Hukuk Genel Kurulunun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “..usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü İcra Mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” Muhatap, şikayet dilekçesinde öğrenme tarihi bildirilmemiş ise en geç şikayet tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Somut olayda; şikayet konusu ödeme emrinin tebliğ tarihinin 18.07.2012 olduğu, takip dosyasında yer alan 18.06.2012 tarihli borçlunun mernis adres araştırmasında ‘... Mah. ... Cad. Kapı no: 3B/15 .../...’ adresi tespit edilmiş ise de, yine borçlunun dava dosyasına sunduğu 01.01.2007-25.02.2016 beyan tarihi aralığı ile alındığı anlaşılan nüfus kayıt sistemine ait belgede borçlunun 26.10.2011 tarihinden 15.09.2015 tarihine kadar olan sürede Mernis Adresinin ‘ Alkent 2000 Mah. Dr. ...Cad. ... Sitesi 130. Blok B Giriş No:3U İç Kapı No: 15 .../...’ olduğu görülmektedir....
Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12-258, 1991/344 Esas ve Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; “...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın, bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir”. Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi, karşı tarafça ancak yazılı belge ile ıspatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih, 1967/172-107 Esas ve Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere, beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ıspat edilemez....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin, usulsüz tebligata yönelik şikayetleri ile ilgili İstanbul Anadolu 19. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/864 E. sayılı davasının sonucunu beklemeden davayı karara çıkarttığını, takibe konu bononun düzenleme yeri bulunmaması sebebiyle kambiyo vasfına haiz olmadığının açık olduğunu, mahkeme kararının usul yönünden son derece hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde kambiyo vasfına yönelik şikayete ilişkindir. İstanbul Anadolu 2....
İpotek veren taşınmaz maliki üçüncü kişiye, İİK'nun 150/ı maddesi gereğince hesap özeti gönderilmesi zorunluluğu bulunmamakta ise de; ipotek veren üçüncü kişi hakkında takip yapılabilmesi için Türk Medeni Kanunu'nun 887. maddesi uyarınca, alacağın kendisinden istenilmesi, yani muacceliyet ihtarının gönderilmesi gerekmekte olup, somut olayda şikayetçi ipotekli taşınmaz maliki şirkete hesap kat ihtarnamesinin 03/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve bu tebligata yönelik şikayette bulunmadığı görülmekle asıl borçlunun mirasçılarına hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edilmediği veya usulsüz tebliğ edildiği hususu ancak adı geçenler tarafından şikayet konusu yapılması halinde incelenecek bir durum olup ipotekli taşınmaz maliki tarafından yapılan şikayetin incelenmesi sırasında mahkemece resen değerlendirilemez....
Şikayetçi-Borçlu taraf 02.10.2017 tarihli memurluk işleminin kaldırılması talebiyle şikayet yoluna gelmiş ise de; İlamsız takipte kendisine ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığını iddia eden tarafın öğrenme tarihi olarak beyan etttiği tarihten itibaren ödeme emrinde gösterilen itiraz süresinde itirazlarını İcra Müdürlüğüne bildirmesi ve aynı süre içinde İcra Hukuk Mahkemesinde usulsüz tebligata ilişkin şikayetini ileri sürmesi gerekli ve yeterlidir. "Usulüne aykırı tebliğin hükmü başlığını taşıyan Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca; tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi kabul edilir. Bu hükme göre, usulsüz bir tebligat, mutlaka geçersiz olmayıp, Usulsüz tebligatı muhatabının öğrenmesi halinde, bu öğrenme tarihi itibarı ile hüküm doğurur. Anılan maddeden kaynaklanan usulsüz tebligat şikayetinde bulunmak hakkı ise tebligatın muhatabına aittir....
İcra Müdürlüğü'nün usulsüz tebligatı inceleme yetkisi olmadığından dolayı itiraz ve şikayeti kabil olmak üzere 30.10.2020 tarihinde taleplerinin reddine karar verdiğini, söz konusu icra dosyasına taraflarınca 28.10.2020 tarihinde vekalet sunulmuş olup yine aynı tarihte vekalet harcı yatırıldığını, 18.11.2020 tarih ve saat diliminden sonra icra dosyası içeriğinden bilgi sahibi oluklarını, usulsüz tebligat ve usulsüz tebligata bağlı diğer itirazlarının icra müdürlüğünce itiraz ve şikayeti kabil olmak üzere reddedildiğinin 18.11.2020 tarihinde öğrenildiğini, 7 günlük şikayet süresinin bu tarihten başlatılması gerektiğini, müvekkiline ödeme emrinin Tebligat Kanunun 21. maddesine göre usulsüz olarak tebliğ edildiğini belirterek, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin kabulüne karar verilmesini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin icra mahkemesine başvurusunda, Bakırköy 11....
T4 Türkiye İş Bankası 6000- 2785225 numaralı hesabına şikayet konu borç için 22/01/2020 tarihinde ödeme yaptığı dolayısı ile usulsüz tebligata 22/01/2020 tarihinde ıttıla kesbettiği (öğrendiği), usulsüz tebligata ve ödeme emrinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin İ.İ.K.'nun 16. maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içerisinde icra hukuk mahkemesine yapılması gerekmekte iken yasal süresi geçtikten sonra 04/08/2020 tarihinde tebligatın ve ödeme emrinin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet yoluna müracaat ettiği gerekçesiyle şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İ.İ.K.'nun 58/4.maddesine aykırı şekilde düzenlenen ödeme emrine göre yapılan tebligatta usulsüz olduğundan, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekmekte iken eksik inceleme ile verilen karar usul ve yasaya aykırı İ.İ.K.'...
Şikayetçi tarafından açıkça şikayetten vazgeçilmedikçe dosya borcunun ödenmiş olması, icra mahkemesince usulsüz tebligata ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. Her dava ve şikayet yapıldığı andaki şartlara göre değerlendirilmelidir. O halde mahkemece, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin esası incelenerek sonucuna göre olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, dosya borcunun ödenmesi sebebiyle "davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; alacaklı T3 tarafından borçlu T1 hakkında icra takibi başlatıldığı, şikayet konusunun usulsüz tebligata ilişkin olduğu, icra müdürlüğünce borçlu adına "Göztepe Mah. 2295 Sok. No:14/7 Bağcılar İstanbul" adresine gönderilen tebligatın tanınmadığından bahisle iade edildiği, bunun üzerine mernis adresi olan aynı adrese TK 21/2 madde şerhli olarak tebligat çıkartıldığı ve tebligatın TK 21/2 maddesine göre usulünce yapıldığı anlaşıldığından şikayetin reddine" dair karar verildiği görülmüştür....
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; kıymet takdiri veya satışa hazırlık işlemlerinden kaynaklanan nedenlerle ihalenin feshi isteminde bulunulabilmesi için, usulsüz olduğu ileri sürülen hususun, ihaleden önce şikayetçi tarafından öğrenilmemiş olması, öğrenilmiş ise İİK'nın 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılmış olması gerekir. Satışa hazırlık işlemlerine ve kıymet takdirine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde, icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesi mümkündür. Şikayetçi, fesih nedeni olarak ileri sürdüğü kıymet takdiri ve ihaleye hazırlık dönemine ilişkin bir durumu, yasal sürede icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürmez ise, yasanın öngördüğü bu olanağı yasal süresi içerisinde kullanmadığından daha sonra aynı nedene dayalı olarak ihalenin feshini isteyemez....