DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Talep ise, tasarrufun iptali davasında ihtiyati haciz talebinin kabulü kararına yapılan itirazın reddine ilişkin yapılan istinaf talebine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarının amacı alacaklıların para alacaklarına kavuşmalarını sağlamaktadır. Davanın konusu tasarrufa konu taşınır ya da taşınmazlar değildir. Bunlar üzerinde mülkiyet değişikliği gibi bir amaç güdülmemektedir. Bu taşınır ya da taşınmazların cebri icrayla satılması ve alacaklıların alacaklarına kavuşması hedeflenmektedir. Yani bu davaların konusu da para alacaklarıdır. Bundan dolayıdır ki İİK'nın 281'inci maddesinde tasarrufun iptali davalarında daha özel bir geçici hukuki koruma tedbiri öngörülmüştür. Buna göre anılan davada uygulanması gereken İİK.'nın 281/2. maddesi uyarınca, hakim iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili; müvekkilinin davalı ...’dan alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine İstanbul 9. İcra Müdürlüğü’nün 2009/29741 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, adına kayıtlı 32 adet gayrımenkulünü kardeşi olan davalı ...'a devredildiğinin öğrenildiğini beyan ederek, tasarrufun iptali, icra dosyasından cebri icra yetkisi verilmesi talep ve dava edilmiştir. Davalı ... vekili davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davacı vekilinin aciz belgesi sunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesinin ... esas sayılı dava dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece itirazın iptali davasının sonucunun beklenilmesi ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Kabule göre de; mahkemece usulden ve esastan red kararı verilmiş ise de, yapılan araştırma hüküm kurmak için yeterli değildir. İlgili taşınmazların tapu kayıtları ve satışa ilişkin resmi akit tabloları getirtilerek, alanında uzman bilirkişilerce taşınmazların satış tarihindeki gerçek bedelleri belirlenip edimler arasında fahiş fark olup olmadığı değerlendirilip, muvazaaya ilişkin tüm deliller toplandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Şti. ile aralarındaki sözleşme nedeniyle üstlendiği edimleri yerine getirmesine rağmen alacağının ödenmemesi üzerine bir kısmının tahsili için ilamsız icra takibi başlattığını, borçlunun itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasının kabul ile sonuçlanıp şirket aleyhine tazminata karar verildiğini, kararın kesinleşmesi ile takibe devam edilmiş ise de, borçlu şirketin adresini terk ettiği, şirketin taahhüdünde yapılan şirket merkezi olarak gösterilen adreste bulunan bağımsız bölümün şirketin diğer ortağı ....'a devredilerek kaçırıldığının tespit edildiğini, borçlu şirket adına başka mal tespit edilemediğinden tasarrufun iptali istemi ile dava açılması üzerine söz konusu bağımsız bölümün .... tarafından üçüncü kişiye satılmış olması nedeniyle taşınmazın belirlenen bedelinin ....'...
Mahkemece her iki dava birleştirilmiş, asıl dava olan tasarrufun iptaline, menfi tespit davasının kabulü ile davacıların 100.000,00 TL borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiş, karar Dairenin 17.04.2019 gün ve 2016/15959- 2019/4981 sayılı kararı ile onamış, asıl davanın davacısı, birleşen davanın davalısı ... vekili kararın düzeltilmesini istemiştir. Yeniden yapılan inceleme sonunda Dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemi ile ayrı bir dava olarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi menfi tespit davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir. Ayrıca tasarrufun iptali davasının temyiz inceleme yeri ile menfi tespit davasının temyiz inceleme yerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir dava olarak açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali ile birleştirilmesi hatalı olmuştur....
- K A R A R - Şikayetçi vekili, borçlu aleyhine tasarrufun iptali davası açtıklarını, davanın henüz sonuçlanmadığını, borçluya ait taşınmazlara 26.04.2013 tarihinde ihtiyati haciz konulduğunu, şikayet olunanın açmış olduğu tasarrufun iptali davasında ihtiyati haczin 02.10.2013 tarihli olduğu, taşınmazların satıldığı ihale bedelinin tamamının şikayet olunan dosyasına ödendiğini, müvekkilin açtığı tasarrufun iptali davasının lehlerine sonuçlanabileceğini, bu nedenle davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini, ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline ve devam eden tasarrufun iptali davasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunan vekili, müvekkilinin açtığı tasarrufun iptali davasının kabulle sonuçlandığını ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğünü, şikayetçinin açtığı tasarrufun iptali davasının sonuçlanmadığını, ihtiyati haczin kesin hacze dönüşmediğini, sıra cetvelinin doğru olduğunu savunarak şikayetin reddini istemiştir....
Şikayet olunan vekili, dava dışı 3. kişinin taşınmazı satın alırken kullandığı kredilerin teminatı olmak üzere şikayete konu taşınmaz üzerine tesis edilen ipoteğin tasarrufun iptali davasından önce olduğunu, ipotek tesis edilirken taşınmazınn tapu kaydında ne ihtiyati haciz ne de başka bir takyidat bulunmadığını savunarak şikayetin reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, yeni malik borçlunun tesis ettiği ipoteğin alacaklısının rüçhan hakkını tasarrufun iptali davasını kazanan eski malikin alacaklısına karşı ileri süremeyeceği tasarrufun iptali davasından önce borçlunun taşınmazı üzerine konulmuş olsa da ipoteğin tasarrufun iptali davasını kazanan alacaklıya karşı hüküm ifade etmeyeceği gerekçesiyle şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir....
Buna göre şikayete konu sıra cetvelinde tasarrufun iptali davası açan alacaklının, alacaklı olduğu dosyanın birinci sırada yer almasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/215 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığı ve itirazın iptaline karar verildiği, ancak icra dosyasında başkaca işlem yapılmadığı, Terme İcra Müdürlüğü'nün 2014/24 Esas Sayılı dosyasının işlemsiz bırakıldığı ve uzunca bir süre sonra yenilendiği ancak borçluya yenileme emrinin tebliğ edilmediği, icra dosyasının yine takipsiz bırakıldığı, akabinde dosyanın tekrar yenilendiği ancak 2022/253 Esas sayılı icra dosyasında yine yenileme emrinin borçluya tebliğ edilmediği, bu minvalde icra takibinin borçlu bakımından kesinleşmediği görülmekle davanın dava şartı eksikliği sebebiyle usulden reddine '' kararı tensip edilmiş olup iş bu karara karşı istinaf isteminde bulunmamız hasıl olduğunu, tasarrufun iptali davasının dava şartları ilk derece mahkemesince yanlış tensip ve takdir edildiğini, Yargıtay tarafından tasarrufun iptali davalarında dava şartı olarak kabul edilen durumlar yoruma mahal vermeyecek şekilde ve tahdidi surette sayılmış olmasına rağmen...
Bu tür davalarda davanın kabulü halinde takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verilir. Tasarrufun iptali davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre, tasarrufun iptali davalarında uygulanacak olan ihtiyati haczin, davacının alacağına kavuşması açısından getirilmiş bir uygulama olduğu ve verilen ihtiyati tedbirin ihtiyati haciz mahiyetinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği belirtilmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/1293 E.2020/2526 K. Yargıtay 17.H.D.nin 2018/600 E. 2019/8865 K.) İhtiyati haciz/ihtiyati tedbir kararları esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlardır....