Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstinaf Talebi: Davalı Belediye vekili; husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, idare ile davacı arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının haklarından yüklenicinin doğrudan sorumlu olduğunu, sözleşmesinin belirli süreli olduğunu, idare aleyhine davası olan tanıkların beyanlarının dikkate alınamayacağını belirterek istinaf isteminde bulunmuştur. Davalı şirket vekili; davacının sözleşmesinin belirli süreli olduğunu, süre sonunda akdinin kendiliğinden sona erdiğini, davalı şirketin diğer davalı idare ile hizmet alım sözleşmesi imzaladığını, şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının yapmış olduğu dikkate alındığında T5 tarafında yürütülen işlerden olması nedeni ile davacının hak ve alacaklarından davalı şirketin sorumlu olamayacağını belirterek istinaf talebinde bulunmuştur. Gerekçe: Dava işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak istemli davadır....

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın İş Kanunu'nun 4/1 maddesi uyarmca mahkemesinin görev alanına girmediğini ve bu sebeple işten çıkma ve çıkarılma hallerinde hukuku kapsammda kıdem ve ihbar tazminatı hükümleri uygulanmayacağım, davacı ile da vah arasmda işçi işveren ilişkisi olmadığım, davacının taksiyi 17 sene boyunca kiralamış olan Yaşar Yılmaz'm yanında çalışüğını ve bu nedenle husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini, Yaşar Yılmaz tarafından davah aleyhine açılan 2016/373 E. saydı davanın da Mahkeme nezdinde görüldüğünü, da varan kısmi ve belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığım, İstanbul Büyükşehir Belediyesinden taksi çalışma ruhsatı alabilmek için aracın 5 yaş sınırı aşmaması gerektiğini, davacının yaranda çalıştığı Yaşar Yılmaz'a ait aracın 0cak/2016 tarihinde 5 yaşını doldurduğunu, Yaşar Yılmaz'm davalıya gelerek taksiyi değiştirmek üzere 50.000,00- TL para istediğini, davalının kabul etmediğini,...

HMK'nın 190, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 17, 19, 20/2, 25/ll ve 120'nci maddeleri ile geçici 1/2. maddesinin yollaması ile 1475 Sayılı Yasanın 14. maddesi gereğince sözleşmesinin haklı bir sebebe dayanarak feshedildiğinin, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğinin ispat külfeti işveren üzerindedir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. ve HMK'nın 190, 191 ve devam eden maddeleri gereğince genel ispat kuralları doğrultusunda ispat yükü çalışma olgusunun varlığı açısından davacı işçi, çalışmanın bulunmadığı ya da ücretinin ödendiği açısından davalı işveren üzerindedir. Somut dosyada; davacının, 04/09/2014 ile 20/12/2019 tarihleri arasında çaycı olarak çalıştığı, akdine işverence güvenlik görevlisi yapılmak istenmesi ve bu konuda teklifin işçi tarafından kabul edilmemesi üzerine işverence son verildiğinden bahisle Kıdem ve İhbar Tazminatı kalemlerinde eldeki davasını yöneltmiştir....

İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 15/09/2020 NUMARASI : 2017/797E.- 2020/241K. DAVA KONUSU : Alacak (İşçi İle İşveren İlişkisinden Kaynaklanan) KARAR : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı işçinin sanal satış yolu ile haksız prim kazancı elde ettiğini, bu hususun şirket bünyesinde oluşturulan komisyon tarafından bir yeminli mali müşavirden özel soruşturma raporu alınması ile sabit olduğu, bu hususta davacı işçi aleyhine ceza yargılamasının devam ettiğini bu durumun bekletici mesele yapılmasını, davanın reddedilmesini talep etmiştir....

İşçinin ücretinin alt sınırının gösterildiği 39. md., günlük ve haftalık çalışma sürelerinin belirlendiği 41 ve 63. md.lerde hangi hallerde günlük ve haftalık sürelerini aşan çalışmaların yapılabileceğinin ve bu durumda ödenmesi gereken ücretlerin ve daha pek çok konunun açıklandığı İş Kanunu, çalışma koşullarının temelini oluşturur. İş ilişkisinde bu gibi emredici hükümlerin dışında ve işçi aleyhine bir uygulamaya gidilemeyeceği gibi aksine uygulama koşulu haline gelmez. Örneğin tam süreli bir sözleşmesi ile çalışan bir işçiye sürekli olarak asgari ücretin altında ücret ödenmiş olması koşulunu oluşturmaz. Hafta Tatili Kanunu, Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun gibi kanun hükümleri de çalışma koşullarının belirlenmesinde etkilidir. Toplu sözleşmesi de, çalışma koşullarının belirlenmesinde önemli yeri bulunan bir hukuk kaynağıdır....

    Davalı işverene ait kömür ocağı işyerinde tertip ettiği ayak içinde arının kaymaması için kuşak sarması çektiği esnada arından gelen postanın sağ el orta parmağına isabet etmesi sonucu yaralanması biçiminde gerçekleşen işkazası nedeniyle açılan rücu davasında; gerek sigortalı tarafından açılan tazminat davası sürecinde elde edilmiş rapor ve gerekse işbu yargılama sırasında alınmış kusur raporları gözetilerek, olayın % 100 oranında kaçınılmaz olduğu kabul edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. 506 sayılı Kanunun 26.maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, sigortalının alacağından bağımsız, kanundan doğan basit rücu hakkına dayalı olup; sigortalı veya haksahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporuyla ulaşılan sonuçlar, rücu davasında bağlayıcı nitelikte bulunmamakta; 506 sayılı Kanunun 26.maddesi çerçevesinde, işçi sağlığı ve güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde...

      Anılan Karar gereği daha önce temyiz incelemesi Dairemizce yapılmaktayken; a) İşveren tarafından sözleşmesinin feshi üzerine feshin geçersizliğinin tespitine ve işçinin işe iadesine ilişkin davalar (İş Kanunu m.18, 19, 20), b) Feshin geçersizliğine rağmen işe başlatılmayan işçi tarafından açılan güvencesi tazminatı ile boşta geçen en çok dört aylık süre ücreti ve aynı süreye ait İş Kanunu’nun 21/3. maddesinde sözü edilen diğer haklara ilişkin davalar (bu isteklerle birlikte diğer işçilik alacaklarının talep edildiği tüm davalar dahil olmak üzere), c) 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un 21. maddesinde öngörülen kaybı tazminatı ile ilgili işçi tarafından Türkiye İş Kurumu aleyhine veya bu kurum tarafından işçi aleyhine açılan davalar ile işçi tarafından işveren aleyhine açılan davalar, d) 4853 ve 5568 sayılı Kanunlar uyarınca işçi tarafından tasarrufu teşvik ve nema alacağı ile ilgili işveren ve Hazine aleyhine açılan davalar, Yargıtay 22....

        Anılan Karar gereği daha önce temyiz incelemesi Dairemizce yapılmaktayken; a) İşveren tarafından sözleşmesinin feshi üzerine feshin geçersizliğinin tespitine ve işçinin işe iadesine ilişkin davalar (İş Kanunu m.18, 19, 20), b) Feshin geçersizliğine rağmen işe başlatılmayan işçi tarafından açılan güvencesi tazminatı ile boşta geçen en çok dört aylık süre ücreti ve aynı süreye ait İş Kanunu’nun 21/3. maddesinde sözü edilen diğer haklara ilişkin davalar (bu isteklerle birlikte diğer işçilik alacaklarının talep edildiği tüm davalar dahil olmak üzere), c) 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un 21. maddesinde öngörülen kaybı tazminatı ile ilgili işçi tarafından Türkiye İş Kurumu aleyhine veya bu kurum tarafından işçi aleyhine açılan davalar ile işçi tarafından işveren aleyhine açılan davalar, d) 4853 ve 5568 sayılı Kanunlar uyarınca işçi tarafından tasarrufu teşvik ve nema alacağı ile ilgili işveren ve Hazine aleyhine açılan davalar, Yargıtay 22....

          Davanın esastan reddi usule aykırıdır. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesi uyarınca, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri mahkemeleridir. İş Kanununun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, 50'den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde bu Kanun hükümleri uygulanmaz. İşçi tarım ve orman işlerinin yapıldığı bir işyerinde çalışıyor ise, bu işçi ile işveren ararındaki uyuşmazlığın mahkemesi yerine görevli hukuk mahkemesine çözümlenmesi gerekir....

            İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 17/10/2019 NUMARASI : 2018/74 ESAS - 2019/443 KARAR DAVA KONUSU : İş (İşverence İşçi Aleyhine Açılan Alacak İstemli) KARAR : Davalı işveren cevap dilekçesinde özetle, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının ücretinin 2700,00 ABD Doları olduğunu, davacının istifa ederek akdini sonlandırdığını beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, davacının davalıya ait yerinde 06.09.2016- 12.09.2017 tarihleri arası 1 yıl 6 gün çalıştığı, akdinin davacı işçi tarafından istifa yoluyla sonlandırıldığı anlaşılmakta olup, davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı talep hakkının doğmadığı gerekçesiyle, davacının Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağına ilişkin taleplerinin ayrı ayrı reddine, diğer taleplerin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davalı yasal süresi içinde istinaf yoluna başvurmuştur....

            UYAP Entegrasyonu