Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bunlardan bazılarını; malikin, malik olduğu taşınmaza karşı yapılan el atmanın önlenmesi için açılan dava, malikin sahip olduğu malı haksız olarak elinde bulunduran ya da ona saldıran kişiye karşı açılan el atmanın önlenmesi davası, malikin maliki olduğu şeyin doğal ürünlerine karşı yapılmış olan el atmanın önlenmesine karşı açılan dava, malikin karşılaşabileceği sınır tecavüzlerine karşı açabileceği el atmanın önlenmesi davası, malikin arazi kayması nedeniyle vaki el atmalara karşı açabileceği dava, malikin zilyetliğe saldırı olması nedeniyle açabileceği dava ve malikin geçit hakkı sebebiyle el atmalara karşı açabileceği dava, şekilde sıralayabiliriz. Davaların isimleri farklı olsa da hepsinin açılmasının ortak nedeni haksız el atmanın ve tecavüzün ortadan kaldırılmasıdır ve böylece malikin mülkiyet hakkının muhafaza edilmesidir....

Bunlardan bazılarını; malikin, malik olduğu taşınmaza karşı yapılan el atmanın önlenmesi için açılan dava, malikin sahip olduğu malı haksız olarak elinde bulunduran ya da ona saldıran kişiye karşı açılan el atmanın önlenmesi davası, malikin maliki olduğu şeyin doğal ürünlerine karşı yapılmış olan el atmanın önlenmesine karşı açılan dava, malikin karşılaşabileceği sınır tecavüzlerine karşı açabileceği el atmanın önlenmesi davası, malikin arazi kayması nedeniyle vaki el atmalara karşı açabileceği dava, malikin zilyetliğe saldırı olması nedeniyle açabileceği dava ve malikin geçit hakkı sebebiyle el atmalara karşı açabileceği dava, şekilde sıralayabiliriz. Davaların isimleri farklı olsa da hepsinin açılmasının ortak nedeni haksız el atmanın ve tecavüzün ortadan kaldırılmasıdır ve böylece malikin mülkiyet hakkının muhafaza edilmesidir....

Bu kapsamda paydaşlardan her biri payına vaki el atmanın önlenmesini talep edebileceği gibi taşınmazın tamamına yönelik el atmanın da önlenmesini talep ve dava edebilir. Ecrimisile gelince; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere, hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 1945/22 E, 1950/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi-Ecrimisil Uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.. Davalının taşınmazda kiracı olduğunu ileri sürmesi uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı sonucunu doğurmaz. Uyuşmazlığın bu niteliği gereği de inceleme görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesine aittir. Ancak, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklığından bahisle dairemizin görevli olduğu belirtildiğinden, görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın Başkanlar Kurulu'na gönderilmek üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmesine, 18.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Dava dilekçesinde davalının tahliyesi istenmiş ise de taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığı görüldüğünden istemin kira sözleşmesinden kaynaklanmayan tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmalıdır. Davalı taşınmazda davacı babasının rızasına dayalı olarak durmaktadır. Davacının rızasını geri alması nedeniyle davalı fuzuli şagil durumuna düşmüştür. Bu davada görev el atılan taşınmazın değerine göre belirlenmelidir. Bu durumda uyuşmazlığın Gölyaka Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nun 21. ve 22. ( 1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince Gölyaka Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 14.11.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Davacı şahsi hakkının korunmasını ve buna yapılan müdahalenin önlenmesini talep etmiş olduğuna göre, bu dava salt zilyetliğe dayalı bir dava olmayıp hakka dayalı bir davadır. Gerek mülkiyet hakkı sahibi ve gerekse başka bir hakka dayanarak mülkiyet hakkı sahibinden taşınmazı belirli bir süre elinde tutma hakkı kazanmış kişiler, mülkiyet hakkının ve sözleşme ile edindiği hakkın kendisine sağladığı yararlanmalar için üçüncü kişilerin engellemeleri karşısında, yargı yolu ile hakkın korunmasını isteyebilirler. Bu hak, mülkiyet ve sözleşmeye dayanan şahsi hakkın varlığı süresince mütecavizi fiilen defetme hakkı biçiminde olabileceği gibi, müdahalenin sürekliliği halinde yargı yolu ile de istenebilir. Haksız el atma, doğrudan mülkiyet hakkına el atma şeklinde olabileceği gibi bir vasıta veya başka bir kişi kullanmak suretiyle de gerçekleşebilir....

      Somut olayda; davacı uyuşmazlık konusu taşınmazların ortak muristen kaldığını, davalıların yararlanmasına karşı koyduklarını ileri sürerek payına yönelik olarak davalıların el atmasını önlenmesi isteminde bulunmuştur. Görüldüğü üzere davacının istemi hakka dayalı (mülkiyet hakkından kaynaklanan) el atmanın önlenmesi istemine ilişkin bulunmaktadır. Davacının isteği MK 982 ve 893 maddelerinde ifadesi bulunan salt zilyetliğin korunmasına ilişkin bir dava olmayıp, miras hakkından kaynaklanan el atmanın önlenilmesi istemine ilişkindir. Bu tür davalarda görevli mahkeme taşınmazın değerine göre belirlenir. Dava konusu taşınmazların niteliğine, miktarına ve dava tarihi itibariyle değerine göre davaya bakma Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında bulunduğundan uyuşmazlığın Alaplı Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir....

        Maddesinde düzenlendiği üzere "bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir. " El atmanın önlenmesi davalarının konusunu büyük ölçüde ayni haklar teşkil eder. El atmanın önlenmesi davasının kabul edilebilmesi için el atmanın haksız olması gerekir. El atan kişinin kasıtlı ve kusurlu olması şart değildir. El atan kişi geçersiz bir hukuki sebebe dayanıyor ise el atmanın önlenmesi davası açılabilir. El atmanın önlenmesi davası bir eda davasıdır. Bu dava sonunda davalı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya mahkum edilmektedir. Ayni hakka dayandığından ayni bir davadır. Ayni bir dava olduğu için haksız el atma sürdükçe her zaman el atmanın önlenmesi davası açılabilir. Bu dava zaman aşımına uğramaz. Hak düşürücü süreye tabi değildir....

        Dosya içeriğine göre, 01.07.1986 tarihinde dava konusu taşınmazın kullanım hakkının geçerli bir kira sözleşmesi ile davalı ... Kundura Ticaret ve Sanayi A.Ş.'ne bırakıldığı ve diğer davalı ... Tic. ve San. A.Ş.'nin taşınmazı ona tebaen kullanmakta olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalılardan ecrimisil istenemez. Davacılar mülkiyet hakkına dayalı olarak el atmanın önlenmesi talebinde bulunabilirler, ancak davacılar vekilinin el atmanın önlenmesi talebinden de 08.12.2014 tarihli dilekçesi ile feragat etmiş olduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde değildir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalılar ..., ..., ..., ... ve ......

          taşınmazı ipotek ettiğini ve halen icra dosyasında rehin açığı bulunduğunu, mülkiyet hakkı karşısında davacının el atmanın önlenmesi talebinin de yerinde olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur....

            UYAP Entegrasyonu