Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şikayetçi tarafından açıkça şikayetten vazgeçilmedikçe dosya borcunun ödenmiş olması, icra mahkemesince usulsüz tebligata ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. Her dava ve şikayet yapıldığı andaki şartlara göre değerlendirilmelidir. O halde mahkemece, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin esası incelenerek sonucuna göre olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, dosya borcunun ödenmesi sebebiyle "davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm tesisi isabetsiz olup, Dairemizce kararın belirtilen nedenle bozulması gerekirken, onandığı anlaşılmakla, borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ: Borçlunun karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 21.03.2019 tarih 2018/15910 E. - 2019/5038 K. sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 20/06/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....

    İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü beyanları ile taleplerini daralttıklarını ve davanın usulsüz tebligat şikayeti olarak değerlendirilmesini talep ettiklerini, HMK hükümlerine göre davalının ön inceleme duruşmasına mazeretsiz olarak gelmemesi halinde davacının davalının muvafakatı aranmadan davasını genişletip değiştirebileceğini, kendileri tarafından davalının mazeretsiz gelmediği ön inceleme duruşmasında talep sonucu daraltılarak davanın yalnızca şikayet davası olarak kabul edilmesinin talep edildiğini, bu nedenle davanın tebligatların usulsüzlüğüne ilişkin şikayet davası olarak görülmesi gerektiğini, kaldı ki usulsüz tebligatın kendiliğinden dikkate alınması gerektiğini, davacıya gönderilen 1., 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin tümünün usulsüz tebliğ edildiklerini, davacının her üç ihbarnamenin tebliği tarihinde de bağ evinde olduğunu, bu durumun komşuları tarafından da bilindiğini, ayrıca tebligatların TK'nun 21/1 maddesindeki...

    Şikayet dilekçesinde ileri sürülmeyen ve kamu düzenine ilişkin olmayan bu iddianın temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabiidir. Bu durumda, borçlunun en geç 04.02.2016 tarihi itibariyle icra takibinden haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden, 11.04.2016 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonradır. O halde; Dairemizin önceki bozma ilamının maddi hataya müstenit olduğu, maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmasının ise usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gözetilerek, mahkemece, borçlunun usulsüz tebligata yönelik şikayeti ile imzaya itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

      Ödeme emri tebliğinin usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmakla davacının usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile ödeme emrinin tebliğinin iptaline, ödeme emri tebliğinin davacını öğrenme tarihi olarak tespitine, söz konusu işlemlerde davalı tarafın kusuru bulunmadığından sebebiyet ilkesi uyarınca yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ilişkin karar verilmiştir. İstinaf başvuru dilekçesinde özetle: İstinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması veya bozulmasına karar verilmesi, yargılama giderleriyle avukatlık vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir....

      verilmiş olması sebebiyle vekalet ücretine de hükmedilmesi gerektiğini beyan ederek usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulüne, Tebligat Kanununa aykırı yapılan usulsüz tebligatın iptalini, TK m.32/2 uyarınca 21/04/2022 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulünü istemiştir....

      İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu şikayet usulsüz tebligata ilişkin olup devamında yapılan haciz işlemleri nedeni ile kamu düzenine aykırılık hallerinden olduğunu ve bu sebeple şikayetin süreye tabi olmadığını, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Davacı-borçlu vekilince, müvekkiline yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu, takipten 06/12/2021 tarihinde haberdar olunduğu ileri sürülmüştür. Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şikayetin süresi içerisinde yapılmadığından reddedilmesi gerektiğini, usulsüz tebligata ilişkin kararlarının icrası için kararın kesinleşmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; şikayetin kısmen kabulü kısmen reddine dair karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ :İlk derece mahkemesi kararına karşı; davalı vekili yasal süresi içerisinde istinaf talebinde bulunmuş, gerekli harçlar yasal süresinde yatırılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şikayete konu edilen karar; icra memuru tarafından daha önceden aynı talebe ilişkin karar verildiğinden, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar olduğunu, şikayet edenin ilk talebi red olunduğunda bu karar 7 günlük yasal süre içerisinde şikayet edilmediğini, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 2020/1827 e, 2021/135 sayılı kararı doğrultusunda,Balıkesir 4....

      Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; alacaklı T3 tarafından borçlu T1 hakkında icra takibi başlatıldığı, şikayet konusunun usulsüz tebligata ilişkin olduğu, icra müdürlüğünce borçlu adına "Göztepe Mah. 2295 Sok. No:14/7 Bağcılar İstanbul" adresine gönderilen tebligatın tanınmadığından bahisle iade edildiği, bunun üzerine mernis adresi olan aynı adrese TK 21/2 madde şerhli olarak tebligat çıkartıldığı ve tebligatın TK 21/2 maddesine göre usulünce yapıldığı anlaşıldığından şikayetin reddine" dair karar verildiği görülmüştür....

      Hukuk Genel Kurulunun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “..usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü İcra Mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” Muhatap, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi bildirilmemiş ise en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Somut olayda, borçluların mernis adreslerine çıkartılan tebligatların "Adresten taşındıkları anlaşıldığından evrakın ...Mah. muhtarı ... na teslim edildiği, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmış ve en yakın komşu/kapıcı/yönetici ...'...

        nun 355. maddesi hükmüne göre istinaf incelemesinin bu yönde sunulan dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılması ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun re'sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak davacı vekilinin istinaf sebeplerinin değerlendirilmesinde; Davacı vekili tarafından istinaf başvuru dilekçesinde müvekkiline yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süresiz olduğunu ileri sürmüş ise de; 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12- 258 E.-1991/344 K. sayılı kararı). Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için ise usulsüz de olsa bir tebligatın varlığı ön koşuldur....

        UYAP Entegrasyonu