talep etme yetkisi vermez. Şirket ortaklarına kâr payı dağıtılabilmesi için öncelikle ortaklara pay dağıtılması yönünde ortaklar turulunca bir kararın alınması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta bu yönde alınmış bir karar olmadan mahkemenin ortaklar kurulu yerine geçerek ortağa kâr payı vermesi mümkün olmadığından davalı şirkete karşı açılan davanın reddedilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık yoktur ( Yargıtay 11.HD: 2016/14687 E, 2018/7407 K, T:27.11.2019). Ödenmemiş kâr paylarının tahsiline ilişkin talep bakımından pasif husumet ehliyeti, davalı şirket tüzel kişiliğine ait olup, bu talep bakımından ortakların pasif husumet ehliyeti bulunmamaktadır....

                ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2018/342 Esas KARAR NO : 2018/778 DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) DAVA TARİHİ : 21/05/2018 KARAR TARİHİ : 14/11/2018 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacının dava dilekçesinde özetle; ortağı şirketin adresden taşınmış olduğu, antalya ticaret odasındaki kayıttaki adresde de bulunamamakta olduğunu, 20 yıldır faaliyet gösterip herhangi bir gelir tarafına ödenmediğini, hisse artışlarından bilgisinin olmadığını ve hisse bedelinin azaldığını, şirket hakkında hem tespit yapılmasını, hemde ortaklıktan çıkarılmayı talep ve beyan ettiği anlaşıldı....

                  Somut olaya gelince borcun, murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı ve müdürü olduğu ..............' nin vergi borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluluğu söz konusudur. Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez....

                    UYAP Entegrasyonu