Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır....

    İşverenin, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi yanında 23. maddesi uyarınca da sorumlu tutulması gerektiğinin tespiti halinde ise, işverenin %100 kusurlu olduğu kabul edilerek, hesaplanacak maddi tazminat miktarından, açıklanan ilkeler doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda belirlenecek kusur durumu da dikkate alınarak, Borçlar Kanunu'nun 43 ve 44. (6098 sayılı TBK 50,51) maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50'sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. 1- Davalının, 5510 sayılı Kanunun 21. ve 23. maddeleri kapsamında sorumlu tutulabilmesi için olayın kazası olması zorunludur. Bu nedenle olayın kazası olmadığının iddia edilmesi halinde, davanın sonucu sigortalının da hak alanını etkileyeceğinden davalıya, "olayın kazası olmadığının tespiti" için Kurum ile sigortalı veya hak sahipleri aleyhine dava açması için süre verilmeli, açılacak davanın sonucu beklenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir....

    Dosyanın incelenmesinden, 17.8.1999 ve 12.11.1999 tarihlerinde meydana gelen depremler nedeniyle “… Merkez, … Mahallesi ,… Caddesi "adresinde bulunan konutunun ağır hasarlı olarak tespit edilmesi üzerine hak sahibi kabul edilen davacının, hak sahipliğinin 4.10.2007 tarihli Mahalli Hak Sahipliği İnceleme Komisyonu kararı ile iptal edildiği, anılan kararın 16.11.2007 gün ve … sayılı işlem ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylandığı, hak sahipliğinin iptaline ilişkin bu işlemlerin ekinde sunulan 11.12.2007 gün … sayılı işlemle, davacının kalıcı konuttan tahliyesinin istenilmesi üzerine, bakılan davanın açıldığı, dava dilekçesinde işlemin, Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu kaydının iptali davası açılması üzerine öğrenildiğinin belirtildiği, İdare Mahkemesince, ara kararı ile davalı idareden hak sahipliğinin iptalinin bildirimine ilişkin 11.12.2007 gün ve … sayılı işlemin davacıya tebliğ edildiği tarihinin sorulması üzerine, ara kararı cevabında anılan işlemin davacıya aynı gün elden...

      Somut olayda, dosya içerisinde müteveffa sigortalının hak sahiplerine kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanacağına dair Kurum evrakı bulunduğu, sigortalının davacı anne-baba ve kardeş dısında eş ve çocuklarının bulunduğu, davacı anne ve babaya Kurumca gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılmadığı anlaşılmaktadır....

        davacının çift aylığa hak kazanamadığı belirgindir....

        K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, ...’nın tüm temyiz itirazlarının reddine, 2- Davacılar vekilinin temyizine gelince: Dava, 16.10.1996 tarihinde sigortalının ölümünün kazası olduğunun tespiti ile kazası sonucu ölüm nedeniyle hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, Dairemizin kazasının tespiti ile tazminat istemli davaların ayrılarak yargılamalarının sürdürülmesi gerektiği ve ölüm olayının meydana gelmesinde, 506 sayılı Yasanın 11....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili 28/7/2010 tarihli dilekçesi ile Çamköy 130 parselin sınırlarının belirlenmesi sırasında 57 parsel sayılı taşınmaza tecavüz edildiğini belirterek Çamköy 57 parsel ile 130 parselin sınırlarının yeniden tespitini ve davacının 130 parseldeki hak sahipliğinin belirlenerek kaydın güncelleştirilmesini ve tapu siciline tescilini talep ederek dava açmıştır. Mahkemece bu parseller hakkında kullanım kadastrosu ile ilgili tutanak düzenlenmediğinden davanın görevsizlik nedeniyle reddine, dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Türkiye Cumhuriyeti ile Danimarka Krallığı arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 33’üncü maddesinde yer alan “Bir Danimarka veya Türk vatandaşı ya da geriye kalan hak sahiplerinin, özellikle Türk mevzuatına göre tamamlanan prim veya sigorta süreleri dikkate alındığında, bir aylığa hak kazanma koşullarını yerine getirmediği takdirde, ilgili kimsenin Danimarka mevzuatına göre tamamladığı ikamet sürelerinin gerekli miktarı, Türk mevzuatına göre geçirilmiş prim ve sigorta süreleri gibi ikamet sürelerinin gerekli miktarı, Türk mevzuatına göre geçirilmiş prim ve sigorta süreleri gibi dikkate alınır, ancak söz konusu prim ve sigorta süreleri ile anılan ikamet süreleri çakışmamalıdır.” hükmü yer almaktadır....

              "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, Alman Rant Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi, yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti ve ödenmeyen aylıkların ödenmeleri gereken tarihten itibaren yasal faizi ile tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-20.05.2006 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5502 sayılı......

                Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.01.2018 günlü ve 2017/3192Esas. 2018/101 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, her uyuşmazlığın yürürlükte bulunduğu mevzuat hükümlerine göre çözülmesi gerektiği kuralı gereğince ve 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinde ölüm aylığının ne zaman başlayacağına dair “Sigortalının ölümde hak sahibi kimselerine bağlanacak aylıklar, ölümle aylığı hak kazandıkları tarihten sonraki aybaşından başlar.” şeklindeki düzenlemeye istinaden, somut olay bakımından davacının ölüm aylığına müstehak olup olmadığı irdelenirken, hak sahipliği sıfatının kazanıldığı 27.07.1996 tarihindeki kanuni düzenlemelere değer verilmesi gerekmektedir. 1479 sayılı Kanunun “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanunla değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları...

                  UYAP Entegrasyonu