Davacı Kurum, 08.11.2013 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan sigortalıya bağlanan gelir ile yapılan ödemelerden oluşan Kurum zararının 5510 sayılı Kanunun 21 ve 23. maddeleri uyarınca rücuan tahsiline karar verilmesini istemiş, Mahkemece, 5510 sayılı kanunun 23.maddesi gereğince oluşan kurum zararının davalıdan tahsili yönünde karar verilmiştir. 5510 sayılı Kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasında, sigorta hak ve yükümlülüklerinin 4/1-(a) maddesi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya başladıkları tarihten itibaren başlayacağı belirtildikten sonra 8. maddenin 1. fıkrasında, işverenlerin, 4/1-(a) maddesi kapsamında sigortalı sayılan kişileri, 7/1. maddede belirtilen sigortalılık başlangıç tarihinden önce sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlü oldukları, ancak işveren tarafından sigortalı işe giriş bildirgesinin; inşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için en geç çalışmaya başlatıldığı gün, Kuruma ilk defa işyeri...
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle davalı Sara Berru'nun kızı, kocası ve yakın arkadaşlarına usulsüz şekilde devir işlemleri yaptığını, bu nedenle müvekkilinin büyük ekonomik zarara uğrattığını, davalı tarafça davanın öğrenilmesiyle taşınmazın hak sahipliğinin yine bu şekilde noter işlemiyle üçüncü kişilere devredilmesi yoluna gidileceğini ve bu yolla müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğrayacağını , bu nedenle Emlak Konut Gyo A.Ş. yazı yazılarak dava konusu taşınmazın hak sahipliğinin dava dışındaki şahıslara devredilmesinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmişlerdir. İstinafa konu karar, İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/540 Esas sayılı dosyasında 28/08/2020 tarihinde verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ara kararıdır....
Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; kurumun rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, 506 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan sadece sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de unutulmamalıdır. Davada somutlaşan olayda, davalı sigorta şirketi zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinde öngörülen 11.000,00-TL poliçe limitini dava açılmadan önce 16.08.2002 tarihinde hak sahiplerine ölüm tazminatı olarak ödediğini savunmuş olup, buna dair Akbank müşteri hareketleri listesini sunmuştur....
Bu itibarla, mahkemece, kusur oran ve aidiyetleri; iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan kusur raporu aldırılmak suretiyle maddi oluşa ve kanuna uygun olarak belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. 2- 5510 sayılı Kanunun “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21/1. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir....
Mahkemece, hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın iptali için idare mahkemesinde açılan davanın retle sonuçlandığı, davalılar adına olan sicil kaydının dayanaksız hale geldiği gerekçesiyle davanın kabulüne dair karar Dairece; "Bilindiği üzere, 5543 sayılı İskan Kanunu’nun Geçici 7/3.maddesinde, “ Mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder.” düzenlemesi yer almaktadır....
Belediyesi'nin taşınmaz üzerinde hak sahibi olmadığını, bu nedenle öncelikle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini, ayrıca davacının bu davayı Asliye Hukuk Mahkemesinde açarak hak sahipliğinin tespitine ve gerekli işlemlerin gerçekleştirilmesine karar verilmesini isteme olanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı Hazine vekili, bahse konu taşınmaz üzerinde ilk yapılan tespitte davacının fuzuli şagil olarak işyeri, mesken olarak işgalinin tespit edilerek adı geçene ecrimisil tahakkuk ettirildiğini ve tahsil edildiğini, taşınmazın tahliyesi için yazı yazıldığını belirterek davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, davalı Kurumun, talebinin reddine ilişkin işleminin iptaline, 26/12/2013 tarihinde murislerinin ölümü ile sonuçlanan olayın iş kazası sayılmasına ve olay tarihinden itibaren iş kazası sigortasından gelir bağlanmasına, bağlanacak gelirin ait olduğu aydan itibaren yasal faizi ile birlikte davalı Kurumdan alınarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ... iptali ve hak sahipliğine ilişkin davada 554 sayılı KHK’nın 58. maddesi uyarınca ......
Dava konusu patent başvurularının başvuru tarihleri, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisinin mevcut olduğu 08.02.2018 ila 31.12.2018 tarihleri arasındadır. 6769 SMK hükümleri uyarınca; çalışan buluşunun, hizmet buluşu olması için iş ilişkisi sırasında yapılmış olması gerektiğinden, çalışanın iş ilişkisinden önce gerçekleştirmiş olduğu ya da iş ilişkisi sonrasında gerçekleştirebileceği potansiyel buluşlar, hizmet buluşu kapsamında değildir. Dolayısıyla bu buluşların işverene bildirilmesi yükümlülüğü bulunmamaktadır. Davacı taraf; 2016 yılının son aylarından 2018 yılının bitimine kadar taraflar arasında daima bir hizmet ilişkisi, çalışan-işveren ilişkisi mevcut olduğunu iddia etmiştir. Davacı bu iddiasını; bu tarihlerde taraflar arasında kişisel bağımlılık ilişkisi bulundu ve tarafların ortak amaç ve niyetinin buluşların hak sahipliğinin davacıya verilmesi yönünde olduğu iddialarına dayandırmıştır....
ve Yargıtay’ın yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulünün doğal bulunması; 26. maddedeki anılan cümlenin iptali ile Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, Kurum zararını oluşturan ilk peşin değerli gelirlerin, tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gerekir. ./.. -2- Davacı Kurum tarafından 13.06.1993 tarihli iş kazası sonucu % 36.20 oranında sürekli iş göremez durumuna giren sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlandığı, sürekli iş göremezlik derecesinin, 01.09.1999 tarihi itibariyle %68’e yükseldiği belirtilmiştir....