Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "İcra Tetkik Mahkemeleri, İtirazın Kaldırılması istemini İİK’nun 68 maddesi kapsamında ve takip hukuku kurallarına göre inceleme yaparlar. Bu nedenle, davacı-alacaklının sunmuş olduğu belgeler üzerinde değerlendirme yaparak, dayanak belgenin İİK’nun 68 maddesindeki yazılı nitelikteki bir beleğe olup olmadığını belirler ve sonucuna göre itirazın kaldırılması talebini-istemini ya reddeder ya da itirazın kaldırılması talebini-istemini kesin olarak kabul eder. Alacaklının itirazın kesin kaldırılmasını isteyebilmesi için; imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede ya da resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dâhilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye dayanması gerekir....
İİK’nun 160. maddesine göre iflas isteyen alacaklı, birinci alacaklılar toplanmasına kadar olan masraflarından sorumludur. Mahkemece bu masrafların peşin verilmesi istenirse de, bunun zamanı yasada açıkça belirtilmemiştir. Ne var ki, iflas istemi iflas yolu ile takibe dayalı olup, itirazın kaldırılması talebini de içerdiğine göre, davacının bu yükümlülüğü yerine getirmesi için, en azından itirazın kaldırılması şartlarının oluştuğunun anlaşılması gerekir (aynı yönde 12. HD., 9.12.1985 gün ve 1984/13371 E., 1985/10606 K.). Öte yandan, kesin süre yargılamanın hızlandırılması amacıyla düzenlenen bir usul hukuku müessesesi olup, davacıya on gün süre verildikten sonra, duruşmanın üç aydan daha uzun bir süre ile ertelenmesi de, bu müessesenin amacı ile örtüşmemiştir. Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmalıdır....
Dava, itirazın kaldırılması ve temerrüt nedeniyle tahliye istemine ilişkindir....
Buna göre, alacaklının dayandığı belgenin İİK'nun 68/1. maddesinde sayılan nitelikte olmaması ve alacağın tahsilinin yargılamayı gerektirmesi halinde icra mahkemesince alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekip, görevsizlik kararı verilemez. Bir diğer anlatımla icra mahkemesince İİK'nun 68. maddesi koşullarında inceleme yapılarak itirazın kaldırılması istemi yerinde görülür ise kabulüne, yerinde görülmemesi halinde ise, reddine karar verilmelidir. İİK'nun 68.maddesine dayalı olarak yapılan itirazın kaldırılması istemini inceleme görevi icra mahkemesine aittir. O halde, mahkemece, alacaklının itirazın kaldırılması talebinin İİK'nun 68.maddesi uyarınca değerlendirilerek sonucuna göre istemin kabulüne ya da reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi isabetsizdir....
Mahkemece, mercii de itirazın kaldırılması için dava açan ancak davası reddedilen davacının alacak davası açabileceği, itirazın iptali davasının açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-17.7.2003 tarihli ve 4949 sayılı kanunun 15. maddesi ile değiştirilen İİK.nun 67/1 maddesinde “takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir “ hükmü mevcut olup, eski kanun maddesinde yer alan “ ve itirazın kaldırılması için merciie müracaat etmek istemeyen” ibareleri kanun metninden çıkarılmıştır. Anılan kanun değişikliği ile merciide itirazın kaldırılması için dava açan ve ancak davası reddedilen alacaklıya da itirazın iptali davası açma olanağı tanınmıştır....
Hukuk Mahkemesinin 17/12/2021 tarih 2022/184 Esas 2022/334 Karar sayılı ilamı ile davacı borçlu yönünden iptaline ilişkin verilen kararın istinaf incelemesinden geçerek 15/06/2022 tarihinde kesinleştiği, dolayısıyla 03/01/2022 tarihinde açılan itirazın kaldırılması talepli dava açıldıktan sonra itirazın kaldırılması talebine ilişkin icra takibinin davalı borçlulardan T6 yönünden iptaline kesin olarak karar verildiğinden mahkemece davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın yerinde olduğu, dava tarihi itibariyle takibin ayakta olduğu görülmekle davacının itirazın kaldırılması talebinde bulunmakta haklı olduğu görülmekle lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı T6 vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Borçlu itirazında, kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse, akdi kabul etmiş sayılır..." İ.İ.K.nun 275. maddesi ile "tahliye talebi noterlikçe re'sen tanzim veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir mukaveleye müstenit olup da, kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itiraz kaldırılır. Aksi takdirde itirazın kaldırılması talebi reddolunur. İtirazın kaldırılması üzerine tahliye ve teslim icra edildikten veya kaldırılma talebi reddolunduktan sonra kiracının veya kiralayanın genel hükümlere göre mahkemeye müracaat hakları saklıdır” düzenlenmesini içermektedir. Davacı Antalya 7. İcra Müdürlüğünün 2018/233 Esas sayılı dosyasında kira alacağının tahsili ve tahliye isteminde bulunmuştur....
Dava konusu geçiş ücreti ile 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30. maddesinin 5. fıkrası hükmüne göre geçiş ücreti ile birlikte genel hükümlere göre tahsil edilebileceği düzenlenen ihlalli geçişten kaynaklanan ceza tutarının, götürülecek borçlardan olduğu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca dava konusu geçiş ücreti ve cezasının tahsili yönünden davacı şirketin merkezinin bulunduğu Ankara ili icra dairelerinin yetkili olduğu gözetilerek (Yargıtay 4....
Dava konusu geçiş ücreti ile 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30. maddesinin 5. fıkrası hükmüne göre geçiş ücreti ile birlikte genel hükümlere göre tahsil edilebileceği düzenlenen ihlalli geçişten kaynaklanan ceza tutarının, götürülecek borçlardan olduğu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca dava konusu geçiş ücreti ve cezasının tahsili yönünden davacı şirketin merkezinin bulunduğu Ankara ili icra dairelerinin yetkili olduğu gözetilerek (Yargıtay 4....