tan satın aldığı çekişmeli taşınmazın, kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra, bu kez... tarafından, diğer davalıya temlik edildiğini, sonraki temlikin yolsuz tescil niteliğinde olduğunu ileri sürerek, tapunun iptal ve tescilini, olmazsa tazminat isteğinde bulunmuşlardır. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı İsmail aleyhine açılan davanın sabit görülmediğinden reddine, diğer davalı yönünden tazminat isteğinin ise kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacılar ve davalı... mirasçıları tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacılar ve davalı... mirasçılarının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 324.00....
Bu nedenle; 1- Çekişmeli 73 ada 88, 74 ada 11, 243 ada 142 ve 245 ada 76 parsel sayılı taşınmazların kadastro sunucu oluşan tapu kütük sayfaları, tüm gitti kayıtlarının eksiksiz olarak, 2- Çekişmeli 74 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kadastronun kesinleşmesinden sonraki ifrazına dair her türlü belgenin, haritanın ve ifraz sonucu oluşan parsellere ait tapu kayıtlarının onaylı örneklerinin getirtilerek dosyasına konulması, geri çevirme kararında sözü edilen eksikliklerin titizlikle takip edilmesi, geri çevirme kararının tam olarak yerine getirilmemesinde ihmali ya da kusuru bulunanlar hakkında yasal sorumluluğun doğacağı hususunun unutulmaması, bundan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın Mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 13.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlunun istemi takibin kesinleşmesinden sonraki devrede itfa iddiasına ilişkin takibin iptali istemi olup, ödeme belgesi olarak sunulan belgenin İİK.nun 71. maddesindeki şartları taşımadığının anlaşılmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK. 366. ve HUMK. 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 27,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,...
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Sanık ve sanık müdafinin yüzlerine karşı verilen 06.12.2006 tarihli hükmün süresi içerisinde temyiz edilmemesi nedeniyle kesinleştiği anlaşılmakla, sonraki kararların hukuki değerden yoksun olduğuna ilişkin tebliğnamedeki düşünce benimsenmeyerek, sanığın temyiz isteğinin, 16.05.2008 tarihli aynen infaz kararına yönelik olduğu kabül edilerek yapılan incelemede; 06/08/2007 tarihli kararın kesinleşmesinden sonra hükmün infazı aşamasında; sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymaması nedeniyle, mahkeme tarafından verilen sanığın hapis cezasını aynen çekmesine ilişkin 16.05.2008 tarih 2008/64 esas ve 2008/155 sayılı kararın 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98. maddesi uyarınca verilen bir karar niteliğinde olması ve bu tür kararların aynı Kanun’un 101/3. maddesi uyarınca itiraza tabi bulunması nedeniyle hükümlünün talebi hakkında itiraz merciince karar verilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na GÖNDERİLMESİNE...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanığın suça konu yerle ilgili olarak işgal ve faydalanmada bulunduğu iddiasıyla yapılan keşif sırasında elde edilen bulgular ve sanığın 02.05.2012 tarihli savunmasında, suça konu mahalle zaman zaman ekmek yapmak için gittiğini savunmasına göre; sanığın aynı yerle ilgili işgal ve faydalanma suçundan daha önce verilen mahkumiyet hükmünün 21.04.2004 tarihinde kesinleşmesinden sonraki eylemlerinin yeni bir suç oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı ve katılan vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 06.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Zamanaşımı itirazı ile ilgili olarak yapılan incelemede; Takip borçlusunun takibin işlemsiz bırakıldığını iddia ettiği dönem, takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin olup, başvuru bu hali ile İİK'nun 169a/4-5. maddesine göre takibin kesinleşmesinden önceki dönemde bononun zamanaşımına uğradığına yönelik itiraz niteliğindedir. Mahkemece, takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımının gerçekleştiği kabul edildiğine göre, İİK'nun 169a/4-5. maddesi gereğince zamanaşımı itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olduğu gibi, sadece muteriz borçlu yönünden takibin durdurulması gerekirken diğer borçluları da kapsayacak şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, hükmün belirtilen nedenlerle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, İİK'nın 71/2 ve 33/a maddeleri gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımı nedeni ile icranın geri bırakılması istemi ile İİK' nın 106. ve 110. Maddeleri gereğince hacizlerin düştüğünden bahisle kaldırılması istemlerine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesinde istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı ancak, bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık bulunması halinde re'sen gözeteceği düzenlemesine yer verilmiştir....
Takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı itirazının İİK.nun 71. maddesi uyarınca icra mahkemesine yapılması gerekir ise de bunun için kesinleşmiş bir takip olması gerekir. Somut olayda mahkemece ödeme emri tebliğ işleminin öğrenme tarihi 31.03.2014 tarihi olarak tespit ediliğine göre kesinleşmiş bir takip söz konusu değildir. Bu nedenle İİK.nun 71.maddesinin olayda uygulama yeri yoktur. Borçlu tarafından ileri sürülen takibe konu kira alacağının zamanaşımına uğradığına ilişkin itiraz, ödeme emri tebliğinden ve dolayısıyla takibin kesinleşmesinden öncesine ilişkin olup, anılan devreye ilişkin zamanaşımı itirazının, genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde İİK.nun 62/1. maddesi uyarınca, yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur. İcra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan itiraz hukuki sonuç doğurmaz....
Somut olayda, borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169 ve 169a. maddeleri kapsamında, takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazı olup, takibin şekline göre anılan itirazın İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine yapılması zorunlu olup, alacaklının, 07.07.2015 tarihinde takibe başladığı, borçluya gönderilen ödeme emrinin 15.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal beş günlük süreyi geçirdikten sonra 03.08.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir. O halde, mahkemece, takip öncesi zamanaşımı itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, takibin kesinleşmesinden sonraki zaman aşımı şikayetinde uygulanan maddeler gereğince icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Somut olayda, borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169 ve 169a. maddeleri kapsamında, takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazı olup, takibin şekline göre anılan itirazın İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine yapılması zorunlu olup, alacaklının, 07.07.2015 tarihinde takibe başladığı, borçluya gönderilen ödeme emrinin 15.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal beş günlük süreyi geçirdikten sonra 03.08.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir. O halde, mahkemece, takip öncesi zamanaşımı itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, takibin kesinleşmesinden sonraki zaman aşımı şikayetinde uygulanan maddeler gereğince icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....