Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, İİK'nın 168/3- 4- 5. madde ve fıkraları gereğince, takibe konu senedin kambiyo vasfında olmadığına yönelik şikayet ile imzaya ve borca itirazın yasal beş günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen gözetilmelidir. Bu durumda mahkemece; HMK'nın 297. maddesi uyarınca öncelikle davacının ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğüne yönelik şikayeti bakımından değerlendirme yapılıp bir karar verilmesi, usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü halinde ise kambiyo takibine yönelik borca, faize ve fer'ilerine itirazın da yasal 5 günlük süresinde olduğunun anlaşılması durumunda bu itirazların esasının incelenmesi gerekirken, davacının usulsüz tebliğ şikayeti bakımından hiçbir değerlendirme yapılmadan, olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden doğduran borca itiraz bakımından karar verilmesi yerinde olmamıştır....

İcra Dairesinin 2021/6178 esas sayılı takip dosyasında 20.09.2021 onay tarihli tensip zaptı ile, "borçlunun UETS adresi var iken fiziki olarak yapılan tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle borçlu vekilinin itirazının kabulüne, takip kesinleşmediğinden ve ayrıca borçlu vekilince tüm borca itiraz edildiğinden mevcut konulan tüm hacizlerin kaldırılmasına" karar verilerek takibin durdurulduğunu, icra mahkemeleri tarafından yapılacak yargılamaya tabi olan uyuşmazlığa konu usulsüz tebligat hakkında, yasaya ve usule aykırı olarak icra dairesi tarafından inceleme yapılarak karar verildiğini, usulsüz tebligat sebebiyle itiraz süresini kaçıran borçlunun, tebliğden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 gün içerisinde, hem ilgili icra müdürlüğünün bulunduğu yer icra hukuk mahkemesine usulsüz tebliğ işlemine karşı İcra ve İflas Kanunu madde 16 gereği şikayette bulunulması, hem de aynı süre içerisinde ilgili icra müdürlüğüne itiraz dilekçesi verilmesi gerektiğini, ekte sunulmakta olan belgelerle ( ptt tebligat...

Davalı alacaklı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olarak yapıldığını, borçlunun icra dairesine 30/12/2021 tarihinde borca itiraz dilekçesi sunduğunu, itiraz dilekçesinden yaklaşık 3,5 ay geçtikten sonra iş bu şikayeti yaparak tebligat işlemine itiraz ettiğini, dolayısıyla usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığını, ayrıca şikayet edenin borca ve kefalet ilişkisine yönelik beyanlarını da kabul etmediklerini, usulsüz tebligata ilişkin şikayette bu hususların dilekçeye yazılmasına anlam veremediklerini, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....

İcra Müdürlüğünün 2018/10655 esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip açıldığını, bu takibe ve borca itiraz ettiklerini, takip dayanağı senet suretlerinin ödeme emri ile birlikte tebliğ edilmediğini, senetlerin tanzim tarihi ve vade tarihi ile alacaklı bölümünün sonradan yazıldığını, senetlerin kambiyo senedi niteliği taşımadığını, davacının takip alacaklarına borcu olmadığını, takibe ve borca itirazının kabulünü, takibin iptalini, yargılama giderlerinin, avukatlık vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini karar verilmesini, talep etmiştir....

Ancak, ilk derece mahkemesince, icra emrinin iptaline karar verildiğinden icra emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayetin konusuz kaldığı, yine icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve ferilerine yönelik şikayetlerin ise bu aşamada incelenemeyeceği, zira bu iddiaların ödeme emrinin tebliğ edilmesinden sonra itiraz olarak icra müdürlüğüne bildirilmesinin gerektiği anlaşıldığından mahkemece, bu şikayetler yönünden karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekirken icra emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayetin süre aşımından reddine karar verilmesi, icra müdürlüğünün yetkisine ve borca yönelik şikayetler hakkında da olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olmuştur....

in 02.04.2012 tarihinde usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte borca itirazlarını ileri sürerek icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetçiye yapılan tebligatın usulsüz olduğu tespit edildikten sonra, icra dosyasında şikayetçinin süresinde borca itiraz etmiş olması sebebi ile usulsüz tebligat şikayetini ileri sürmekte hukuki yararı olmadığından davanın reddine karar verildiği görülmektedir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir....

    Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK. nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Hukuk Genel Kurulunun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “..usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü İcra Mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” . Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez....

      İcra Mahkemesi'nin 07.11.2019 tarih 2019/985 Esas, 2019/1018 Karar sayılı kararıyla borca itirazın süre yönünden reddine karar verildiği, iş bu borca itiraz davasının açılmasıyla birlikte öğrenmenin başlayacağı ve 26.08.2020 dava tarihi itibariyle borçlunun şikayetinin yasal 7 günlük sürede olmadığı anlaşıldığından, dosya kapsamı ve delil durumu değerlendirildiğinde, istinaf olunan kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf sebep ve gerekçelerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      Davalı alacaklı vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde özetle; İcra dosyasından gönderilen ödeme emri borçluya tebliğ edildiğini ve süresinde itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, Dar yetkili icra hukuk mahkemesinin, takibin şekli açıdan usulüne uygun olup olmadığı - ilama aykrılık, usulsüz tebligat, imzaya itiraz, ödeme defi vb.- ile ilgili inceleme yapabileceğini, Davacı tarafın bu yönde bir itirazı bulunmadığını, İcra dosyası kesinleştikten sonra, şekli olarak bir eksikliği bulunmayan icra takibinin icra hukuk mahkemesince incelenmesi ve durdurulmasına karar verilmesi mümkün olmadığını belirterek mahkemenin vermiş olduğu davanın reddine ilişkin kararda hukuka aykırılık söz konusu olmadığından davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Uyuşmazlık; ilamsız icra takibinde borca itiraz niteliğindedir....

      Didim İcra Müdürlüğünün 2018/1906 Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davalı alacaklı tarafça davacı borçlu şirket aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, davacı borçluya 23/10/2018 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği, davacı tarafça 09/09/2019 tarihinde ödeme emri tebliğ tarihi düzeltilmesine ilişkin şikayette bulunulduğu, bildirdiği tarihe göre davanın süresinde açıldığı görülmüştür. Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğünün hükümlerine uyulmaksızın yapılan bir tebliğ işlemi usulsüz olmakla birlikte böyle bir tebligat mutlaka geçersiz sayılmaz. Tebligat usulsüz olsa bile, muhatap usulsüz tebliği öğrenmişse tebligat geçerli sayılır ve muhatabın öğrendiğini bildirdiği tarih tebliğ tarihi kabul edilir (Tebligat K.m.32). Muhatabın öğrenme tarihi olarak bildirdiği tarihin aksi ancak yazılı bir belge ile kanıtlanabilir. Beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanı ile ispat edilemez....

      UYAP Entegrasyonu