Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yapılan yargılamada toplanan delillerden; İstanbul 9.İcra Müdürlüğü 2020/20411 Esas sayılı takip dosyasında Şikayet konusu ödeme emri mazbatası incelendiğinde; şirket müdürlerinin bulunmadığından bahisle daimi çalışana tebliğ yapıldığı, ancak tebligat yapılan kişinin tebligatı almakla görevli kişi olup olmadığının araştırılmadığı, bu durumda tebligatın usulsüz olduğu anlaşıldığından Şikayetin kabulü ile İstanbul 9.İcra Müdürlüğü 2020/20411 esas sayılı takip dosyasından gönderilen Ödeme emri tebliğ tarihinin 06/11/2020 olarak düzeltilmesine, ödeme emrinin iptali talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; "Şikayetin kabulü ile İstanbul 9.İcra Müdürlüğü 2020/20411 esas sayılı takip dosyasından gönderilen Ödeme emri tebliğ tarihinin 06/11/2020 olarak düzeltilmesine, ödeme emrinin iptali talebinin reddine, " karar verildiği görülmüştür....

Kanunu m.21/2 'ye göre tebligat yapıldığını, haber kağıdı yapıştırılmadığını ve müvekkilimin takipten haberi olmadığından takibin kesinleştiğini, tebligat parçası dosyada bulunmadığından tebligatların usulüne uygun yapılıp, yapılmadığı taraflarınca tespit edilemediğini, yakalamanın öğrenilmesi ile birlikte müvekkilinin takipten haberdar olduğunu, takibe konu kefalet sözleşmesini geçersiz olduğunu, azami kefalet miktarı üzerinden ödeme emrinin düzenlendiğini, İstanbul 29. İcra Müdürlüğü'nün 2019/43731 sayılı icra takibinin müvekkili yönünden iptali veya ödeme emrinin iptali ile hacizlerin kaldırılmasını, müvekkili aleyhinde yapılan tüm icra işlemlerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...İstanbul 29....

İcra Dairesinin 2019/9308 sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, gönderilen ödeme emrinin hem şekil yönüyle eksik ve hatalı olup hem de usulsüz tebliğ edildiğini, takip talebi ve ödeme emrinde alacaklı vekilinin ve icra müdürlüğünün hesap numaralarının bulunmadığını, davacının 6284 sayılı kanun gereği yasaklı olduğu adrese tebligat yapıldığını, takip talebinde borcun dayanağına ilişkin hiçbir belgenin mevcut olmadığını, davalı tarafın kötü niyetli olarak hareket ettiğini belirterek; Bursa 14. İcra Müdürlüğü'nün 2019/9308 sayılı dosyasından davacıya gönderilen ödeme emrinin iptalini, ödeme emrine ilişkin usulsüz tebligatın iptali ile söz konusu ödeme emrinin 08/11/2019 tarihinde davacıya tebliğ olduğunun tespit ve kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya Bursa 14....

Karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunarak, davacı T2 yönünden, mahkemece süre yönünden davanın reddine karar verildiğini, verilen bu kararın hatalı olduğunu, mahkemenin davacıya tebligat yapıldığı, sürelerden feragat ettiği, borcu kabul ettiğini iddia ettiğini ancak borçluya imzalatılan hiç bir beyanın hukuki değerinin bulunmadığını, bu davacıya sonradan ödeme emri tebligatının yapıldığını, ödeme emrinin tebliğinden sonra borçlunun 5 günlük şikayet ve itiraz hak ve süresi bulunduğunu, mahkemenin esasa girerek karar vermesi gerektiğini, davacı T1 yönünden ise, mahkemece bu davacı yönünden süre açısından davanın reddine karar verildiğini, davacıya ödeme emrinin 28/03/2022 tarihinde tebliğ edildiğinin iddia edildiğini, ödeme emrinin bu müvekkiline 05/04/2022 tarihinde öğrendiğini, davanın süresinde olduğunu, müvekkiline yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını, müvekkilinin haberinin olmadığını, kapıya ihbarname yapıştırılmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılarak...

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçlunun ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal süresi içinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda senetteki imzasının kendisine ait olmadığını, ileri sürerek borca, faize ve tüm fer'ilerine itirazda bulunduğu, mahkemece şikayet konusu yapılmadığı halde, ödeme emri ekinde takibe dayanak belgelerin eklenmediği gerekçesi ile ödeme emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir....

    Somut olayda, ödeme emrinin 2.sıradaki alacak kaleminde 117,00 TL ihtiyati haciz harçları, 3.sıradaki alacak kaleminde ise 606,00 TL mahkeme vekalet ücreti belirtilmiş olmasına rağmen takip talebinde 2. ve 3. sırada herhangi bir alacak kalemi belirtilmediği ödeme emri ve takip talebinde toplam alacak miktarının farklı olduğu dolayısıyla ödeme emri ve takip talebinin birbiriyle uyumlu olmadığı görülmüştür. Bu durumda, ödeme emrinin takip talebine aykırı olarak düzenlenmesi söz konusu olup, borçlu yönünden geçerli bir ödeme emrinin varlığından sözedilemez. O halde, mahkemece, borçlu yönünden ödeme emrinin iptali ile ödeme emri iptal edildiğinden sair şikayet ve itirazların incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile, ... Bölge Adliye Mahkemesi 8....

      mahsus haciz yolu ile takipte ödeme iddiası, mükerrer takip iddiası ve çek aslının icra müdürlüğü kasasında olmadığına yönelik şikayete ilişkin olduğu ve borca itiraz ve şikayet niteliğinde olduğundan borca itiraz etme süresinin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün, şikayet süresinin ise ödeme emri tebliğ tarihinden itibaren 7 gün olması ve iddiaların süresiz şikayet sebeplerinden olmaması nedeni ile ödeme emrinin tebliğ edildiği 29.08.2019 tarihinden dava tarihine kadar borca itiraz ve şikayet süresinin geçmiş olduğu gerekçeleriyle istinaf talebi yerinde olmakla istinaf talebinin kabulüne karar verilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak, davanın süreden reddine karar verilmiştir....

        No:23 Kat:4 Daire:6 Sancaktepe/İstanbul” olduğunu, usulsüz yapılmış olan tebligat işleminin hukuka aykırı olduğundan ilgili ödeme emrinin ve icra takibinin iptali gerektiğini, ilgili ödeme emrinin usulsüz tebliği nedeniyle süresiz şikayete tabi olduğunu, tamamen bağlantısız bir adrese ödeme emri tebliğ edilmiş olup akabinde davalı şirketin müvekkili adına kayıtlı taşınmaza haciz koydurarak satış talebinde bulunduğunu, müvekkilin doğru adresine çıkartılan ''No 22 Davet Kağıdı''nın 15.08.2012 tarihinde kendisine tebliği üzerine ilgili satış talebinden haberdar olduğunu, bu tebliğe kadar müvekkilin kendisiyle bağlantısı olmayan bir adrese tebligat çıkarılmasına rağmen ilgili davet kağıdının müvekkilinin mernis adresine çıkarılmak suretiyle tebliğ edilmesinin hukuken açıklamasının bulunmadığını, ayrıca müvekkili adına kayıtlı taşınmazın satış işlemlerine devam edildiğinden satışın ihtiyaten durdurulması gerektiğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına...

        Somut olayda davacı taraf dava dilekçesinde, takip kapsamında düzenlenen ödeme emrinin yasaya aykırı biçimde düzenlendiğini ileri sürerek ödeme emrinin iptalini ve ödeme emri ekinde takibe dayanak belgelerin gönderilmediğini ileri sürerek ödeme emri tebliğ işleminin iptalini talep etmektedir. Bu taleplerin ilki İİK’ nun 60. ve 16.maddesi kapsamında ödeme emrine karşı şikayet, diğer talep ise İİK’ nun 61. ve 16.maddesi kapsamında ödeme emri tebliğ işlemine karşı şikayet niteliğindedir. Bu iki talebin de icra mahkemesince şikayet olarak değerlendirilip çözümlenmesi gerekirken mahkemece taleplerin genel haciz yolu ile yapılan takipte borca itiraz ve usulsüz tebligat şikayeti olarak değerlendirilmesi ve bu yönde hüküm tesisi isabetsizdir. O halde mahkemece, uyuşmazlık konusu talepler ödeme emrine karşı şikayet ve ödeme emrinin tebliğ işlemine karşı şikayet olarak çözümlenmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir....

        Davacı vekili istinaf dilekçesinde; takip talebinde alacaklının, borçlunun, alacaklı vekilinin adresinin yazılı olmadığını, İİK md. 58'de açıkça adreslerin yazılmasının zorunlu olduğunun düzenlendiğini, bu nedenle takibin iptali gerektiğini, ödeme emri ekinde senet suretinin tebliğ edilmediğini, bu nedenle ödeme emrinin iptali gerektiğini, borca itiraz taleplerinin incelenmediğini ve bu hususlarda bir karar verilmediğini, her ne kadar mahkemece verilmiş yetkisizlik kararı doğru ise de, şikayet ve borca itiraz konularının yetkiden önce geldiğini ve öncelikle incelenip karara bağlanmasının zorunlu olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Davacı/borçlu dava dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş ise de, istinaf aşamasında yetki itirazı yönünden istinaf sebebi belirtmediğinden bu yönden inceleme yapılmamıştır....

        UYAP Entegrasyonu