Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu kapsamda; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması 01 Eylül 2023 tarihinden itibaren dava şartıdır. Somut olayda dava tarihi ... olup, davacının menfi tespit istemine ilişkin arabuluculuğa başvurmamış olduğu görülmekle, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A.2.maddesinde "Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." açık düzenlemesi karşısında davanın usulden reddi gerekmiştir....

    Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece, menfi tesbit davasının tefrik edildikten ve ayrı esasa kaydı yapıldıktan sonra, tasarrufun iptali davasının diğer ön koşullarının gerçekleşmiş olduğunun anlaşılması halinde, gerçek bir borç ilişkisinin varlığı tasarrufun iptali davasını etkileyeceğinden bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada davalı-birleşen davada davacı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacı ...Ş.'...

      Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....

        Celbi talep edilen ve davacı yanca birleştirilmesi talep edilen dava dosyasının huzurdaki davada davalı konumunda olan kişi tarafından açılmış menfi tespit davası niteliğinde olduğu; huzurdaki davanın ise sonra açılan itirazın iptali davası niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Menfi tespit davası ile itirazın iptali davası arasındaki hukuki ilişkinin ortaya konulmasına yönelik Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/19-892 Esas, 2020/305 Karar sayılı ilamında, "...İtirazın iptali davasından önce menfi tespit davası açılması durumunda sonra açılacak itirazın iptali davasında hukuki yararın var olduğu kabul edilmektedir. Menfi tespit davası sonucunda (davanın reddi) alınan kesin hüküm itirazın iptali davası açılmaksızın icra takibinin devamını sağlamayacaktır. Menfi tespit davasından sonra karşılık dava veya ayrı bir dava olarak itirazın iptali davası açılması mümkündür (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 87-88, 119)....

          A.Ş. bakımından devam eden bir takip olmadığından, menfi tespit davası hükmünün şikayete konu icra dosyasına sunularak, kambiyo senedine dayalı icra takibine devam edilmesinin mümkün olmadığı, icra mahkemesince takip hukuku kuralları çerçevesinde daha önce takibin iptaline karar verilip kesinleşmesi halinde iş bu takip hukuku kararı yok sayılarak aynı icra dosyası üzerinden takibe devam edilmesinin mümkün olmadığı, davacı takip alacaklısı menfi tespit davasındaki ilam ile ancak yeni bir icra takibi yapabileceği, somut olayda takibin daha önceden iptal edilmiş ve bu husus kesinleşmiş olduğundan 2004 sayılı İİK'nın 72. maddesinin yukarıda alıntı yapılan hükümlerinin uygulanmasına imkan bulunmadığı gerekçesiyle alacaklının menfi tespit davası hükmüne dayalı alacak ve tazminat talepleri bakımından icra müdürlüğünce verilmiş olan icra müdürlüğü kararının iptali talebinin reddine karar verilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit-itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı ......

            Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemi ile karşı dava olarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. 1-Tasarrufun iptali davaları İİK’nun 281.maddesi geriğince basit yargılama usulüne tabi davalardan olup HMK’nun 2.maddesinde de belirtildiği üzere genel mahkemelerde görülmesi gereken davalardan olduğundan mahkemenin tasarrufun iptali davası yönünden görevsizlik kararı vermesi usul ve yasaya aykırıdır. 2-Basit yargılama usulüne tabi tasarrufun iptali davasına karşı açılan menfi tespit davasının yazılı yargılama usulüne tabi olması, tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle karşı dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali davasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi yargılamaya ayrı esas üzerinden devam edilip taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken her iki davanın birlikte görülmesi isabetli görülmemiştir...

              Bölge Adliye Mahkemesi’nce, aynı icra takibi nedeniyle davalı banka tarafından 06.12.2016 tarihinde itirazın iptali davasının davacı aleyhine açıldığı, itirazın iptali davasının açılmasından sonra işbu menfi tespit davasının 20.02.2017 tarihinde açıldığı, menfi tespit davasının itirazın iptali davasından sonra açılmış olması nedeniyle davalının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı, zira menfi tespit davasında ileri sürülebilecek hususların itirazın iptali davasında da ileri sürülebileceği, hukuki yararın varlığı dava şartlarından olup, mahkemece bu hususun resen dikkate alınması gerektiği, İlk Derece Mahkemesi’nce davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir....

                İtirazın iptali davasında alacağın varlığı veya yokluğuna ilişkin tespit yapılmaktadır. Menfi tespit davasında da davacının talebi borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Dolayısıyla itirazın iptali davasından sonra borçlunun menfi tespit davası açmasında hukuki yarar yoktur. Çünkü borçlu itirazın iptali davasında genel hükümlere göre savunma sebeplerini ileri sürebilmektedir. Savunma olarak ileri sürülebilecek hususların ayrı bir tespit davasına konu olması hukuki yarar sebebiyle mümkün değildir. (bkz.19 HD. 08.07.2008 tarih, 2007- 11107/7181) Kaldı ki takibe yapılan itiraz ile icra takibi durmuştur. Takip durduğu için davacının sonradan menfi tespit davası açmasında korunmaya değer güncel bir hukuki yararı yoktur. Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması HMK'nın 114.maddesinde dava şartı olarak düzenlenmiştir. Dava şartlarının mevcut olup olmadığı davanın her aşamasında mahkemece resen araştırılır....

                  Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2007/464 esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, bu nedenle davacının menfi tespit talebinde hukuki yararı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delilller ve bilirkişi raporu doğrultusunda; davacı ... davadan feragat ettiğinden bu davacı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, davacı ... yönünden ise; taraflar arasında akdedilen bankacılık hizmetleri sözleşmesinin 136. maddesi hükmü gereğince, bankanın mevduat müşterisi olan davacı ...'dan olan alacağını ilgilinin mevduat hesabından takas ve mahsup etmeye yetkili olduğu, ... yönünden davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu