Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

baktığı, davalı kadının düzenli bir geliri olmayışı nazara alındığında çocuk Sibel için verilen iştirak nafakası miktarının yeterli olduğu, annenin düzenli bir gelirinin olmayışı, kadının yoksul olup çocuk Mert için nafaka ödemekle sorumlu tutulamayacağı, çocuk Mert için iştirak nafakası verilmemesinin de doğru olduğu, çocuklar adına iştirak nafakasının yardım nafakası olarak devamının istenemeyeceği, zira çocukların reşit olduktan sonra kendi adlarına yardım nafakası talep edebilecekleri anlaşıldığından davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

baktığı, davalı kadının düzenli bir geliri olmayışı nazara alındığında çocuk Sibel için verilen iştirak nafakası miktarının yeterli olduğu, annenin düzenli bir gelirinin olmayışı, kadının yoksul olup çocuk Mert için nafaka ödemekle sorumlu tutulamayacağı, çocuk Mert için iştirak nafakası verilmemesinin de doğru olduğu, çocuklar adına iştirak nafakasının yardım nafakası olarak devamının istenemeyeceği, zira çocukların reşit olduktan sonra kendi adlarına yardım nafakası talep edebilecekleri anlaşıldığından davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davacının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetlerinin anneye verilerek, baba ile çocuklar arasında şahsi ilişki tesisine, müşterek çocuklar lehine hükmedilen aylık 200,00'er TL tedbir nafakası ile aylık 250,00'şer TL iştirak nafakasının davalıdan tahsiline, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın lehine 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; yoksulluk nafakasının reddi, iştirak nafakası ve manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili; tanıkların dinlenmeden karar verildiğini belirterek, kararın tamamı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

Davacı, davalı ile müşterek çocukları olan Taha'ya iştirak nafakası ödediğini, 04.11.2011 tarihinde çocuğun reşit olduğunu beyanla halen ödemekte olduğu aylık 180,00 YTL iştirak nafakasının 04.11.2011 tarihi itibariyle kaldırılmasını, 04.11.2011 tarihinden dava tarihine kadar ödediği nafakaların iadesini, bunun yanında müşterek çocuk Taha'nın reşit olmadan evvel de sigorta kaydı olduğunu tespit ettiğini iddia ederek Taha'nın sigortalı olduğu dönemlerde ödediği nafakaların iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile; çocuğun reşit olmasıyla iştirak nafakasının kendiliğinden sona ereceğini, çocuğun reşit olması sebebiyle de husumetin çocuğa yöneltilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....

    Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası DİE’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın DİE’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....

      Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....

      "İçtihat Metni"Davacı- davalı ... ile davalı- davacı ... arasındaki asıl davada yardım nafakasının kaldırılması, karşı davada iştirak nafakasının arttırılması davasına dair ... 2. Aile Mahkemesinden verilen 10/05/2016 günlü ve 2015/234-2016/327 sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 06/07/2017 günlü ve 2016/20656-2017/11211 sayılı ilama karşı taraflarca kararın düzeltilmesi istenilmiştir....

        Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada; davacı çocuğun halen hükümlü olarak cezaevinde bulunduğu ve annesinin gelirinin ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediği ileri sürülerek; davacı adına kayyımı vekili tarafından davalı babadan yardım nafakası talep edilmiş, mahkemece istemin kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.Dosya kapsamından, cezaevinde hükümlü olarak bulunan davacının kısıtlanarak anne ve babasının velayeti altına alındığı, davanın ise iştirak nafakasının kaldırılması davasında davacıyı temsil etmek üzere atanan kayyım tarafından tayin edilen vekil aracılığı ile açıldığı anlaşılmaktadır. Temsil kayyımı, baba tarafından açılmış olan iştirak nafakasının kaldırılması davasında kısıtlı davacıyı temsil etmek üzere atanmıştır (TMK. md. 426/2). Temsil görevi bununla sınırlıdır....

          Nitekim 6100 sayılı HMK'nun 33. maddesi ve 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı YİBK'na göre olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir. Hakimin hukuki nitelendirmede bulunma görevine ilişkin muhtelif kararlar mevcuttur. (YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991) Somut olayda, her ne kadar mahkemece, karşı dava bakımından davacının talebi iştirak nafakasının artırılması olarak nitelendirilmiş ise de, davacı vekili dava dilekçesinde reşit olan müvekkilinin üniversite eğitimine devam ettiğini ve eğitim giderlerinin karşılanması için reşit olduğu tarihten itibaren müvekkili lehine nafakaya hükmedilmesini talep etmiş olup, bu talebin TMK.nun 328. 364. maddeleri uyarınca yardım nafakası istemine ilişkin olduğu açıktır....

            Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür. (TMK m. 328/2) Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364) Eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir....

            UYAP Entegrasyonu