Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı-alacaklı vekilince de, dava dilekçesinde, alacağın tamamına yapılan itirazın iptali talep edilmiştir. Hal böyleyken, yargılamanın konusu, asıl alacak olarak talep edilen kıdem tazminatına ve feri alacak olarak talep edilen işlemiş faiz alacağına yapılan itirazın haklılığı veya haksızlığıdır. Mahkemece, davalı vekilince sunulan davaya cevap dilekçesinde, ayrıca faiz alacağı hakkında herhangi bir savunmaya yer verilmemiş olması gerekçesiyle, işlemiş faiz alacağı kalemi bakımından değerlendirme yapılmamış ve fakat bu alacak kalemi bakımından da itirazın iptaline karar verilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, itirazın iptali davasının niteliği nazara alındığında, icra takibinde itiraz edilen alacağın varlığı hakkında, davaya cevap dilekçesinde ayrıca bir savunma ileri sürülmemiş olması, söz konusu alacağa yapılan itirazın uyuşmazlık konusu olmaktan çıktığı veya borçlunun itirazını değiştirdiği şeklinde yorumlanamaz....

    Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkindir. 1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre temyiz eden davalı tarafın tahliyeye yönelik temyiz itirazları ile aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davalı vekilinin itirazın kaldırılması kararına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Ödeme emrinin davalı borçluya 20.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu davalının 05.06.2015 tarihinde itiraz ettiği görülmüştür. Bu durumda İtiraz yedi günlük yasal süreden sonra yapıldığından takip kesinleşmiştir. Davacı alacaklının itirazın kaldırılmasını istemekte hukuki yararı yoktur. Mahkemece bu nedenle itirazın kaldırılmasına ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın kaldırılması davasının konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru değildir....

      İtirazın iptali davasında, ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ile mevcut takibe devam edilmesi amaçlanır. Somut olayda ise davalı ... bakımından takip talebinde 25.000. TL ile sınırlı olarak alacak isteminde bulunulmuş olup, takip tarihine kadar işleyen temerrüt faizi alacağı talep edilmemiştir. Bu durumda mahkemece, HMK’nun m.26/1 hükmü uyarınca takip talebindeki alacak ile sınırlı olarak itirazın iptaline karar vermek gerekirken, takip talebine konu edilmeyen “takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizini” de içerir şekilde itirazın iptaline karar verilmesi doğru değildir. Öte yandan, davalı ... hakkında 135.040 TL üzerinden itirazın iptali davası açılmış olup, davanın kısmen reddine karar verilmesi halinde reddedilen kısım bakımından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır....

        Sulh Hukuk Mahkemesi, açılan itirazın iptali davasında davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazın haklı olduğuna karar vererek itirazın iptali davasını reddetmiştir. Bu karar davanın reddine ilişkin olup, yetkisizlik kararı değildir. Daha sonra red kararını veren mahkemece sanki dosya yetkisizlik kararı verilmiş gibi ... Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmiş, ... Sulh Hukuk Mahkemesi de yetkisizlik kararı vermiştir. Dosyada karşılıklı olarak verilmiş iki tane yetkisizlik kararı bulunmadığından yargı yeri belirleme koşulları oluşmamıştır. Bu durumda merci tayini koşulları bulunmayan dosyanın mahalline gönderilmesi gerekmektedir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle yargı yeri belirlenmesi koşulları bulunmayan dosyanın mahalline GÖNDERİLMESİNE, 09.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi...

          Mahkemece; ödeme emrine itiraz tarihinden itibaren İİK’nun 67.maddesi uyarınca 1 yıllık süre geçtikten sonra davanın açıldığı gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir İtirazın iptali davasının, takip talebine itiraz edilen alacaklı tarafından, itiraz tarihinden değil, itirazın tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerekir. Bu sürenin hesaplanmasında İİK.nun 19.maddesi hükmü dikkate alınmalıdır. İİK.nun 67.maddesinde gösterilmiş olan bu süre hak düşürücü süredir. Somut olayda, davalı borçlunun 26.02.2009 havale tarihli itiraz dilekçesi davacı alacaklı vekiline tebliğ edilmemiştir. Bu durumda itirazın iptali davasının dava şartlarından olan ve hak düşürücü süre niteliğinde bulunan 1 yıllık süre işlemeye başlamamıştır. Mahkemece, 03.08.2011 tarihinde açılan itirazın iptali davasının süresinde açıldığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.....

            Mahkemece kısa kararda itirazın iptaline karar verildiği, oysa 135.00 TL asıl alacak için itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, fakat hüküm kısmında itirazın iptaline (15.000 TL alacak için) karar verilmiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, kısa karar ile gerekçeli karar farklıdır. HUMK'nun 388 maddesi gerğince, hükümle taraflarla tanınan borç ve hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Şu halde kısa karar ile gerekçeli kararın farklı olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedinidir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyizedilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 26.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Davalı savunmasında, itirazın iptali davasının yasal süresi içinde açılmadığını, dava dışı şirketin kullandığı krediyi ödediğini beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre, 22.689.68.-YTL. alacağa yapılan itirazın iptaline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle itirazın iptali davasının, itirazın tebliğinden itibaren 1 yıllık yasal süre içinde açıldığının anlaşılmasına, oluşa ve dosya içeriğine uygun ayrıntılı incelemeyi içeren uzman bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 22.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekilinin itirazın iptaline ilişkin dava dilekçesinde, 145 TL doğalgaz alacağı ve faizi dışındaki alacaklar yönünden itirazın iptalini istediği halde bu alacak da dahil edilmek suretiyle itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Mahkemece dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın, taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizce bozulan karara uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkeme tarafından davalının icra takibine itiraz etmesi karşısında icra müdürlüğünce takibin durmasına ilişkin bir karar verilmediği için dava açıldığı tarihte itiraz üzerine durmuş takip bulunmadığından, davacının itirazın iptali davasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle hukuki yarar yokluğundan red kararı verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. İtirazın iptali davası açılabilmesi için icra müdürlüğünce ayrıca itirazın durdurulmasına karar verilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 138. maddesi uyarınca itiraz, satıştan başka takip işlemlerini durdurmadığından satışın yapılabilmesi için itirazın giderilmesi gerekir....

                    İİK'nun 67/1. maddesinde “takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmü yer almaktadır. Anılan madde metninde açıkça belirtildiği gibi, itirazın iptali davasının itirazın alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde açılması gerekir. Somut olayda, borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmemiştir. Bu durumda bir yıllık dava süresinin geçirildiğinden söz edilemeyeceğine göre davanın esasının incelenerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu