İcra Müdürlüğü'nün 2008/4083 E. sayılı dosyası ile satıldığını, bedelin iflas masasına aktarıldığını, İİK'nın 206. maddesine aykırı olarak alacağın 4. sıraya imtiyazlı olmayan alacak olarak kaydedildiğini, hapis hakkı ile teminat altına alınan alacağın 1. sıraya kaydedilmesi gerektiğini ileri sürerek, şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir. Dahili şikayet olunan .... Kurumu vekili, hapis hakkının kiracının haczedilmeyen malları üzerinde kullanılamayacağını, şikayetçinin hapis hakkının borçlar kanunu 336. ve İİK'nın 270-271. maddeleri hükümlerine göre kullanılmayı gerektiğini, şikayetçinin hapis hakkı mevcut ise bu hakkın kullanılmasına ilişkin bu maddelere uyulması gerektiğini, aksi halde hapis hakkının kullanılamayacağını savunarak, şikayetin reddini istemiştir....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki şikayet olunan vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Şikayetçi vekili, borçluya ait taşınmazların satıldığını, düzenlenen sıra cetvelinde 1. sırada şikayet olunan dosyasının yer aldığını, şikayet olunan dosyasında süresi içinde satış avansı yatırılmadığından haczin düştüğünü ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; iddia, savunma, bilirkişi raporu dosya kapsamına göre; şikayet olunan dosyasında süresinde satış avansı yatırılmadığından geçerli bir satış talebinin bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Karara karşı şikayet olunan vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/05/2021 NUMARASI : 2021/227 2021/319 DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Adana 5. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 28.05.2021 tarih 2021/227 esas 2021/319 karar sayılı mahkeme kararının süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı 3. Kişi (finansal kiralayan) vekili dava dilekçesinde özetle; Adana 4. İcra Müdürlüğünün 2020/5448 E sayılı dosyasının borçlusu ile müvekkili şirket arasında finansal kiralama sözleşmesi düzenlendiğini, finansal kiralamaya konu malların mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunu, haciz müzekkeresinin müvekkiline tebliğ edildiği tarihte borçlu finansal kiralayanın satın alma hakkının doğmadığını, doğmamış hakkın haczedilemeyeceğini belirterek "borçlunun doğmuş ve doğacak olan devir hakkının haczine" ilişkin 19/04/2021 tarihli haciz müzekkeresinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Buna göre 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-1. maddesinde düzenlenen marka hakkına tecavüz suçunun oluşabilmesi için; 1- Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek, 2-Mal veya hizmet üretmek, satışa arz etmek veya satmak fiillerinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. 556 sayılı sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller” başlıklı 61/a maddesi ile atıf yapılan “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı” başlıklı 9/2-e maddesinde “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması” marka hakkı sahibi tarafından yasaklanabilir....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; sıra cetveli kapsamında kendisine ödeme yapılan şikayet olunan vekiline şikayet dilekçesinin tebliğe gönderildiği, ancak şikayet olunan vekilinin bu dosyaya ilişkin görevlendirme yapılmadığından evrakı iade edip şikayet olunan asıla tebligat yapılmasını talep ettiği, uyuşmazlığın takip hukukuna dayalı olduğu, şikayet niteliği taşıdığı, dolayısıyla şikayet olunan asılın takip dosyasında tüm iş ve işlemlerini yürütmekle görevli bulunan vekile gerekli tebligatın yapılması ile taraf teşkiline ilişkin işlemlerin tamamlandığı, bu nedenle ayrıca şikayet olunan asıla tebligat gönderilmesi hususundaki istemin reddi yoluna gidildiği, TTK'nın 1235/3. maddesi kapsamında gemi adamlarının hizmet ve iş mukavelelerinden doğan alacaklarının gemi alacaklısı hakkı veren alacaklar arasında yer aldığı, gemi alacaklısı hakkının alacaklının alacağını deniz servetinden öncelikle almasını sağlayan bir tür kanuni rehin hakkı olduğu, bu hakkın kanundan doğduğu...
Mahkemece, taraflar arasında yapılan sözleşme, özellikle sözleşmenin 14/I maddesi kapsamında, kiralayanın sözleşmeden kaynaklanan haklarını başlangıçta kullanmamasının bu hakkından vazgeçtiği anlamına gelmeyeceği, kiralayanın ileriye ertelediği haklarını her zaman talep edebileceği, doğmuş hakkından açıkça vazgeçmediği takdirde kiralayanın doğmuş olan hakkın talep edilbileceği nazara alındığında, sözleşme kapsamında davalının ödemesi gereken aylık kiralarını bir dönem düşük ödemesi ve bunu da davacının kabul ederek faturalandırıp defterlerine kaydetmesi ve tahsil etmesinin, ödenmesi gereken kira miktarından feragat ettiği anlamına gelmeyeceği ve taraflar arasında sözleşmenin aylık kiralara ilişkin hükmünün uygulama ile değiştirildiği sonucunu doğurmayacağı, bilirkişilerce sözleşme hükümlerine göre hazırladıkları 24.04.2017 tarihli ek raporda; davalı kiracının eksik ödenen kira borcu ile 4 aylık muaccel kira borcu, cezai şart ve sözleşmede belirlenen aylık temerrüt faiz oranına göre hesaplanan...
Şikayet hakkını kullanma konusunda asıl olanın vekalet verenin iradesi olduğu yönündeki ilke ışığında somut olaya gelince; Dosya içerisinde mevcut olan ve Bvlgari S.P.A. yetkilisi tarafından ... irtibat bürosu yetkilisi ...’e verilen asıl vekaletname içeriğinde “Bir gümrük davasını ya da diğer davaları takip etme anlaşması vaka bazında mektup, faks veya e-posta iletişimi ile yapılacaktır.” şeklindeki kısıtlamanın bulunması ve Dairemizin 10.10.2019 tarihli tevdii kararına rağmen, katılan firma vekilinin; sanık hakkında şikayet hakkının kullanılması amacıyla ve şikayet tarihini kapsar şekilde marka sahibi firma yetkilisi tarafından kendilerine verilmiş izin içeren mektup, faks veya elektronik posta iletisi aslını veya tercümesinin onaylı örneklerini dosyaya ibraz edemediği anlaşıldığından, sanık hakkında usulüne uygun ve geçerli bir şikayet bulunmadığı gözetilmeden davanın düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu...
Şikayet hakkını kullanma konusunda asıl olanın vekalet verenin iradesi olduğu yönündeki ilke ışığında somut olaya gelince; Dosya içerisinde mevcut olan ve ... şirketinin yetkilisi tarafından ... irtibat bürosu yetkilisi ...’e verilen asıl vekaletnamenin içeriğinde “Bir gümrük davasını ya da diğer davaları takip etme anlaşması vaka bazında mektup, faks veya e-posta iletişimi ile yapılacaktır.” şeklindeki kısıtlamanın bulunması ve Dairemizin 25.03.2021 tarihli tevdii kararına rağmen, katılan firma vekilinin; sanık hakkında şikayet hakkının kullanılması amacıyla ve şikayet tarihini kapsar şekilde marka sahibi firma yetkilisi tarafından kendilerine verilmiş izin içeren mektup, faks veya elektronik posta iletisi aslını veya tercümesinin onaylı örneklerini dosyaya ibraz edemediği anlaşıldığından, marka sahibi firmanın sanık hakkında şikayet tarihi itibarıyla hukuken geçerli bir şikâyetinin bulunmadığı gözetilmeden, davanın düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi...
Kiralayan tarafından icra müdürlüğünden kira alacakları nedeniyle hapis hakkı isteminde tarihinde bulunulmuş, talep kabul edilerek İİK 270. Maddesi gereğince hapis hakkı defteri tutulmuş, 01/12/2020 tarihinde davacı kiralayan şirket tarafından borçlu şirket aleyhine 159.033,82 TL asıl alacağın tahsili talebi ile taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmış, borçlu şirkete ödeme emri 14/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiş ve borçlu vekili tarafından 16/12/2020 tarihinde takibe itiraz edildiği, itiraz dilekçesinde borçlu vekili özetle, müvekkilinin alacaklı olduğunu iddia eden tarafa borcu olmadığını, bu sebeple hukuka aykırı hapis hakkına ve borcun bir kısmına itiraz edildiğini, taraflar arasındaki 10/09/2013 tarihli sözleşmenin 9....
Depozito sözleşme ile herhangi bir alacağa tahdidi olarak özgülenmediği takdirde kiralayanın sözleşmeden kaynaklanan her türlü alacağını temin için verilmiş sayılır. Taraflar arasında imzalanmış bulunan kira sözleşmesinde ise , davacı mal sahibinin davalı kiracıdan o dönemdeki bir aylık kira karşılığı tutarı 45 TL. depozit aldığı belirtilmiş, depozitonun kira, genel apartman giderleri, telefon, elektrek gideri ve oluşacak hasarların güvencesi olduğu ve iadesine ilişkin başka herhangi bir düzenleme yapılmadığı anlaşılmıştır. Mevzuatımızda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince, gerek öğretide, gerekse yargı kararlarında kira sözleşmelerinde yer alan depozitoya ilişkin anlaşmaların kural olarak geçerli olduğu kabul edilmektedir. Depozitonun temel amacı ve tek fonksiyonu, kiralayanı güvence altına almaktır....