"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıdan satın aldığı mobilyaların ayıplı çıkması üzerine Tüketici Hakem Heyeti'ne başvurduğunu, Hakem Heyeti'nin kendisini haklı bularak ayıplı malların bedelinin yasal faiziyle ödenmesine karar verdiğini, Hakem heyeti kararıyla ilgili icra takibi başlatmasına rağmen davalının ödeme emrine itiraz ettiğini ileri sürerek, icra takibine haksız itirazın iptali ile davalının % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir. Davalı, satın alınan malların ayıplı olduğu iddiasının yargılamaya muhtaç olduğunu, davacının ayıp ihbarını 30 günlük süre içerisinde yerine getirmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir....
Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borcu olmadığını, satılan malın ayıplı olduğunu, bu ayıplı malın sökülmesi ve takılması ücretinin hesap edilerek müvekkilinin davacı tarafa borçlu olmadığının tespit edilebileceğini, başlatılan takibin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının BK 223/1 maddesi uyarınca davacıya zamanında seramiklerin ayıplı olduğunu bildirmediği ve bu suretle ayıp ihbarını zamanında yapmadığı, defter incelemesinde bilirkişi tarafından davacının davalıdan 10945,71 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, ancak takipten sonra 4451,57 TL ödeme yapıldığı, sonuç olarak davalının davacıya 6494,14 TL bakiye borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir....
Aynı yasanı 23/1-c maddesinde satılan malın ayıplı olduğu açıkça belli değil ise, alıcının malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içerisinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu düzenlenmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 190. maddesinin 1. fıkrasında yukarıdaki düzenlemeye paralel olarak ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olacağı belirtilmiştir....
Davalı vekili, müvekkili tarafından davacıdan satın alınan ürünlerin 3. bir firmaya satışının yapıldığını ancak ayıplı olduğundan ürünlerin müvekkiline iade edildiğini, bunun üzerine davacının ürünlerin ayıplı olduğunu kabul ederek bir kısmını iade aldığını fakat itiraz edilen alacağa konu malın ise parçalanmış ve doğranmış olduğu gerekçesiyle iade alınmadığını belirterek davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve toplanan deliller doğrultusunda, davacı yanca malların bir kısmının teslim alınmış olmasının ayıbı kabul sayılacağı, dolayısıyla dava konusu malların da ayıplı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
, 06.06.2016 tarihli Bilirkişi Raporunda davalının itirazı nedeniyle 16.02.2015 tarih 8.014,27 USD tutarındaki vade farkı açıklamalı faturanın davacı defterlerinde davalıdan bakiye alacak olarak görülen 29.643,55 USD tutardan mahsup edilmesi gerektiği ve bakiye alacağın 21.629,32 USD olacağı yönünde görüş bildirdiği görülmüş olup bu bakiye alacağın da 29.11.2014 tarih 49.113,70 TL (21.629,32 USD) tutarında iade faturasına denk geldiği, davalının defterlerinde kayıtlı olmayan bu faturaya da Torbalı 2.noterliği 10102 no 10.12.2014 tarihli ihtarname ile itiraz ettiği tespit edilmiş olup, bu fatura dayanağının davalı tarafça ayıplı olduğu iddia edilen mala ilişkin olarak Reklamasyon faturası olarak davacıya düzenlenen faturanın davacı tarafça Reklamasyon iadesi olarak tekrar davalıya düzenlenmesine ilişkin olduğu, malın ayıplı olup olmadığı konusundaki takdirin Mahkemeye ait olduğu yönünde raporunu ibraz etmiştir....
, 06.06.2016 tarihli Bilirkişi Raporunda davalının itirazı nedeniyle 16.02.2015 tarih 8.014,27 USD tutarındaki vade farkı açıklamalı faturanın davacı defterlerinde davalıdan bakiye alacak olarak görülen 29.643,55 USD tutardan mahsup edilmesi gerektiği ve bakiye alacağın 21.629,32 USD olacağı yönünde görüş bildirdiği görülmüş olup bu bakiye alacağın da 29.11.2014 tarih 49.113,70 TL (21.629,32 USD) tutarında iade faturasına denk geldiği, davalının defterlerinde kayıtlı olmayan bu faturaya da Torbalı 2.noterliği 10102 no 10.12.2014 tarihli ihtarname ile itiraz ettiği tespit edilmiş olup, bu fatura dayanağının davalı tarafça ayıplı olduğu iddia edilen mala ilişkin olarak Reklamasyon faturası olarak davacıya düzenlenen faturanın davacı tarafça Reklamasyon iadesi olarak tekrar davalıya düzenlenmesine ilişkin olduğu, malın ayıplı olup olmadığı konusundaki takdirin Mahkemeye ait olduğu yönünde raporunu ibraz etmiştir....
Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz. ...
İstinaf dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkil şirket arasında gerçekleşen ticari ilişkiye dayalı bir sözleşme ile mal sipariş edildiğini, Müvekkil şirketin almış olduğu ürünler ayıplı mal niteliğinde olduğunu, ayıplı malın fatura bedeli üzerinden indirip talep edildiğini, davacı şirket müvekkil şirket aleyhine icra takibi başlattığını, davacı müvekkil borcunu indirimsiz ödediğini, bilirkişi raporunda ayıplı mal sebebi ile indirim gözetilmeden düzenlendiğini, aynı raporda belirlenen bakiye ile mahkemenin verdiği karar arasında farklılık olduğunu, taraflar arasında yapılan yazışmalarda davacı şirket malların ayıplı olduğunu kabul ettiğini, TTK kapsamında bu yazışmaların delil niteliğine kavuşması ile birlikte değerlendirildiğinden bu itirazların dikkate alınmadığını, yerel mahkemenin verdiği kararın hukuken hatalı olduğunu, kararın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nın 353....
Mahkemece dava konusu ürünün ayıplı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davalı tarafından davacıya satışı yapılan bilgisayarın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak davalıya iadesi ile bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkin olup,4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince; tüketici, satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, ayıpsız misliyle değişim yada verilen bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını isteyebilir....
Hukuk Dairesi tarafından temyiz inceleme görevinin Dairemize ait olduğu gerekçesiyle gönderilen dava dosyası üzerinde, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava konusu uyuşmazlığın niteliği ve temyizin kapsamının, finansal kiralama sözleşmesi ile edinilen malın ayıplı olduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun dairelerin iş bölümüne ilişkin 25.01.2023 tarihli ve 1 sayılı kararı uyarınca dosyayı inceleme görevi Yargıtay 11. Hukuk Dairesine aittir. Bu durumda, 2797 sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasına göre temyiz incelemesini yapacak dairenin Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu tarafından belirlenmesi gerekir. KARAR Açıklanan sebeplerle; Dosyanın YARGITAY HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....