Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde katılma yolu ile şikayetçi vekili ve şikayet olunan vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Şikayetçi vekili, 25.03.2015 tarihli sıra cetvelinde ikinci sırada şikayet olunanın, 3. sırada ise şikayetçinin alacağına yer verildiğini, şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyada borçluya yapılan ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olmadığını, TK 21. maddedeki usule uyulmadan tebliğ yapıldığını, bu nedenle şikayet olunanın geçerli bir haczinin de bulunmadığını ve şikayetçinin haczinin önceki tarihli olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir....

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Şikayet K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kiralananın tahliyesine ilişkin takipte ödeme emrinin iptali, usulsüz tebligata ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 14.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 20.01.2017 günlü ve 2017/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 27.01.2017 tarihli ve 29961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2017 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (12.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkile yapılan ve bila iade dönen ilk tebligatın usulsüz olduğunu, bu kapsamda iade dönen tebligat sonrası müvekkile TK 21/2 uyarınca yapılan tebligatın da usulsüz tebligata dayanılarak yapıldığı için doğal olarak usulsüz olacağını, adreste bulunmama durumunun tespit edilmesiyle beraber en yakın komşuya haber verilmediğini, tebligat parçası üzerine kayıt düşülmediğini, bu tebligat parçasında da yönetici ve kapıcıya bildirim yapıldığına dair bir açıklama görülmediğini, bu durum tebligat parçasını açıkça usulsüz hale getirdiğini, müvekkile TK 21/2 uyarınca tebligat yapılması için öncesinde bilinen adresine usulüne uygun bir şekilde yapılmış tebligatın bulunması gerektiğini, somut olayda müvekkiline yapılan ilk tebligatta müvekkilin tanınmadığını beyan eden komşunun kim olduğunun belirtilmemesi yapılan tebligatın usulsüz olduğunu gösterdiğini, bu sebepten ötürü TK 21/2'ye göre yapılan tebligatın da usulsüz olduğunu...

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, ödeme emrinin, borçluya 04/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, mahkemeye yapılan başvurunun 27/01/2020 olduğu, ayrıca davacı vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğine yönelik herhangi bir şikayet başvurusunun olmadığı, varılan noktada şikayetin İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal (7) günlük hak düşürücü süreden sonra gerçekleştirildiği belirtilerek, şikayetin süreaşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir....

      ŞİKAYET Borçlular şikayet dilekçelerinde; borçlu ... adına çıkartılan tebligatların usulsüz olduğunu, 675 sayılı KHK'nın 16/3. maddesi gereğince, asıl kredi borçlusu şirketin 667 sayılı KHK kapsamında kapatılarak malvarlığının kamulaştırılması nedeniyle 670 ve 675 sayılı KHK'lar uyarınca, alacaklının alacağın tahsili için Gelir İdaresi Başkanlığına müracaat etmesi gerekirken, kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan şikayetçi borçlular hakkında takip başlatmasının usulsüz olduğunu ileri sürerek, takibin iptalini talep etmişlerdir. II. CEVAP Şikayet edilen alacaklı banka cevap dilekçesinde; şikayetin, hangi tebligata ilişkin olduğu açık olmadığından dinlenemeyeceğini, alacaklı tarafından asıl borçlu şirketten olan alacakların ödenmesi için Ankara KHK Komisyonuna başvuru yapıldığını, 670 ve 675 sayılı KHK'lar gereğince borcun kefaletten kaynaklanması halinde KHK'lara tabi olmadığını ileri sürerek, şikayetin reddini istemiştir. III....

        O halde yukarıdaki açıklamalar ışığı altında şikayet eden 3. kişiye yapılan tebliğ işlemleri usulsüz olduğundan şikayetin kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce onandığı anlaşılmakla şikayet edenin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ : Şikayet eden 3. kişinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 29.09.2014 tarih ve 2014/17745-22661 sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          O halde yukarıdaki açıklamalar ışığı altında şikayet eden 3. kişiye yapılan tebliğ işlemleri usulsüz olduğundan şikayetin kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce Mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğundan bahisle onandığı anlaşılmakla şikayet edenin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ : Şikayet eden 3. kişinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 03/11/2014 tarih ve 2014/19824 E. - 2014/25810 K. sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            O halde yukarıdaki açıklamalar ışığı altında şikayet eden 3. kişiye yapılan tebliğ işlemleri usulsüz olduğundan şikayetin kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerekirken Dairemizce onandığı anlaşılmakla şikayet edenin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir. SONUÇ : Şikayet eden 3. kişinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 30.10.2014 tarih ve 2014/18817-25580 sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Fikret Koral Kaplan'ın 28/01/2019 tarihinde talep dilekçesi gönderdiği ve 11/02/2019 tarihinde vekalet suret harcını ve baro pulunu yatırarak vekaletnamesini sunduğu dolayısıyla usulsüz tebligata 28/01/2019 tarihinde ıttıla kesbettiği ( öğrendiği), usulsüz tebligata ilişkin şikayetin İ.İ.K.'nun 16. maddesi gereğince öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içerisinde icra hukuk mahkemesine yapılması gerekmekte iken yasal 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra tebligatların usulsüzlüğüne ilişkin şikayet yoluna müracaat ettiği anlaşıldığından şikayetin kısmen kabul- kısmen reddi ile kıymet takdirinin usulsüz tebliğine ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine, kıymet takdirine itiraz şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine, satış ilanının borçlu asile tebliğine ilişkin işlemin iptaline karar verilmiştir....

              Şikayet dilekçesinde ileri sürülmeyen ve kamu düzenine ilişkin olmayan bu iddianın temyiz aşamasında değerlendirilemeyeceği tabiidir. Bu durumda, borçlunun en geç 04.02.2016 tarihi itibariyle icra takibinden haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden, 11.04.2016 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK.nun 16/1.maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonradır. O halde; Dairemizin önceki bozma ilamının maddi hataya müstenit olduğu, maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmasının ise usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği gözetilerek, mahkemece, borçlunun usulsüz tebligata yönelik şikayeti ile imzaya itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

                UYAP Entegrasyonu