İcra takibine itiraz edilmesi halinde davacı alacaklılar İİK.nun 269 maddesine göre İcra Mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye kararı verilmesini isteyebileceği gibi, Sulh Hukuk Mahkemesinden de itirazın iptali ve kiralananın tahliyesini isteyebilirler. Davacılar seçimlik hakkını kullanarak genel hükümlere göre Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açması halinde İİK.nun 269/b-4 maddesi hükmü gereğince ihtarlı ödeme emri Borçlar Yasasının 260.maddesinde yazılı ihtar yerine geçer. Temerrüt sebebiyle tahliye davası açmak için yasada belli bir süre öngörülmemiştir. Davacıların murisi ile kiracı arasında düzenlenen 01.01.2000 başlangıç tarihli ve dört yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacılar söz konusu bu kira sözleşmesine dayanarak ... 2.İcra Müdürlüğünün 2011/6082 esas sayılı takip dosyası ile tahliye istekli olarak 26.421,15-TL kira alacağının tahsili için icra takibi yapmışlardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması ve Tahliye İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava; icra takibine yapılan itirazın kaldırılması talebine ilişkindir. Mahkemece kira alacağına ilişkin olarak verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. HUMK.nun 21.7.2004 tarih, 5219 sayılı kanunla değişik 427.maddesi ve 5236 sayılı kanunun 19.maddesi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa eklenen Ek madde 4 uyarınca yeniden değerleme oranına göre ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2.3.2005 tarih ve 9-82 esas ve 126 karar sayılı ilamı uyarınca temyiz konusu alacak miktarı karar tarihinde 4.420....
Sayılı ilamında; "Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasında, itirazın iptali davasının hukuki niteliği üzerinde de durulması gerekmektedir. İtirazın iptali davası müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Madde metninde de açıkça belirtildiği üzere takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı genel mahkemede açılır ve genel hükümlere göre görülür. Alacaklı bu davada genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava etmektedir. İtirazın iptali davası itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür....
Somut olayda davalı vekili cevap dilekçesinde, ... dosyasına kısmi itirazda bulunduklarını ve takibin kesinleşmediğini belirtmiş, tensip ara kararı ile istenen ... dosyası 05.01.2010 tarihinde mahkemeye gönderilmiş olup, mahkemece itirazın kaldırılması ve iflas davasındaki usulle tarafların iddia ve savunmaları genel hükümlere göre incelenmiş, bilirkişi raporları alınmış, dava dilekçesinde takibin kesinleştiğini ileri süren davacı vekilince ....03.2012 havale tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bu kez davalının itirazın kaldırılmasına, depo emrine esas hesaplamanın istenmesine karar verilmesi talep edilmiş olup, mahkemece depo emri aşamasına gelindiğinde ise işbu dava için ... takibinin kesinleşmesinin dava şartı olduğu, yargılama aşamasında ıslah dilekçesi verilerek davanın itirazın kaldırılması ve iflas davasına dönüştürülmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın "Usul ekonomisi ilkesi" başlıklı .... maddesine göre, hâkim, yargılamanın makul süre...
nun 20. maddesinde, kat maliklerinden her birinin, aralarında başka türlü bir anlaşma olmadıkça genel giderlere katılma biçimi belirlenmiştir. 634 sayılı Kanunda öngörülen kat mülkiyeti ancak, tek parsel üzerindeki yapı veya yapılarda kullandırılabileceğinden yönetim planı tek parsel üzerindeki kat malikleri arasında yapılmış ise uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre, birden çok parsel üzerinde kurulu sitedeki yapıların malikleri arasında yönetim planı düzenlenmiş ise uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerekir.Somut olayda; alacaklı ... tarafından borçlu aleyhine site aidatı alacağının tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmakla, icra mahkemesinin öncelikle sitenin tek parsel üzerinde kurulup kurulmadığının tespit edilmesi, tek parsel üzerinde kurulmuş ise takibe dayanak işletme projesinin kesinleşip kesinleşmediğinin incelenerek sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ...
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre itirazın iptali davası açılabilmesi için; İlâmsız takip yapılmış olması, Borçlunun bu takibe itiraz etmesi, Alacaklının, itirazın kaldırılması için İcra Tetkik Merciine başvurmaması, İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, (1) yıl içinde “mahkemeye” başvurmuş olması, yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir. Görüldüğü üzere; davanın açılabilmesi koşulu süreye bağlanmıştır. Maddede öngörülen bu bir yıllık yasal süre “hâkim” tarafından resen gözetilmeli; itirazın iptali davası bu bir yıllık süre içinde açılmamış ise sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmelidir. Alacaklı bir yıl içinde itirazın iptali davası açmazsa, yaptığı ilâmsız takip düşer, bir yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre alacağını dava etme hakkı saklıdır (İİK. 67/IV) Yani alacaklı alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece, genel mahkemelerde bir alacak (tahsil) davası açabilir....
Maddesine uygun şekilde (yetkili yer olarak) ileri sürülmeyen bu hususun daha sonraki aşamada ileri sürülmesi de hukuki sonuç doğurmaz. Bu itibarla, mahkemece, yetki itirazının kesin olarak kaldırılması hukuken isabetlidir. Ancak, taraflar arasındaki takip dayanağı taşıt kiralama sözleşmesi iki tarafa da karşılıklı edimler yükleyen bir sözleşme olup, İİK. 'nun 68/1. Maddesinde belirtilen yazılı belgelerden değildir. Alacağın tahsilinin gerekip gerekmediğinin tespiti, genel yetkili mahkemede yargılamayı zorunlu kılar niteliktedir. Dolayısıyla, borca, faiz ve fer'ilere yönelik itirazın kesin olarak kaldırılması isteminin reddi yerine, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmadığından; davalı tarafın istinaf başvurusunun (kısmen) kabulü ile, HMK.'...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; "...itirazın iptali davasının konusunu, takibe konu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak oluşturur. Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı genel mahkemede açılır ve genel hükümlere göre görülür. Alacaklı bu davada genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava etmektedir. İtirazın iptali davasında takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür....
Buna rağmen, vekalet veren yöntemine uygun şekilde davayı takip etmezse tarafın yokluğu halinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılır. Yasa'nın açık hükmüne rağmen, eldeki davada az yukarıda izah edildiği şekilde yargılamanın sonuçlandırılması aynı Yasa'nın 27. maddesinde düzenlenen "hukuki dinlenilme hakkı"na aykırılık teşkil eder. Hâl böyle iken, mahkemece davalı asılın avukatının vekillikten çekilme dilekçesi davalı asıla tebliğ edilmeden, yazılı şekilde işin esası hakkında karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan davacı alacaklı dava dilekçesinde itirazın kaldırılması ve tahliye talep etmiş olup mahkemece itirazın kaldırılması istemi yönünden olumlu olumsuz hüküm kurulmadan sadece tahliye yönünden gerekçe yazılıp karar verilmesi de doğru görülmemiştir....
Genel haciz yoluyla takipte, İİK'nun 62. maddesine göre yapılan itiraz ile İİK'nun 66. maddesi gereğince takip durur. Alacaklı, takibin devamı için, İİK'nun 68. maddesi kapsamında itirazın kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilamsız takip yapılamaz. İtirazın kaldırılması için öngörülen altı aylık süre yasadan kaynaklanan hak düşürücü süre olup, mahkemece res'en gözetilmesi gerekir. İİK'nun 68. maddesinde, itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvuru için öngörülen altı aylık süre, öğrenme tarihinden değil borçlunun itirazının, alacaklıya tebliğinden itibaren işlemeye başlar. Borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmiş olmadıkça itirazın kaldırılması için öngörülen hak düşürücü süre işlemeye başlamaz. Somut olayda borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmediğnden alacaklının icra mahkemesine başvurusunun yasal sürede olduğunun kabulü gerekir....