Öte yandan İcra ve İflas Kanununda taşınmaz haczinin yenilenmesine dair bir düzenleme mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz yeni bir işlem olup borçlunun her haciz için şikayet hakkı vardır. Somut olayda şikayete konu taşınmazın tapu kaydına 10.05.2013, 15.08.2014 ve 19.11.2014 tarihlerinde haciz şerhi konulduğu görülmüş olup, mahkemece şikayet konusu işlemin hangi hacze yönelik olduğu tespit edilmeksizin ve yine alacaklının davanın İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen 7 günlük süre içerisinde açılmadığına dair iddiası da araştırılmaksızın şikayetin esastan incelenerek karar verilmesi doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Diğer yandan İcra ve İflas Kanunu'nda taşınmaza ilişkin haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa konulan her haciz yeni bir haciz olup, borçlunun yeni hacze yönelik olarak şikayet hakkı bulunmaktadır. Somut olayda, borçlunun meskeniyet iddiasına konu taşınmaza 09.05.2013 tarihinde konulan haciz için Mahkeme’nin .. sayılı dosyası ile ileri sürülen meskeniyet şikayetiyle ilgili verilen karar henüz kesinleşmemiş ise de, eldeki haczedilmezlik şikayeti 16/02/2016 tarihli başka bir haciz işlemine ilişkin olduğundan, derdestlikten söz edilemez. Kaldı ki, 09/05/2013 tarihli haczin düştüğü, alacaklı vekilinin yeniden haciz konulması için 16/02/2016 tarihinde talepte bulunduğu anlaşılmaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şikayet konusu taşınmazın şikayet eden T1 tarafından hacizli bir şekilde sonradan devralındığını, şikayetin süresinde olmadığını belirterek şikâyetin reddi gerektiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...başvuru öncelikle şikayet hakkı yönünden incelenmiş olup şikayete konu İstanbul İli, Maltepe İlçesi, 15094 ada, 631 parsel, 16 nolu bağımsız bölümün şikayet eden tarafından üzerinde haciz kaydı bulunmasına rağmen 06/09/2019 tarihinde devralındığı, şikayet edenin taşınmazı devralırken İstanbul 28. İcra Müdürlüğünün 2018/4654 Esas sayılı dosyası ile 4652 Esas sayılı dosyalarından 27/02/2018 tarihinde konulan hacizlerden haberdar olduğu, tapu sicilinin aleniliği ilkesi gereğince kimsenin bu kayıtları bilmediğini iddia edemeyeceği gözetildiğinde, üzerinde haciz kaydı bulunan bir taşınmaz devralındıktan sonra, bu taşınmaz için meskeniyet şikayetinde bulunulamayacağından şikayet eden isteminde haksız bulunmuştur....
Ancak, meskeniyet iddiasına ilişkin yargılamanın devamı sırasında alacaklı icra müdürlüğüne verdiği ....05.2015 tarihli dilekçesiyle mahcuz taşınmazın borçlunun haline uygun meskeni olduğunu beyan ederek haczin kaldırılması isteminde bulunmuş ve anılan talep doğrultusunda ....05.2015 tarihinde taşınmaz üzerine konulan haciz fekkedilmiştir. Dolayısıyla, haczin kaldırılması ile meskeniyet şikayeti ile elde edilmek istenen gaye fiilen gerçekleşmiştir. Bu durumda mahkemece, şikayet tarihinden sonra davaya konu haczin kaldırıldığı nazara alınarak "şikayet konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" dair hüküm kurulması gerekirken; bu husus, göz ardı edilerek sonuca gidilmesi doğru değildir. Öte yandan, yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda şikayet tarihi itibariyle tarafların haklılık durumları gözetilerek karar verilmesi gerekmektedir....
Dava İİK'nun 82/1- 12 maddesi uyarınca açılmış meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetine ilişkindir....
Diğer yandan, taşınmazda Ziraat Bankası lehine 24/10/2011 tarih ve 24936 yevmiye numaralı ipotek şerhi bulunduğu, haciz ve şikayet tarihi itibariyle bu ipoteğin mevcut olduğu, ipoteğin icra dosyasına gönderilen Ziraat Bankası yazısına göre şikayet tarihinden sonra 12/08/2021 tarihinde fekkedildiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinde bulunan ipotek resmi senedinden ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı görülmektedir. Borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Bu nedenle Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünden ipoteğe konu borcun hangi tarihte tamamen ödendiği, haciz tarihi olan 06/09/2017 tarihinden önce ödenip ödenmediği sorulup, buna göre davacının meskeniyet iddiasında bulunup bulunamayacağının tespiti gerekmektedir....
Bunun dışında borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibari ile de ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir....
Şikayete konu taşınmaz üzerinde hacizden önce tesis edilen ve haciz tarihi itibari ile ipoteğe bağlı borcu ödenmeyen, zorunlu olmayan ipotek mevcut olup borçlu meskeniyet şikayetinden vazgeçmiş sayılacağı anlaşılmaktadır. Ancak, İİK 82/1 maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK 106- 110 maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi ve halen geçerli ve devam eden bir haczin bulunup bulunmadığının mahkemece resen tespit edilmesi gerekir. Şikayet tarihinden önce anılan maddeler uyarınca haczin düştüğünün veya haczin kaldırıldığının belirlenmesi halinde, davacının düşen bir haczin kaldırılmasını istemekte hukuki yararı olmayacağından meskeniyet şikayetinin fuzuli yapıldığının kabulü gerekir....
, Anayasa Mahkemesi tarafından hacizden doğrudan etkilenecek kişilerin de meskeniyet şikayetinde bulunma haklarının olduğu yönünde hüküm kurulduğunu, mahkemece verilen kararın anayasaya, hukuka ve İİK’nun 82/12 maddesinin amacına ters düştüğünü, mahkeme kararının gerekçesinin yerinde olmadığını ve çelişkiler içerdiğini, şikayet hakkının yalnızca takip borçlusuna tanınmış olduğu belirtilmiş ise de bu değerlendirmenin hatalı olduğunu, mahkemenin vermiş olduğu kararla hiçbir bağlayıcılığı bulunmayan Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarını dayanak olarak göstermiş olmasına rağmen Anayasa Mahkemesi kararının tamamen etkisiz olarak değerlendirmekle çelişkiye düştüğünü, bu nedenle hukuka, anayasaya ve kanunun amacına aykırı olarak verilen ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/3436 KARAR NO : 2022/2101 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ÇORLU İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/05/2022 NUMARASI : 2022/95 ESAS - 2022/230 KARAR DAVA KONUSU : Meskeniyet İddiası KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davacı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Çorlu 4....