Davalı; davacı ile aralarında adi ortaklık ilişkisinin bulunmadığını, davacı tarafından bugüne kadar iddia edilen ortaklığa konu işle ilgili kendisine hesap ve bilgi verilmediğini, kazanç payı ödenmediğini, bu nedenle tarafına husumet yöneltilemeyeceğini, ortaklık ilişkisini kabul etmemekle birlikte, davacının yüklendiği ihaleye konu işin tamamlanarak kesin kabulünün yapıldığını, ortaklık amacının gerçekleşmesiyle birlikte ortaklığın fiilen sona erdiğini, ortaklık tasfiye edilmeden bu aşamada alacak iddiasında bulunulamayacağını savunarak, asıl ve birleşen davaların reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir....
Maddenin lafzından anlaşıldığı üzere, adi ortaklık en basit tanımı ile iki ya da daha fazla kişinin emeklerini veya mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Doktrinde adi ortaklık, sözleşmeyle kurulan ve bir müşterek amacın elde edilmesine hizmet eden kişi birliği olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlardan adi ortaklığın unsurları; kişi, sözleşme, katılım payı, amaç, affectio societatis (müşterek gayeye ulaşmak için birlikte çalışmak unsuru) şeklinde belirtilebilir. Kişi Unsuru: Adi ortaklık bir kişi birliği olmakla, temel unsuru kişidir. Kanunun lafzından da anlaşıldığı üzere adi ortaklık ilişkisinin kurulabilmesi için, iki ya da daha fazla gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelmesi gerekmektedir. Sözleşme Unsuru: Borçlar Kanunu'nun ilgili maddesinde adi ortaklık tanımlanırken, "şirket bir akittir ki..." denilmektedir. Görüldüğü gibi, kanun koyucu öncelikle adi ortaklık ilişkisinin akdi bir ilişki olduğunu kabul etmiştir....
Merkezi-...-...-...Girişimi vekili cevap dilekçesinde; davalı Ortak Girişim'in konsorsiyum niteliğinde adi ortaklık olduğunu, adi ortaklıkların taraf ve dava ehliyetleri olmadığından takibin ve davanın adi ortaklığı oluşturan her bir şirket aleyhine yöneltilmesi gerektiğini beyan ederek davanın husumetten reddini savunmuştur. Mahkemece; husumetin yanlış yöneltilmediği temsilcide hata yapıldığı gerekçesiyle husumet itirazı reddedilerek, davanın 2.450,77 TL'lik kısmının kabulü yönünda hüküm tesis edilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2008/6158 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinden; 25.04.2008 tarihli 2.453,95 TL'lik ilamsız takibin davacı A... tarafından davalı ... Merk.-...-...-...-... İnş....
Esas sayılı dava dosyasında adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmaması, bu nedenle adi ortaklığın davacı olduğu hallerde adi ortaklığı oluşturan tüm şirketlerin dava dilekçesinde birlikte taraf olarak yer alması gerektiği usul kuralına uygun olarak adı geçen itirazın iptali davasında adi ortaklığı oluşturan şirketlerin davacı olarak ayrı ayrı dava dilekçesinde isabetli ve doğru olarak gösterildiği anlaşılmıştır. Ancak, ...Asliye Ticaret Mahkemesi ...Esas sayılı dava dosyasında adi ortaklık tarafından dava açıldığı, adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmaması sebebiyle adi ortaklığı oluşturan şirketlerin davada el birliği mülkiyeti hükümleri uyarınca birlikte davayı yürütmelerinin zorunlu olması, bu çerçevede adi ortaklar arasında zorunlu / mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu halde, 24/01/2024 tarihli tensip zaptının 8. numaralı kararında davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğunu belirterek davacı ... A.Ş. yönünden dosyayı tefrik etmiştir....
Öğretide para borcunun tahsili için sadece bir ortağa başvurulması mümkün iken, Yargıtay'ın müstakar içtihatlarına göre davanın konusunu para alacağı teşkil etse bile, icra takibinin ve itirazın iptali davasının tüm ortaklara karşı açılması gerekir. Olayda, yemek satım ilişkisinin davacı ile davalının da içinde bulunduğu adi ortaklık arasında gerçekleştiği, takip konusu faturaların adi ortaklık adına düzenlendiği belirgindir. Oysa, adi ortaklığa karşı yapılacak icra takibinin tüm ortaklara yöneltilmesi gerekir. Dava konusu takip yalnızca davalı adi ortağa yöneltildiğine göre usulüne uygun bir icra takibinin varlığından söz etmek mümkün değildir. Bu itibarla, usulüne uygun ve geçerli bir icra takibi bulunmadığı için dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir....
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME : Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. İİK’nun 67. maddesi hükmü gereğince açılan itirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlıdır. Hukuk davalarında olduğu gibi icra takibinin taraflarının da taraf ehliyetine sahip olmaları gerekir. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında takibin ortaklık aleyhine yapıldığı ve davanın da ortaklık aleyhine açıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere adi ortaklığın tüzel kişiliği (taraf ehliyeti) bulunmamaktadır. Dava konusu takip ... ,... adi ortaklığı aleyhine başlatılmış, ödeme emri de tüzel kişiliği olmayan adi ortaklığa çıkarılmış, icra takibine de adi ortaklık adına yalnızca ... adına vekaletnamesi bulunan avukat ... tarafından ödeme emrine itiraz edilmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının da ortağı olduğu adi ortaklığın vergi dairesine takibe dayanak faturaları ibraz ettiği, 07.07.2010 tarihinde kurulan adi ortaklığın 03.12.2010 tarihinde feshedildiği, adi ortaklık defterine takibe dayanak olan iki adet faturanın adi ortaklığın feshi sonrasında düzenlenmesi nedeniyle işlenmediği, ancak adi ortaklığın vergi dairesine takibe dayanak faturaların ibraz edildiği ve vergi kaydının faturaların düzenlenmesinden sonra 15.01.2011 tarihinde silindiği, buna göre davacının 31.957,59 TL alacaklı olduğu, alacak para alacağına ilişkin olduğundan alacaklının ikametgahı mahkemelerinin yetkili olduğu, davacının adi ortaklığı oluşturan her iki şirkete karşı takip başlattığı, itiraz eden davalı aleyhine dava açmasında isabetsizlik bulunmadığı, davacının davaya konu hizmeti adi ortaklığa verdiği, adi ortaklığın feshi sonrası tarihli fatura düzenlenmiş olsa da, hizmetin adi ortaklık ile davacı arasındaki...
Adi Ortaklık’ta ortaklar, ortaklığın yaptığı işlemlerden dolayı meydana gelen zararları paylaşmakla yükümlüdürler. Ortakların zarara katılmaları, Adi Ortaklık açısından emredici bir kuraldır. Adi Ortaklık’ın borçlarından dolayı, ortaklar şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. Şunu da belirtmek gerekir ki, TBK’nın 623. maddesi doğrultusunda, emeğini sermaye olarak koyan ortağın zarara katılmayacağına ilişkin Adi Ortaklık Sözleşmesi’nde bir hüküm bulunsa dahi, ilgili ortak üçüncü kişilere karşı müteselsil ve sınırsız sorumlu olmaktan kurtulamayacaktır. Adi Ortaklık’ın tüzel kişiliği ve hak süjesi niteliği bulunmamaktadır. Bu nedenle ortaklık işlemlerinden doğan borçlar da ortaklığın değil, aksine ortakların borçlarıdır. Bu borçlardan dolayı ortakların sorumlulukları müteselsil, sınırsız ve birinci derecededir. Adi Ortaklık’taki müteselsil sorumluluğun bir gereği olarak, müteselsil sorumluluğun söz konusu olduğu durumlarda, her ortak bütün ortaklık borçları için sorumlu olacaktır....
Adi Ortaklık’ta ortaklar, ortaklığın yaptığı işlemlerden dolayı meydana gelen zararları paylaşmakla yükümlüdürler. Ortakların zarara katılmaları, Adi Ortaklık açısından emredici bir kuraldır. Adi Ortaklık’ın borçlarından dolayı, ortaklar şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. Şunu da belirtmek gerekir ki, TBK’nın 623. maddesi doğrultusunda, emeğini sermaye olarak koyan ortağın zarara katılmayacağına ilişkin Adi Ortaklık Sözleşmesi’nde bir hüküm bulunsa dahi, ilgili ortak üçüncü kişilere karşı müteselsil ve sınırsız sorumlu olmaktan kurtulamayacaktır. Adi Ortaklık’ın tüzel kişiliği ve hak süjesi niteliği bulunmamaktadır. Bu nedenle ortaklık işlemlerinden doğan borçlar da ortaklığın değil, aksine ortakların borçlarıdır. Bu borçlardan dolayı ortakların sorumlulukları müteselsil, sınırsız ve birinci derecededir. Adi Ortaklık’taki müteselsil sorumluluğun bir gereği olarak, müteselsil sorumluluğun söz konusu olduğu durumlarda, her ortak bütün ortaklık borçları için sorumlu olacaktır....
Adi Ortaklık’ta ortaklar, ortaklığın yaptığı işlemlerden dolayı meydana gelen zararları paylaşmakla yükümlüdürler. Ortakların zarara katılmaları, Adi Ortaklık açısından emredici bir kuraldır. Adi Ortaklık’ın borçlarından dolayı, ortaklar şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. Şunu da belirtmek gerekir ki, TBK’nın 623. maddesi doğrultusunda, emeğini sermaye olarak koyan ortağın zarara katılmayacağına ilişkin Adi Ortaklık Sözleşmesi’nde bir hüküm bulunsa dahi, ilgili ortak üçüncü kişilere karşı müteselsil ve sınırsız sorumlu olmaktan kurtulamayacaktır. Adi Ortaklık’ın tüzel kişiliği ve hak süjesi niteliği bulunmamaktadır. Bu nedenle ortaklık işlemlerinden doğan borçlar da ortaklığın değil, aksine ortakların borçlarıdır. Bu borçlardan dolayı ortakların sorumlulukları müteselsil, sınırsız ve birinci derecededir. Adi Ortaklık’taki müteselsil sorumluluğun bir gereği olarak, müteselsil sorumluluğun söz konusu olduğu durumlarda, her ortak bütün ortaklık borçları için sorumlu olacaktır....