Maddesi hükümleri gereği zarar görenin zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halükarda kazanın gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıl olup ve ancak trafik kazası suç teşkil eden bir fiil sebebi ile gerçekleşmiş ise TCK da öngörülen ceza zaman aşımı ve uzamış ceza zaman aşımı süresinin dahi tazminat davaları yönünden açılacak davalara da uygulanacağı öngörülmüş olup, buna göre yapılan incelemede her ne kadar davalı tarafça uzamış zaman aşımı süresine dayanılmış ise de, meydana gelen traik kazasının tek taraflı bir trafik kazası olup, müteveffanın ölümü ile sonuçlanan kaza da suç teşkil eden bir eylem bulunmadığı bu nedenle ceza zaman aşımı ve uzamış ceza zaman aşımı sürelerinin uygulanmasının mümkün bulunmadığı, kazanın 02/05/2007 tarihinde meydana gelimiş olup, davacı yanın fiili ve zararı öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl içerisinde gerekli müracaatlarını yapmayıp dava da açmadığı anlaşılmış olmakla, zaman aşımı süreleri geçirilmiş olmakla başkaca bir...
Bu durumda davacı ile aynı durumda bulunan üyelere borca rağmen bağımsız bölümlerin oturmaya, kiraya vermeye elverişli şekilde tahsis edilip edilmediği davacı yönünden nispi eşitlik ilkesinin ihlal edilip edilmediği araştırılıp, kooperatifin diğer üyelerinden davacı ile aynı konumda olup bağımsız bölümün borca rağmen teslim alıp oturmaya, kiraya elverişli şekilde yararlanmaya başlayan üyelerin varlığının tespiti halinde davacının kira bedeli talebinde haklı olduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, zaman aşımı itirazı yönünden ise dava dilekçesi ile talep olunan 10.000,00 TL kısma zaman aşımı itirazında bulunulmadığı, ıslah ile talep edilen kısım yönünden ise itiraz kabul edilerek zaman aşımına uğrayan 5 yıllık süre yönünden kira bedeline hükmolunmasında isabetsizlik bulunmadığı, açıklanan gerekçe ve dosya kapsamına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1- a-6 maddesi gereğince kararın kaldırılarak mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir...
Bu itibarla, mahkemesince zaman aşımı sebebi ile davanın reddi kararı yerinde olmamıştır. Mahkemesince her ne kadar davacının arabulucuya ilk başvuru tarihinin 08/10/2019 olduğu belirtilmiş ise de, dosya içerisindeki arabuluculuk tutanakları incelendiğinde davacı tarafından 19/07/2019 gününde Diyarbakır Arabuluculuk Bürosuna başvuru yapıldığı, ... arabuluculuk numarası ile incelenin dosyada 30/07/2019 gününde yani henüz zaman aşımı süresi dahi dolmaksızın ilk oturum yapıldığı, bu oturumda dosyamız davalıları tarafından yetkisizlik itirazında bulunulduğu, bu itiraz üzerine dosyanın 6325 sayılı yasının 18/A-8 maddesi gereğince yetki itirazı hususunda karar verilmek üzere Diyarbakır Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiği, Diyarbakır Sulh Hukuk Mahkemesin tarafından ......
Mahkemece istem, on yıllık zaman aşımı süresi geçtiğinden bahisle red edilmiştir. Kararı davacı temyiz etmiştir. Borçlar Kanununun 22. maddesi hükmünce biçimine uygun düzenlenen satış vaadi sözleşmeleri mülkiyet devir borcu yüklenen vaad borçlusunun edimini yerine getirmemesi halinde vaad alacaklısına hükmen borcun yerine getirilmesine talep yetkisi tanır. Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için yasa özel bir zaman aşımı süresi belirlemediğinden Mahkemece doğru olarak saptandığı üzere burada Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen on yıllık zaman aşımı süresi uygulanır. Ne var ki, burada önemli olan on yıllık zamanaşımı süresinin ne zaman başlayacağının saptanmasıdır. (B.K.m.128) Somut olayda; sözleşmenin yapıldığı 12.7.1974 tarihinde satışa konu 127 parsel kaydında “mülkiyet intikalinin Toprak ve Tarım Reformu Uygulaması açısından geçersiz sayılacağı” kısıtlaması bulunduğundan kısıtlama kayıtta kaldığı sürece sözleşmenin ifa olanağı yoktur....
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; gelen chargeback talepleri nedeniyle müvekkil bankanın ödeyeceği tazminatlar düşünülerek davacının hesapları üzerine tedbiren bloke konulduğunu, bloke işleminin keyfi ya da hukuk dışı bir uygulama olmadığını, davada zaman aşımı süresinin dolduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 72. Maddesi gereğince davalının hesaptan son işlem tarihi olan 03.02.2015 tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açmadığı davanın 14.06.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmış olmakla alacağın zamanaşımına uğradığı kanaatiyle; Davanın zaman aşımı nedeniyle REDDİNE, karar verilmiştir....
Ancak, ıslahla dava değerinin (ecrimisilin) artırılması üzerine, davalılar süresinde zaman aşımı definde bulunmuşlardır. Bilindiği üzere; 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ecrimisil davaları 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Beş yıllık zamanaşımı ise, dava tarihinden veya ıslah tarihinden geriye doğru hesaplanır. Öte yandan, kısmi dava açılması halinde alacağın yalnız dava konusu edilen kısmı için zaman aşımı kesilir, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı tutulmuş olsa da, dava dışı kalan kısım için zamanaşımı işlemeye devam eder....
Uyuşmazlık; hükme esas alınan kusur oranının olaya ve oluşa uygun olup olmadığı, zaman aşımı ve icra inkar tazminatına yöneliktir. Davacı ile davalı arasındaki iş sözleşmesinden kaynaklanan rücu davasında uygulanması gereken zaman aşımı süresinin 10 yıl olduğu, takip tarihi itibariyle 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı, Aksaray 2....
Çekin keşide tarihi 29/09/2010 olup, ibraz süresinin bitim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 Sayılı TTK'nın 726. maddesi uyarınca 6 aylık zaman aşımı süresine tabidir. TTK’nın 662. maddesinde "müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir" hükmüne yer verilmiştir. TTK'nın 730/18. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 663/2. maddesi gereğince zaman aşımı kesilince son işlem tarihinden itibaren, müddeti aynı olan yeni bir zaman aşımı işlemeye başlar. Ayrıca alacaklının yaptığı, takibin devamını sağlayıcı nitelikte her takip işlemi ile de zaman aşımı kesilir ve yeni bir süre işlemeye başlar....
Merkezinin etrafında olay anının görüntüleyebilecek kameraların tespit edilmesi gerektiği, yapılan araştırmalar neticesinde de bir sonuç elde edilememesi halinde ise daimi arama kararı alınarak dava zaman aşımı süresinin sonuna kadar evrakın takibinin gerektiği gözetilmeden, sadece müştekinin beyanının alınması suretiyle yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre davacı hakkında çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde bulunulduğu, davacı tarafından takibin kesinleşmesi sonrası zaman aşımının gerçekleştiği ileri sürülerek şikayette bulunulduğu ilk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verildiği, davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/1176 esas sayılı dosyasının incelenmesinde davacı T1 tarafından İstanbul 6.icra müdürlüğünün 2020/19050 esas sayılı dosyasına ilişkin 21.12.2020 tarihli dava dilekçesi ile zaman aşımı nedeni ile icranın geri bırakılması talebi ile dava açıldığı, 24.02.2021 tarihli kararla icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır....