Aile Mahkemesi'nin 2020/587 esas 2020/55 karar sayılı ilamı ile davacı ile müşterek çocuklar arasında kurulan şahsi ilişkinin yeterli olduğunu, müvekkili tarafından çocukların davacı ile görüşmesinin kısıtlanmadığını, müşterek çocukları istediği zaman davacının görmeye gelebileceğini, davacının belirtilen tarihlerde çocukları görmeye gelmediğini, herhangi bir günde de gelmediğini, müvekkilinin çocukları davacıya göstermediği iddialarını kabul etmediğini, müvekkilinin çocukları ile babalarının görüşmesi için elinden geleni yaptığını bu nedenle şahsi ilişkinin düzenlenmesi talebinin reddine, nafakanın azaltılması talebinin ise reddinin talep ettiği, yargılama gideri vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir....
istemediğini, daha fazla mağdur olmaması için davalı baba ile aralarındaki şahsi ilişkinin kaldırılmasına veya görüş günleri sayısının azaltılmasına, görüş günlerinin de müşterek çocuğun davalı babada yatılı kalmaması şeklinde sınırlandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile anne ile çocuklar arasında kişisel ilişkinin gece yatılı kalmayacak şekilde yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Tarafların Ereğli(Konya) Aile Mahkemesinin 2018/743 Esas 2019/45 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları, 2017 doğumlu müşterek çocuk Yusuf Eren Temiz'in velayetinin anneye verildiği, baba ile şahsi ilişki kurulduğu, kararın 06/05/2019 tarihinde kesinleştiği, davacının Eskişehir ilinde, davalı ve müşterek çocuğun Konya ili Ereğli ilçesinde ikamet ettikleri sabittir. İlk Derece Mahkemesince müşterek çocuğun yaşı itibariyle anneye olan ihtiyacı, henüz tuvalet eğitimini tamamlamamış olması, müşterek çocuk ile baba arasında boşanmanın kesinleşmesinden sonra pek fazla şahsi ilişkinin kurulmamış olması, çocuğun üstün yararı dikkate alınarak boşanma ilamında yer alan şahsi ilişkinin yeterli olduğu kanaati ile açılan davanın reddi yerinde görülmekle davacının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
ilişkinin yeniden düzenlenerek her ay bir kez annenin evinde ve kontrolünde çocuk ile ilişki kurulmasına, yatılı kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Bu durumda, davalı erkeğin tam teşekküllü resmi bir sağlık kuruluşuna sevk edilerek hukuki işlem (dava) ehliyetinin olup olmadığı yönünde rapor alınması gerekirken, mahkemece bu konuda araştırma yapmadan yargılamaya devam edip sonuçlandırıldığı görülmüştür. 2- Kabule göre de; A-Mahkemece, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verildiği halde, duruşmada tefhim edilen kısa kararda çocuk ile baba arasında şahsi ilişki düzenlenmesi yönünden süreleri gösterir şekilde hüküm oluşturulmadığı, çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin sosyal çalışma uzmanı eşliğinde kurulmasına şeklinde karar verildiği, gerekçeli kararda ise bu şahsi ilişki süresinin düzenlendiği, ancak bu sürelerin de infaz yönünden çelişkili olduğu, davacı vekilinin talebi üzerine bu konuda ek karar verildiği anlaşılmış olup, bu haliyle kısa karar ile, gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında şahsi ilişki konusunda çelişki oluşturulduğu anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Hüküm, davacı kadın tarafından temyiz edilmiş, diğer taraf vekili de, temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde bulunmuştur (HUMK m. 433/2). Hükmü süresinde temyiz etmemiş olan tarafın, temyize cevap dilekçesindeki temyiz itirazlarının incelenebilmesi, temyiz dilekçesinin tebliğinden itibaren on gün içinde cevap verilmesi halinde mümkündür (HUMK. m. 433/2). Aksi halde, süresinden sonra verilen cevap dilekçesindeki temyiz itirazları dikkate alınamaz....
Açıklanan sebeplerle davalı vekilinin iştirak nafakalarına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi yönünden yapılan incelemede; İlk derece mahkemesince; "sosyal inceleme raporunda babanın görülen ağır ceza dosyasından haberdar olduğu, konut değiştirmeyi düşünmediği ve Veli ile aynı evde kalmaya devam edeceğine dair beyanı, her ne kadar şahıs dosyadan beraat etmişse de kararın henüz kesinleşmediği, yapılan yargılama dolayısı ile dahi çocukların psikolojik olarak mevcut durumdan etkileneceğinin açık olması sebebi ile sosyal inceleme raporunda da belirtildiği üzere çocukların babanın ikametinde yatılı kalmamasının bu aşamada daha yararlı olduğu, değişen durumlara göre şahsi ilişkinin her zaman yeniden düzenlenebileceği" gerekçesi ile kişisel ilişkinin yatılı olmayacak şekilde yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır....
İlk derece mahkemesince alınan sosyal inceleme raporundan sonra davacı vekili davasını ıslah ederek, velayetin değiştirilmesi aksi takdirde müşterek velayet tesisi ile çocuk ile anne ve baba arasında birer haftalık dönüşümlerle şahsi ilişki kurulması ve şahsi ilişkinin bu şekilde düzenlenmesi talebinde bulunmuş, davacı vekilince verilen ıslah dilekçesindeki talepler yönünden uzmandan rapor alınmamıştır. Kişisel ilişki düzenlenirken gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı"dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Kişisel ilişki tesis edilirken ana ve babanın eylemleri, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları, çocuğun üstün yararını etkilediği ölçüde gözönünde tutulur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası olmadığı taktirde şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesi istemine ilişkin olup terditli açılmış davadır. Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, velayet değiştirilmesini gerektirir bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla velayetin değiştirilmesi ve buna bağlı iştirak nafakası istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....