Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile anne ile çocuklar arasında kişisel ilişkinin gece yatılı kalmayacak şekilde yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....

ilişkinin yeniden düzenlenerek her ay bir kez annenin evinde ve kontrolünde çocuk ile ilişki kurulmasına, yatılı kişisel ilişkinin tamamen kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Hüküm, davacı kadın tarafından temyiz edilmiş, diğer taraf vekili de, temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazlarını bildirerek temyiz isteğinde bulunmuştur (HUMK m. 433/2). Hükmü süresinde temyiz etmemiş olan tarafın, temyize cevap dilekçesindeki temyiz itirazlarının incelenebilmesi, temyiz dilekçesinin tebliğinden itibaren on gün içinde cevap verilmesi halinde mümkündür (HUMK. m. 433/2). Aksi halde, süresinden sonra verilen cevap dilekçesindeki temyiz itirazları dikkate alınamaz....

    Açıklanan sebeplerle davalı vekilinin iştirak nafakalarına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi yönünden yapılan incelemede; İlk derece mahkemesince; "sosyal inceleme raporunda babanın görülen ağır ceza dosyasından haberdar olduğu, konut değiştirmeyi düşünmediği ve Veli ile aynı evde kalmaya devam edeceğine dair beyanı, her ne kadar şahıs dosyadan beraat etmişse de kararın henüz kesinleşmediği, yapılan yargılama dolayısı ile dahi çocukların psikolojik olarak mevcut durumdan etkileneceğinin açık olması sebebi ile sosyal inceleme raporunda da belirtildiği üzere çocukların babanın ikametinde yatılı kalmamasının bu aşamada daha yararlı olduğu, değişen durumlara göre şahsi ilişkinin her zaman yeniden düzenlenebileceği" gerekçesi ile kişisel ilişkinin yatılı olmayacak şekilde yeniden düzenlenmesine karar verilmiştir. Kişisel ilişki düzenlemesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır....

    Bu durumda, davalı erkeğin tam teşekküllü resmi bir sağlık kuruluşuna sevk edilerek hukuki işlem (dava) ehliyetinin olup olmadığı yönünde rapor alınması gerekirken, mahkemece bu konuda araştırma yapmadan yargılamaya devam edip sonuçlandırıldığı görülmüştür. 2- Kabule göre de; A-Mahkemece, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verildiği halde, duruşmada tefhim edilen kısa kararda çocuk ile baba arasında şahsi ilişki düzenlenmesi yönünden süreleri gösterir şekilde hüküm oluşturulmadığı, çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin sosyal çalışma uzmanı eşliğinde kurulmasına şeklinde karar verildiği, gerekçeli kararda ise bu şahsi ilişki süresinin düzenlendiği, ancak bu sürelerin de infaz yönünden çelişkili olduğu, davacı vekilinin talebi üzerine bu konuda ek karar verildiği anlaşılmış olup, bu haliyle kısa karar ile, gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında şahsi ilişki konusunda çelişki oluşturulduğu anlaşılmıştır....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müşterek çocukların devlet okuluna gittiğini, giderlerinde her hangi bir artış olmadığını, davalının yeniden evlendiğini ve çocuk sahibi olduğunu, masraflarının arttığını nafaka artış talebi yönünden mahkeme kararının haksız olduğunu, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebi yönünden davanın husumet yokluğundan reddi gerektiği, kişisel ilişkinin detaylarının anlaşmalı boşanma protokolünde belirtildiğini, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini gerektirir bir durumun bulunmadığını davacının çocuklarla davalının kişisel ilişki kurmasını engellediğini, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebi yönünden tüm taleplerinin kabul edilmediğini, davanın kısmen kabulü şeklinde hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmediğini belirterek verilen kararın bu yönlerden kaldırılmasını talep etmiştir....

    Ne var ki; davacı-davalı anne tarafından açılan asıl davadaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Asıl ve birleşen her iki davada tarafların istekleri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. Anne tarafından harcı verilerek açılan ve babanın davası ile birleşen kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup, her iki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebi davası hakkında toplanan deliller nazara alınarak ayrı ayrı yeniden karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerektirmiştir....

      İlk derece mahkemesince alınan sosyal inceleme raporundan sonra davacı vekili davasını ıslah ederek, velayetin değiştirilmesi aksi takdirde müşterek velayet tesisi ile çocuk ile anne ve baba arasında birer haftalık dönüşümlerle şahsi ilişki kurulması ve şahsi ilişkinin bu şekilde düzenlenmesi talebinde bulunmuş, davacı vekilince verilen ıslah dilekçesindeki talepler yönünden uzmandan rapor alınmamıştır. Kişisel ilişki düzenlenirken gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı"dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Kişisel ilişki tesis edilirken ana ve babanın eylemleri, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları, çocuğun üstün yararını etkilediği ölçüde gözönünde tutulur....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası olmadığı taktirde şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesi istemine ilişkin olup terditli açılmış davadır. Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, velayet değiştirilmesini gerektirir bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla velayetin değiştirilmesi ve buna bağlı iştirak nafakası istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....

      Tarafların Afyonkarahisar Aile Mahkemesinin 2013/761 Esas 2014/950 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, 2007 doğumlu müşterek çocuk Cemile, 2008 doğumlu çocuk Ramazan, 2010 doğumlu çocuk Ayşe, 2011 doğumlu çocuk Şemsettin'in velayetinin anneye verildiği, baba ile şahsi ilişki tesis edildiği anlaşılmıştır. Davacının, davalı babanın kasten adam öldürme suçundan mahkum edildiğini, kendisine vasi atandığını, cezaevinden izinli olarak çıktığında Afyonkarahisar İcra Müdürlüğünün 2020/6274 sayılı icra takip dosyası ile çocuklarla görüşme sağladığını, bu sırada çocukların şiddete maruz kaldıklarını belirterek şahsi ilişkinin kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına alınan icra tutanakları, tanık beyanları ile davalı babanın çocuklara karşı şiddet uyguladığı, şahsi ilişkinin kötüye kullanıldığının ispat edilemediği anlaşıldığından müşterek çocuklarla baba arasında kurulan şahsi ilişkinin tamamen kaldırılması yerinde olmayacaktır....

      UYAP Entegrasyonu