gerektirmediğinden aynı Yasa'nın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 13/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçluların, takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımının gerçekleştiğinden bahisle icra takibinin iptali istemiyle icra mahkemesine yaptığı başvuru da 7 günlük şikayet süresi uygulanmayacağı esas olup süresiz şikayet söz konusu olduğundan davalının şikayetin süreden reddine dair talebinin reddine karar verilerek yargılayama devam edildiği görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık noktası söz konusu çeklerle ilgili takipten sonra zamanaşımı süresinin hangi kanuna tabi olduğu ve zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı hususu olduğu tespit edilmiştir. 6762 sayılı TTK'nun 726. maddesinde, çek için düzenlenen zamanaşımı süresi 6 ay iken 03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanunun 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır....
Somut olayda; şikayetçinin, icra müdürlüğüne yapmış olduğu 30/12/2020 tarihli başvurusunda yer verdiği “1) Takip dayanağı alacak zamanşamına uğradığından açıkça zamanaşımı itirazında bulunuyoruz. Bu sebeple zamanaşımı sebebiyle icra işlemlerinin durdurulmasına, 2) Zamanaşımı itirazımıza ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, borçlu şirket yetkilisi vefat ettiğinden ve halihazırda şirketin temsilcisi bulunmadığından, borçlu şirkete resen veya alacaklı vekiline şirkete kayyum ataması için süre verilmesine,...” şeklindeki talebi üzerine icra müdürlüğünün almış olduğu 12/01/2021 tarihli kararını şikayet konusu ettiği, ilk derece mahkemesince aynı konuda derdest şikayet ve verilmiş bir karar bulunduğu gerekçesine dayanılmış ise de, derdest olduğu kabul edilen yine aynı Mahkemenin 2020/179 Esas sayılı dosyasında; takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazı nedeniyle icranın geri bırakılmasının talep edildiği anlaşılmıştır....
GEREKÇE 1.Sanıkların yargılama konusu eylemleri için, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun ( 2004 sayılı Kanun) 337/a ıncı maddesi uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır. 2. 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen ve durduran bir nedenin de olmadığı, suç tarihi olan borçlu şirket hakkında resen terk işlemi yapılan 30.04.2015 tarihinden itibaren inceleme tarihine kadar sanıklar hakkında zamanaşımını kesen herhangi bir hüküm ve işlem bulunmaması nedeniyle, 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin 30.04.2023 tarihinde inceleme sırasında gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir. IV. KARAR Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara 11....
İcra Müdürlüğünün 2009/276 esas sayılı dosyasına ait olduğundan bu dosyada sıra cetveli düzenlendiğini, sıra cetvelinde alacaklarının 2. sırada yer aldığını, şikayet olunana ait takibin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, şikayet olunan alacağının 1. sıradan terkini ile sıra cetvelinin buna göre düzeltilmesini talep etmiştir. Şikayet olunan vekili, zamanaşımı nedeniyle itiraz hakkının sadece borçluya tanınmış bir hak olduğunu, sıra cetvelinin usulüne uygun düzenlendiğini savunarak, şikayetin reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, kambiyo senetlerine mahsus takibin zamanaşımına uğradığı iddiasının borçlu dışındaki kişiler tarafından ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, şikayetçinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Güveni kötüye kullanma HÜKÜM : Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 155/1, 62, 52/2-4, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet Güveni kötüye kullanma suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar ... ve ..., sanık ... müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 02.11.2006 ve 28.11.2006 tarihlerinde yapılan kira sözleşmeleri uyarınca sanıkların 2 aylık ücreti ödeyip geri kalan aylık kiralama ücretini ödemedikleri ve katılan vekili tarafından ihtarnameye rağmen ödemeyip araçları iade etmediklerinden bahisle 12/04/2007 tarihinde şikayet edildikleri anlaşılmakla her ne kadar gerekçeli karar başlığında suç tarihi 19/11/2007 olarak belirtilmiş ise de suç tarihinin şikayet tarihinden sonra olamayacağı anlaşılmakla şikayet tarihi suç tarihi olarak yapılan incelemede; Ceza Muhakemesi Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 34. maddesi uyarınca zamanaşımının durduğu süreler gözetilerek yapılan incelemede...
İLGİLİ MEVZUAT: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Zamanaşımı süreleri" başlıklı 114. maddesinde vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı, "Düzeltmede zamanaşımı" başlıklı 126. maddesinde ise, 114. maddede yazılı zamanaşımı süresi dolduktan sonra meydana çıkarılan vergi hatalarının düzeltilemeyeceği belirtilmiştir....
Mezkur hükümlere göre, bir vergilendirmenin düzeltme ve şikayet yoluyla yapılan bir başvuru suretiyle yargı önüne getirilebilmesi için düzeltme nedeni olarak ileri sürülen hususların, vergi hatası kapsamında mütalaa edilmesi, vergi hatasının varlığından söz edilebilmesi için de ileri sürülen hususun yasada hukuki yoruma yer vermeyecek şekilde açık olarak belirtilmesi gerektiği, düzeltme ve şikayet başvurusunun belirtilen niteliği gereği, ilgiliden istenen vergi, resim, harç ve bunlara ilişkin cezaların ancak, tarh ve tahakkuk aşaması ile ilgili taleplerin bu başvuru kapsamında incelenebileceği, Vergi Usul Kanununun 126. maddesinde, 114. maddede yazılı zamanaşımı dolduktan sonra meydana çıkarılan vergi hatalarının düzeltilemeyeceği, şu kadar ki, düzeltme zamanaşımı süresinin; (b) bendinde, ilan yoluyla tebliğ edilip vergi mahkemesinde dava konusu yapılmaksızın tahakkuk eden vergilerde mükellefe ödeme emrinin tebliğ edildiği; (c) bendinde, ihbarname ve ödeme emri ilan yoluyla tebliğ edilen...
Ancak; TCK'nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlardan olduğu, şikayetçinin 11.02.2013 tarihli kolluk ifadesinde sanık hakkında usulünce bir şikayet başvurusunda bulunmadığı ve sanık hakkında şikayetçi olduğunu belirttiği duruşmadaki ifade tarihinin de 12.09.2013 olup, altı aylık şikayet zamanaşımı süresinin geçirildiğinin anlaşılması karşısında, TCK'nın 73/1 ve CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince, kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi yerine, sanığın mahkumiyetine hükmedilmesi, Kanuna aykırı, sanık ... ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 18/04/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Sanığın, suça konu ağaç kesmede kullanılan el hızarını işyerinin duvarındaki briketleri indirip içeri girerek alıp bir müddet ağaç kesmede kullandıktan sonra müştekinin şikayet ettiğini öğrenmesi üzerine geri bıraktığının anlaşılması karşısında; TCK'nın 146. maddesinde öngörülen ''malın geçici bir süre kullanılıp zilyedine iade edilmesi'' koşulu gerçekleşmediği gibi, ayrıca yakıt ve yağ tüketildiği de gözetilmeden, suçun kullanma hırsızlığı olduğu kabul edilerek yazılı biçimde karar verilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, sanığın müştekiye ait işyerinin duvarına vermiş olduğu zarar nedeni ile şikayet bulunduğundan mala zarar verme suçu açısından zamanaşımı içerisinde dava açılması olanaklı görülmüştür. Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre sanık ...'...