Talep, alacaklının haczin İİK’nin 96.-97. maddesine göre yapılması talebine ilişkin şikayet başvurusudur. Üçüncü kişi haciz esnasında alınan beyanında, mahcuz malın leasing sureti ile kiralandığını bildirerek istihkak iddiasında bulunmuştur. Alacaklı vekili tarafından dava dilekçesine ek olarak 19.01.2015 tarihli ... Finansal Kiralama A.Ş ile borçlu şirket arasında imzalanan Finansal Kiralama Sözleşmesi, borçlu ve üçüncü kişi arasında imzalanan 27.12.2017 tarihli Finansal Kiralama Devir Sözleşmesi ibraz edilmiştir. İİK'nin 96/1. maddesi uyarınca istihkak iddiasının mülkiyet, rehin vb. haklardan birisine dayanılarak ileri sürülmesi gerekir. Gerek doktrinde ve gerekse Yargıtay uygulamasında “mülkiyet ve rehin hakları” sözcüklerinin sınırlandırıcı anlam taşımadığı, ayrıca sınırlı ayni haklara, tapuya şerh verilmiş kişisel haklara, hapis hakkına, mülkiyeti muhafaza sözleşmesine, intifa hakkına dayanarak da istihkak davası açılabileceği kabul edilmektedir....
Şikayetçi, müflise verdiği çek karnesi sebebiyle alacağı olduğunu ve müflise ait mevduat üzerinde genel kredi sözleşmesi uyarınca rehin hakkı bulunduğunu belirterek bir kısım alacağının rehin hakkı sebebiyle rüçhanlı alacak olduğunu ileri sürmüş ve buna ilişkin sözleşmeyi dosyaya sunmuştur. İİK'nın 206. maddesinin ilk fıkrasına göre rehinli alacaklar, sıra cetvelindeki sıralamanın önünde ödenir. Bu bakımdan banka ile mudisi arasında akdedilmiş kredi sözleşmelerinde mudinin bankadaki parasının, mudinin bankaya olan borçlarının teminatı olduğuna dair kayıtlar geçerli bir rehin hakkı niteliğindedir. Kaldı ki, MK'nın 950. maddesinde düzenlenen hapis hakkına ilişkin şartların da bu paralar bakımından oluştuğu tartışmasızdır. Öte yandan alacağın şarta bağlı olması istenebilir hale gelmesi, rüçhan hakkına sahip olması ise diğer alacaklara kıyasla öncelikle ve tam olarak ödenmesi hususları ile ilgilidir....
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; ilk kesinleşen haczin şikayet olunanın haczi olduğu halde şikayetçinin takibinin rehnin paraya çevrilmesine dayalı olması nedeniyle rehne dayalı alacağının öncelikli olduğu, sıra cetvelinde öncelikle pay ayrılması gerekirken bu hususun gözetilmemesi nedeniyle sıra cetvelinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulü ile anılan sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir. Şikayet, sıra cetvelindeki sıraya ilişkindir. Şikayet olunanın alacaklı olduğu ... .... ......
- K A R A R - Şikayetçi vekili, dava dışı borçluya kullandırılan kredi kapsamında rehin sözleşmesi imzalandığını, şikeyetçinin rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığını, şikayet olunanın ise kiralayan sıfatı ile hapis hakkı sahibi olduğunu, düzenlenen sıra cetvelinde şikayet olunann ilk sırada yer aldığını, rehin hakkının hapis hakkından öncelikli olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunan, davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Şikayet eden vekili, Bornova Vergi Dairesinin alacağının eşyanın aynından kaynaklanmasına rağmen, müvekkili bankanın limit ipoteğinin önüne geçerek öncelikle Vergi Dairesinin alacağının ödenmesine ilişkin sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir. Şikayet edilen vekili, vergi alacağının rehninde önce konulan hacizlere iştirak edebileceğini, yatırım indirimi ve diğer teşvikler yoluyla ödenmeyen vergi borçlarının eşyanın aynından doğan borçlar gibi rehin hakkına göre öncelikli olduğunu belirterek şikayetin reddini savunmuştur....
Taraflar arasında pazarcılar odası seçimi ile ilgili uyuşmazlık bulunması, şikayet konusu imza listesinin aslının elde edilememesi, davalı dışındaki şikayetçilerin imzalara ilişkin iddiaları, davacının örgüt sorumlusu olduğu konusunda iddia bulunduğunun şikayette açıklanmış olması, davacının da gazetedeki resmin kendisine benzediğini kabul etmesi karşısında şikayetlerin yasal şikayet hakkı kapsamında kaldığı, davacının kişilik hakkına saldırı oluşturmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Şu durum karşısında davanın reddedilmesi gerekirken, mahkemece davalının sorumluluğuna karar verilmesi bozma nedenidir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Kira sözleşmesinde kiracı tarafından yapılan imalatların istenemeyeceği belirtilmiş olsa dahi şayet kira süresinin bitiminden önce tahliye gerçekleşmiş ise kiralayanın zenginleştiği ölçüde bu imalatların bedeli istenebilir. Nitekim TBK'nun 321. maddesini de bu şekilde yorumlamak gerekir. Öte yandan yapılan bu imalatlar sebebiyle kiralayanın zenginleşmesi tahliyenin gerçekleşmesi anında vuku bulur. Yani tahliyenin gerçekleşmesi ile kiralanan tekrar kiralayanın kullanımına geçeceğinden bu andan itibaren kiralayanın zenginleştiğinin kabulü gerekecektir. Diğer yandan kiracının kendi ihtiyacı için ve işinin gereği olarak kiralanana yapmış olduğu değer arttırıcı imalat bedelini kiraya verenden isteme hakkına sahip olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 3. HD'nin 2017/8353 Esas, 2019/4508 Karar sayılı ilamı). Taraflar arasında 01/06/2011 başlangıç tarihli ve 8 yıl süreli kira sözleşmesi yapılmıştır....
Mezkür ihbarnamede; Dosya kapsamına göre, marka hakkına tecavüz eyleminin, Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 06/05/2013 tarihli ihtiyati tedbir kararının icra kanalıyla yerine getirildiği ve 19/08/2013 tarihine kadar süregeldiği, şikayet süresinin bu tarihe kadar işlemeyeceği dolayısıyla müşteki vekilinin 29/01/2013 tarihli şikayet dilekçesinin süresinde olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü; Dosya kapsamına göre kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden REDDİNE, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı, kira olacağına mahsuben, eşyaları hapis hakkı olarak elinde tuttuğunu, tespit edilemeyenler dışında bir eşya, mal bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacının, davalıya ait taşınmazda kiracı iken, davalı kiralayanın taşınmaza girerek, başka bir ... yapmak için tadilata başladığı ve davacıya ait eşyaların dükkanda bir köşeye toplanıp davacıya teslim edilmediği hususları taraflar arasında ihtilafalı değildir. Davalı bu eşyaları 4.950.000.000 TL kira olacağı olduğu için hapis hakkı olarak elinde tuttuğunu savunmuştur....
Şikayet sonunda hakları haleldar olabilecek alacaklıların savunma haklarını kullanabilmeleri ve adalet dengesinin sağlanabilmesi bakımından takdir hakkı, duruşma açılması yönünde kullanılmalıdır. Bu durumda mahkemece, icra müdürlüğünün borçluya ait aracın satış bedelinin paylaşımı ile ilgili kararının sıra cetveli niteliğinde olduğu gözetilerek şikayet tarihinde yürürlükte olan HMK'nın basit yargılama usulüne ilişkin 316. vd. madde hükümleri uyarınca yargılamanın yürütülmesi, şikayet olunan ...'...