İcra Müdürlüğü’nün 2008/1651 sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe girişildiği, ipotekli taşınmaza 60.000 YTL kıymet takdiri yapıldığı, genel haciz yolu ile takibe itiraz üzerine açılan bu davada yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde takip tarihi itibariyle borcun en fazla 32.000 YTL civarında olduğu, hal böyle olunca rehnin borcun tamamını karşılamayacağı yönünden davacının elinde hiçbir veri yokken İİK.’nun 45. maddesine aykırı olarak bu davayı açtığı, alacaklının ileride olabileceği muhtemel bir rehin açığı belgesi ile yeni bir takip başlatma hakkının her zaman mevcut olduğu, bu aşamada erken yapılmış bir takiple ilgili derdest davanın reddi gerektiği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Şikayet olunan vekili, şikayetçilerin müvekkili bankanın 2005 tarihli rehin sözleşmesinin geçersiz olduğuna ilişkin iddialarının sıra cetvelindeki sıraya itiraz ile ilgili olmadığını, ticaret mahkemelerinin görev alanına girdiğini, rehin sözleşmesinin incelenmesinde sözleşme ile teminat altına alınan aracın asaleten ya da kefaleten doğmuş ve doğacak tüm borçları kapsadığının açık olduğunu, müvekkili bankanın borçluya işbu teminata dayanarak kredi kullandırma hakkına sahip olduğunu, bu nedenle şikayetçilerin rehin sözleşmesinin geçersiz olduğuna yönelik itirazlarının yersiz olduğunu, kaldı ki şikayetçilerin şikayet dilekçesinde mevcut satış bedelinin müvekkili bankaya devrine muvafakat ettiklerini bildirdiklerini, bu nedenle icra müdürlüğüne talimat verilmesi gerektiğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/52 E. 2011/351 K sayılı tazminat ilamının takibe konulması sonucu takibe taraf olmamalarına rağmen maliki ve donatanı oldukları gemi hakkında seferden men kararı ve gemi üzerine rehin tesisi işlemleri yapılmış olduğunu, bu kararların kaldırılmasına ilişkin icra müdürlüğüne başvurusunun reddedilmiş olduğunu bildirmiş, 28.05.2012 tarihli müdürlük kararının ve seferden men kararının kaldırılması ile rehin tesisi işlemlerinin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, şikayetçi vekilinin takibin tarafı olmadığı ve iddialarının istihkak iddiası niteliğinde olduğundan bahisle şikayetin reddine karar verilmiştir. Takip konusu ilamda, adı geçen gemi üzerinde TTK.nun 1236. maddesi gereğince kanuni rehin hakkı tanınmasına şeklinde hüküm kurulmuş olması nedeniyle icra mahkemesince ilam hükmü tartışılamaz. Bu nedenle şikayetçinin rehin tesisine yönelik işlemlerin iptali yönündeki taleplerinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
aralarındaki itirazın iptali davası hakkında.... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 11/06/2014 gün ve 2013/143 E.- 2014/336 K. sayılı hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. - K A R A R - 1)Davaya konu kredinin açılmasına vesile olan ... plakalı araç üzerine rehin şerhi konulup konulmadığı hususu dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Bu nedenle aracın trafik tescil belgesinin getirtilerek dosyaya eklenmesi ve üzerinde rehin şerhi bulunup bulunmadığının saptanması, 2)Davaya dayanak oluşturan genel kredi ve teminat sözleşmesinin aslı ya da tüm sayfalarını içerir okunaklı tasdikli suretinin eklenmesi, SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde belirtilen eksiklikler giderildikten sonra yeniden gönderilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 23.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan gerek süreli gerek süresiz şikayet ancak icra takibi sonuçlanıncaya kadar mümkündür. Takip sonuçlandıktan sonra o takibe ilişkin bir işleme karşı süresiz şikayet yoluna başvurulamaz. (Dairemizin 2015/32094 Esas, 2016/2114 Karar no ve 26/01/2016 tarihli kararı) Somut olayda; yukarıdaki yasal düzenlemelerde anlatıldığı üzere ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte davacı borçlulara gönderilen kat ihtarlarının usulsüz olduğuna ilişkin şikayet süreli olup, takibe konu gayrimenkullerin (12/06/2008 tarihinde) yapılan ihale sonucunda alacağa mahsuben alacaklıya ihale edilip akabinde (alacaklı vekilinin talebi üzerine 23/09/2009 tarihli) Rehin Açığı Belgesi düzenlenerek icra takibi sonuçlandırıldıktan sonra (11/01/2017 tarihinde) şikayet yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır....
Mahkemece, şikayetin reddine dair kararın Daire'mizin 31.....2012 gün ve 2012/4432-6258 Esas ve Karar sayılı ilamı ile "...şikayet olunanın alacağının taşıt alım kredisinden kaynaklanmadığını ve dolayısıyla rehnin bu alacağı kapsamadığını ileri sürmüş olup, ... mahkemesince şikayet olunanın kredi sözleşmesi ve rehinle igili belgeler getirtilip incelenmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği..." gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, araç üzerinde rehin şerhinin bulunduğu, rehnin kalktığının iddia ve ispat edilemediği, İİK'nın 206. maddesine göre rehne dayalı alacağın rüçhanlı olduğu, ... takibi yapılmasa bile rehinli alacağın öncelikle ödenmesi gerektiği, rehin hakkı sahibi şikayet olunan bankaya öncelikle ödeme yapılmasında yasaya engel bir hal bulunmadığı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir....
İlk derece mahkemesi dosya kapsamına göre, davacı banka ile davalı arasında 16.06.2006 tarihinde 125.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, sözleşme limitinin 20.12.2006 tarihinde 435.000,00 TL'ye yükseltildiği, kredi teminatı olarak araç rehnedildiği, taksitlerin ödenmesinde aksaklıklar olunca rehinle araçların paraya çevrildiği, kalan borç tutarı olarak 345.061,66 TL olarak belirlenerek 30.06.2011 tarihinde davacı tarafa kesin rehin açığı belgesi verildiği, davalı tarafın icra takip dosyasındaki itirazına göre alınan bilirkişi raporlarının değerlendirilmesinin sonunda, davanın kısmen kabulü ile davalının İzmir 23. İcra Dairesinin 2013/11359 Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile; takibin 269.062,00 TL üzerinden devamına, alacak likit olduğundan 269.062,00 TL alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu kredi alacağının tahsili amacıyla başlatılan ipoteğin ve rehnin paraya çevrilmesi takiplerinde teminata konu taşınmaz ve araçların satıldığını ancak ihale bedellerinin müvekkili bankanın alacağını karşılamadığını, teminatların alacağı karşılamayacağının açık olduğu durumlarda, tahsilde tekerrür teşkil etmemek kaydıyla, genel haciz yolu ile takibe girişilmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, ihalenin feshi davalarının sonuçlarının beklenmeleri sebebiyle rehin açığı belgelerinin ilk derece mahkemesi yargılaması esnasında alınamadığını, ipoteğin paraya çevrilmesi talepli Antalya 3. İcra Müdürlüğü'nün ......
Mahkemece, bedeli paylaşıma konu araç üzerinde şikayetçi lehine rehin hakkı bulunduğu ve rehnin devam ettiği gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiş ise de, şikayetçi tarafça dayanılan rehin sözleşmesinin konulma amacı ile ilgili borcunun tamamının ödenip ödenmediği tespit edilip, ödenmemiş olması durumunda ilgili miktarın dikkate alınması, rehin sözleşmesinin konulma amacıyla ilgili borcun ödenmiş olması halinde rehnin ileride doğacak alacakların veya doğmuş diğer alacakların teminatını teşkil etmeyeceği dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayet olunan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayet olunan yararına BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı kefiller yönünden yapılan itirazda incelenmiş olup, davacının ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ---- sayılı dosyasında icra takibi yaptığı, taşınmazları sattırdığı, ------ alacağını bu yolla tahsil ettiği rehin açığı belgesinde yer almaktadır. Ancak rehin açığı belgesinde sadece borçlunun davalı şirket olarak gösterilmesinin nedeni; ipoteğin kefillerin kefalet borcu için değil sadece ------borcu için verildiğinden elbette kredi borçlusu şirketin isminin sadece yer aldığı, kefillerin isminin yer almaması gerektiği nedeniyle davalı kefillerin bu yönden olan itirazlarına da itibar edilmemiştir....