Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

mahkemesine şikayet yoluyla ileri sürmez ise daha sonra aynı nedene dayalı olarak ihalenin feshini isteyemeyeceğini belirtmiş ve öncelikle hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, aksi halde esastan reddi ile şikayet edenin para cezasına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile icra dosyasından DSİ'ye hem haciz müzekkeresi hem 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ edilmiş olup haciz müzekkeresine yönelik DSİ tarafından beyanda bulunulmuş ise de İİK 78 kapsamında haciz müzekkeresine yönelik bir itiraz müessesesi bulunmadığı, haciz ihbarnamesine yönelik 15.04.2014 tarihli DSİ cevabının ise itiraz niteliğinde bir cevap olmadığı, şikayet dilekçesinde belirtilen hususların, ileride sıra cetveli düzenlendiğinde, icra müdürlüğünün İİK 100. maddeye yarar bilgilerin bildirildiği 02.01.2020 tarihli cevabının gerçeğe uygun olmadığı ileri sürülerek açılacak sıra cetveline ilişkin şikayet veya itiraz davasında tartışılacak hususlar olduğunun anlaşıldığı, Kaldı ki İİK'nın 106. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre DSİ nezdindeki alacak, menkul hükmünde ise de mahcuz para alacağı için satış söz konusu olmadığından paranın icra dosyasına celbi talebinin satış talebi gibi değerlendirilmesi gerektiği...

    Şikayet olunan haciz yaptığı takip dosyasındaki alacağının bir kısmını müştekiye temlik ettiğinden müşteki ile karşı taraf ihtiyari takip arkadaşı durumuna gelmişlerdir. Kesin haciz sahibi her alacaklı mensup olduğu derece (İİK'nın m. 100) adına satış talebinde bulunabilir. Somut olayda müşteki ile temlik eden aynı derecede alacaklı sayılmadıklarından, müştekinin satış talep etmesi temlik edenin uhdesinde kalan alacak, dolayısıyla mahcuz mal için satış istendiği sonucunu doğurmaz. Bu itibarla, şikayet olunan alacaklının, borçlunun taşınmazına 25.09.2012 tarihinde haciz işlemi uyguladığı ve alacağının bir kısmını 18.03.2013 tarihinde noter aracılığıyla şikayetçiye temlik ettiği, sonrasında ise şikayet olunan alacaklının uhdesinde kalan miktar yönünden süresinde satış istemediğinden haczinin düştüğü anlaşıldığından, bu husus dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....

      Davacı vekili, bir grubun ihale günü isteklilerin duyabileceği şekilde taşınmazların muhammen bedelinin yüksek olduğunu söyleyerek muhtemel alıcıların ihaleye iştirak etmelerine engel olduğunu ileri sürmüş ise de; bu hususun ispatına yönelik dava dilekçesinde delil bildirmediği, kaldı ki, kim veya kimler olduğu belirtilmeyen bir kısım kişilerin ihalesi yapılacak olan taşınmazın değerine ilişkin subjektif değerlendirmelerini beyan etmesinin ihaleye fesat karıştırıldığı anlamına gelmeyeceği anlaşıldığından ihaleye fesat karıştırıldığı iddiasına ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Bu durumda, şikayet dilekçesinde ihaleye fesat karıştırıldığı iddia edildiğinden şikayetin esasa ilişkin nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece, şikayetin usulden reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kıymet takdir raporunun borçluya tebliğ edildiği, borçlunun kıymet takdirine itiraz etmediği, borçluya satış ilanının tebliğ edildiğ, satış ilanının tebliğinden sonra da kıymet takdir raporuna itirazda bulunmadığı, satış ilanında taşınmazın önemli nitelik ve vasıflarının davacıya tebliğ edilen satış ilanının üzerinde yazılı olduğunun anlaşıldığı, satış ilanın Türkiye genelinde yayınlanan ve tirajı 50.000 üstü olan Sabah Gazetesinde 08.01.2022 tarihide yapılmış olduğu, satışa ilişkin işlem ve tüm taraflara yapılan tebliğlerin usulüne uygun yapıldığı, davacının diğer borçlulara yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığı ve diğer itirazlarının ihalenin feshi davasının konusu olamayacağı, satışa ilişkin işlem ve tebliğlerin usulüne uygun yapıldığı, başkaca somut iddia da bulunmadığı gerekçesiyle ihalenin feshi talebinin reddine, davacının ihale bedelinin %10’na tekabül eden para cezasına...

        ye yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi neticesinde ise; taşınmazın yüz ölçümünün ve muhammen değerinin eksik hesaplandığına yönelik iddiasının, satışa hazırlık işlemine ilişkin şikayet niteliğinde olduğu, şikayetçi borçlu vekiline satış ilanının 28.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, satış ilanın tebliği usulsüzlüğü iddiası da olmadığı göz önünde bulundurularak yasal 7 günlük süre içerisinde bu işlemin şikayet konusu yapılmadığı, böylelikle satış öncesi işlemin kesinleştiği, artık bu hususa dayalı olarak ihalenin feshi istenemeyeceğinden bahisle Bölge adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır....

          Mahkemece, iddia ve tüm dosya kapsamına göre, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emrinin 21.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği ve süresi itiraz edilmeden takibin 27.08.2015 tarihinde kesinleştiği, haczin ise 28.08.2015 tarihinde koyulduğu, sıra cetveli yapılmamasına ilişkin şikayet incelendiğinde, alacağa mahsuben aracı alan alacaklının haczinin 28.08.2015 tarihli olduğu ve haczin takip kesinleştikten sonra usul ve yasaya uygun olarak koyulduğu, sıra cetveli yapılmasının pratikte bir yararı olmayacağı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. Şikayet sıra cetvelinde sıraya ilişkindir....

            Davacı vekili tarafından satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediği ileri sürülmemiş, satış ilanının tebliğinden itibaren taşınmazın bir kısım vasıflarının satış ilanında hatalı yer aldığına ilişkin süresinde şikayet yoluna başvurulmamıştır....

            Alacağın esasına ilişkin itirazın tefriki ile görevsizlik verilmesine paralel olarak, eldeki şikayet dosyasında ...’ne yönelik şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle ...’nün karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin ......2012 gün ve 2012/4410-6832 E.K. sayılı kararının, adı geçenin temyiz itirazının süreden reddine ilişkin (...) sayılı bendinin hükümden çıkartılmasına ve kararın yukarıda açıklanan gerekçe ile de BOZULMASINA, ....02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahare vakıf olunmuşsa şikayet müddeti ıttıla tarihinden başlar. Şu kadar ki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez. İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vakı yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur. Tescil için tapu idaresine yapılacak tebligat, şikayet için muayyen müddetin geçmesinden veya şikayet edilmişse şikayeti neticelendiren kararın kesinleşmesinden sonra yapılır." madde kapsamında tehir-i icra talebi sonrası yatırılan nakit paranın nemalandırılmasına ilişkin madde kapsamında geçmediğinden talebin REDDİNE, İİK 16. Maddesi "Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır....

              UYAP Entegrasyonu