SAVUNMA : Davalı --- cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ------ dosyası ile başlatılan takibe borca, imzaya ve tüm fer'ilerine itiraz ettiklerini, borçlu olmadığının tespiti, imza incelemesi yapılması ve icra takip işlemlerinin dava sonuna kadar durdurulmasına ilişkin ihtiyadi tedbir kararı verilmesini, davacı/borçlu yan tarafından ikame edilen işbu dava tamamen kötü niyetli olup tek amaçları satış aşamasına gelmiş olan icra takip işlemlerinin devamına engel olmak ve süre kazanmaya çalıştıklarını, davacı/borçlu yan ---- sayılı dosyaları ile anılan takip hakkında itiraz ve şikayette bulunulduğunu, şikayet ve itiraz dosyaları birleştirilerek ---- dosyasında birleştirildiğini, dosya ---tarihinde karara çıktığını, davanın hem itiraz hem de şikayet yönünden reddine karar verildiğini, ---- sayılı dosyası ile kıymet takdirine itiraz edildiğini,---- sayılı dosyası ile müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, takip dosyasına dayanak teşkil eden senede ilişkin olarak davacı/borçlu...
Davalı tarafından sunulan itiraz dilekçesinin içeriğinde açıkça borca itiraz ifadesinin yer almadığı, ancak icra dosyasına itiraz ifadesinin yer alındığının, davacı taraf ile aralarındaki hukuki ilişkinin ve kapora aldığının kabul edildiği , ancak dilekçe içeriğinden kaporanın iadesine yönelik itirazın bulunduğu anlaşıldığından, davacının beyanı borca itiraz niteliğinde olup takibin durdurulmasına yönelik müdürlük kararı yerinde olduğu gibi, itirazın kaldırılması için İİK 68. Maddesinde sayılan belgeler sunulmadığı gibi uyuşmazlık genel mahkemelerde yargılamayı gerektirdiğinden mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
ne kadar Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 Esas 2014/929 Karar sayılı olup, Dairemizce de benimsenerek içtihat değişikliğine gidilen kararı ile; mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın, borca itiraz olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içinde ilgili merciye yapılması gerektiği kabul edilmiş ise de, bu ilke, mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının, icra takibinin kesinleşmesinden önceki bir tarihte alındığı hallerde uygulanmaktadır....
Çeşme İcra Müdürlüğünün 2021/366 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı davalı tarafından borçlu davacı hakkında adi kiraya ve hasılat kiralarına ait takip yolu ile başlatılan takip olduğu, ödeme emrinin 26/08/2021 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 03/09/2021 tarihinde takibe itirazlarını bildirdiği görülmüştür. Davacı tarafın borcun ödendiğine, faiz oran ve miktarına ve takibe dayanak sözleşmeye ilişkin talepleri borca itiraz mahiyetinde iken ödeme emrinde takibe konu alacağın hangi döneme ait olduğunun gösterilmediğine, takip talebine talebe uygun kira sözleşmesinin eklenmediğine yönelik talepleri ise ödeme emrine ve takibe yönelik şikayet mahiyetindedir. Seçilen takip yolunu düzenleyen maddelerden olan İİK'nın 269/2. maddesinde, "ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde itiraz sebeplerini 62. madde hükümleri dâhilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur." hükmüne yer verilmiştir....
borca itiraz mahiyetinde olduğunu ileri sürerek davanın derdestlik, hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Borçlu vekili, her ne kadar itiraz dilekçesinde icra emrindeki faiz miktarına da itiraz etmiş ise de; 20.01.2014 tarihli yargılama oturumunda "borca değil yalnızca faizin türüne itiraz ediyoruz, bu da hesaplamayı gerektirmeyip yalnızca hukuki uyuşmazlık niteliğindedir" şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu durumda, İcra Mahkemesi'nce faizin türü belirlenmek suretiyle şikayetin sonuçlandırılması gerekirken yazılı gerekçeyle şikayetin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 16.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
la imzalarının birbirine benzediği için yanıldığını, çekteki imzaların kendisi mi kardeşi mi tarafından atıldığını bilemediğini, çek bedellerine ilişkin az bir miktar borçları kaldığını, borca itiraz etmediklerini,suç kasıtlarının bulunmadığını savunması, suça konu çeklerin karşılıksız çıkması üzerine yapılan şikayet dilekçesi dosyada mevcut olmasına rağmen sözkonusu şikayet akıbeti ile icra takibi akıbetine ilişkin dosyada bilgi ve belge bulunmadığının anlaşılması karşısında; sanıkların zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edip etmediklerinin ve gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde tespiti bakımından, karşılıksız çek keşide etmek suçuna ilişkin açılan dava dosyası ile icra dosyası celbedilip incelenerek,borca itiraz edilip edilmediği, benzer nitelikteki ihtilaf konusu olmayan sanıklardan ... tarafından imzalanıp ödenen çeklerin bulunup bulunmadığı araştırılarak, sanıkların başlangıçtan itibaren resmi belgede sahtecilik kastıyla hareket edip etmedikleri belirlendikten sonra...
İİK’nun 16. maddesine göre, kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Aynı kanunun kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takibi düzenleyen 171. maddesinde ödeme emrinin “… (3) Kambiyo senedine ve borca dair her türlü itiraz ve şikayetlerini sebepleriyle birlikte diğer tarafa tebliğ edilecek nüshadan bir fazla dilekçe ile beş gün içinde icra dairesine bildirmesi ihtarı”nı içermesi gerektiği, 172. maddesinde ise, ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek isteyen borçlunun, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte icra dairesine bildirmesi gerektiği düzenlemelerine yer verilmiştir....
Borçlunun, hakkında, adi kiraya ve hasılat kiralarına ilişkin olarak başlatılan ilamsız icra takibinde, yukarıda özetlenen başvurularının şikayet niteliğinde olup, icra dairesinde borca itiraz ederek takibi durdurmuş olması, icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurarak, takibin bütün kiralayanlar tarafından birlikte yapılmasını, dolayısıyla, bu şekilde yapılmayan takip sonucu düzenlenen ödeme emrinin ve takibin iptalini istemesine engel teşkil etmez. Bir başka anlatımla, borçlunun, anılan konuda, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurmasında hukuki yararı bulunmaktadır. O halde mahkemece, şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçlunun hakkında yapılan genel haciz yoluyla ... takipte, yukarıda özetlenen başvuruları şikayet niteliğinde olup icra dairesinde borca itiraz ederek takibi durdurmuş olması, icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurarak, yabancılık teminatının yatırılmadığı nedeniyle takibin iptalini ve takibe dayanak belgelerin Türkçe tercümelerinin eklenmediği sebebiyle de ödeme emrinin iptalini istemesine engel teşkil etmez. Bir başka anlatımla, borçlunun özetlenen taleplerde bulunmasında hukuki yararı vardır. O halde mahkemece, şikayet başvurularının esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....